İhtiyacın çok üstünde döviz geliyor, çok!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yılın ilk çeyreğindeki cari açık 15.9 milyar dolar oldu. Bu dönemde gelen döviz ise tam 26.6 milyar dolar. Arada 10.7 milyar dolar fark var; yani 11 milyara yakın fazla döviz gelmiş. Bu fazla dövizin 7 milyarı Merkez Bankası'nın döviz rezervine eklendi.

Ama hesap yine tutmuyor… Gelen dövizden cari açığı düşüyoruz, kalanın önemli bir kısmını rezerve ekliyoruz, 3.6 milyar dolarlık bir tutar kalıyor geriye. O da, net hata ve noksanı oluşturuyor, ödemeler dengesi toplamını sıfırlamak için bu 3.6 milyar negatif bir kalem olarak kaydediliyor.

Artık, cari açık kayıtlara "eksik" girdiği için mi, finans hesabındaki giriş "fazla" yazıldığı için mi, yoksa ikisinden birden kaynaklanmak üzere mi, 3.6 milyar dolarlık bir hata var.

Bu hatalar dönem dönem artıyor. Geçen yılın ilk çeyreğinde de bu kez net hata ve noksan pozitif 5.7 milyar dolar olmuştu. Ancak, daha sonraki aylarda bu hata kalemi dengelenmiş ve 2012'nin tümündeki net hata ve noksan pozitif 1.2 milyar dolara gerilemişti.

Net hata ve noksanın üstünde fazla durmaya gerek yok. Yalnızca ilk çeyrek tablosunu özetlerken izah etmek amacıyla değinmek istedik. Çünkü sorun net hata ve noksanda değil; kimilerine göre sorun sayılmasa da, sorun giren dövizin fazlalığında.

"Aman ne güzel" diye el ovuşturmak mümkün, bu kadar döviz girdiği için. Ama hep denir ya, "şeytan ayrıntıda gizlidir" diye… Bu döviz ne için, hangi amaçla getiriliyor ve hep burada kalacak mı, bu soruların yanıtı önem taşıyor.

Kaldı ki, toplam döviz girişi artıyor artmasına ama en memnun olunacak kalem durumundaki doğrudan yatırımlarda artış yok, hatta gerileme söz konusu. Geçen yıl ilk çeyrekte 2.3 milyar dolar olan doğrudan yatırımlar, bu yıl 1.4 milyara gerilemiş. Biraz daha detay verelim. Yurtdışında yapılacak doğrudan yatırımlar için Türkiye'den çıkan döviz geçen yıl ilk çeyrekte 2.3 milyar dolarken, bu yıl 688 milyon dolara inmiş. Türkiye'ye giren döviz ise 4.6 milyardan 2 milyara gerilemiş. Hem doğrudan yatırımı da iki bölümde düşünmek gerek. Yabancı sermaye acaba mevcut tesislere yatırım için mi geliyor, yoksa sıfırdan tesis mi kuruyor? Son yıllarda Türkiye'de böyle sıfırdan tesis kurmak için kaç yatırım yapıldı ki zaten…

Ya oluk oluk gelen döviz!

Portföy yatırımı için gelen döviz 5.2 milyardan 8.7 milyara çıktı. Bu çerçevede en kayda değer artış bankaların yurtdışı borçlanmalarında, Hazine'nin ise yurtiçi borçlanmasında yaşandı.

Bankaların geçen yıl ilk çeyrekte 500 milyon dolar olan yurtdışından borçlanmaları, bu yıl 2.6 milyar dolara fırladı.

Hazine'nin yurtiçi borçlanması 366 milyondan 4.1 milyara çıktı. Hazine'nin yurtdışı borçlanması ise 2.6 milyardan 197 milyona geriledi. Böylece Hazine'nin toplam borçlanması 2.9 milyar dolardan 4.2 milyar dolara çıkmış oldu.

Yüklü döviz girişi ise "diğer yatırımlar"ın alt kalemi olan "yükümlülük" kaynaklanıyor. Yükümlülüklerde geçen yıl ilk çeyrekte 4.7 milyar dolar olan artış, bu yıl 15 milyara fırlamış durumda.

Yükümlülüklerdeki bu artış ağırlıkla iki kalemden, ticari krediler ve krediler kalemlerinden kaynaklandı.

Ticari krediler geçen yılın ilk çeyreğinde 127 milyon dolar azalmışken, bu yıl 3.5 milyar dolar arttı. Ticari kredilerdeki artışın hemen hemen tümü kısa vadelilerden kaynaklandı. Kısa vadeli ticari krediler geçen yıl 193 milyon dolar geriledi, bu yıl ise 3.5 milyar dolarlık artış kaydetti.

Krediler ise geçen yıl ilk çeyrekte 1.1 milyar, bu yıl 6.6 milyar dolar artış gösterdi. Kredilerdeki artış neredeyse tümüyle bankalardan kaynaklandı. Bankaların kredileri geçen yıl ilk çeyrekte 406 milyon dolar azalmıştı. Bu yıl ise 6.8 milyar dolarlık bir artış yaşandı. Bankaların özellikle kısa vadeli kredilere ağırlık verdikleri dikkati çekti. Geçen yıl ocak-mart döneminde 646 milyon dolar azalan bankaların kısa vadeli kredileri, bu yıl aynı dönemde 7.2 milyar dolar arttı.

Merkez yarın ne yapar?

Merkez Bankası nisan ayındaki toplantıda gecelik borç verme faiz oranını yüzde 7.5'ten yüzde 7'ye, borçlanma faiz oranını da yüzde 4.5'ten yüzde 4'e çekmişti. Yarınki toplantıdan nasıl bir karar çıkacağına ilişkin değişik tahminler yapılıyor.

Merkez Bankası'nın koridoru yine 3 puanda tutmak kaydıyla oranları yarımşar puan aşağı çekebileceğini dile getirenler olduğu gibi, faiz oranlarının sabit bırakılacağını ifade edenler de var.

Bazı kesimler ise, Merkez Bankası'nın belirsizliği tümüyle yok etmek ve beklentileri sona erdirmek adına faiz indirimini yapıp, bir süre köşesine çekilmesinin daha iyi olacağı görüşünü dile getiriyor.

Bu arada kurların nasıl seyretmekte olduğunu da hatırlatalım. Nisan ayı ortalaması 1.7965 olan dolar, adeta sabit ve bu ayın ilk yarısındaki ortalama 1.7963 düzeyinde. Euro ise 2.3355'ten, 2.3512'ye çıkmış durumda. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar