Sürdürüleilir olmayan eğilimler söz konusu olduğunda geçmişte umulan sonucu veren uygulamaların gelecekte de başarılı olabileceğini iddia etmek gerçekçi bir yaklaşım olamaz. Fakat kısa vadede beklentileri yönlendirerek günü kurtarmak adına bu durum pek dikkate alınmıyor. Merkez Bankası'nın 2013 yılı para ve kur poliitikasına ilişkin yetkili açıklamaları ve sorulan sorulara verdikleri yanıtlar bu açıdan ilginç bir görüntü sergiliyor. Koşullardaki değişim dikkate alınmıyor, çoğunluğun da böyle yapması dolaylı olarak sipariş ediliyor; küresel düzeydeki belirsizlik ve kırılganlığın benzer nitelikteki ihmaller nedeniyle artmakta olduğu gözardı ediliyor.
Örneğin eğilimlerin sürdürülebilir olduğu ve yapısal sorunların bulunmadığı bir ortamda fiyat istikrarını hedefleyen bir Merkez Bankası'nın yapacağı uygulamalar bellidir ve yeni arayışlara gerek yoktur. Fakat durum böyle değil ise belirsizlik yüksektir, zira bir önceki yıl başarılı olan bir uygulama işe yaramayabilir; veya net sermaye girişinin yeterli olduğu bir durum ile olmadığı koşullarda elde edilecek sonuçlar farklıdır. Eğer beklentileri yönlendirmek adına bu gerçek dikkate alınmaz ise evdeki hesap çarşıya uymaz.
Fiyat istikrarı veya enflasyon bir sonuçtur, asıl önemlisi çevre koşullarının değişiyor olmasına rağmen eski yaklaşımlar ile korunamaz. Eğer büyüme hedefin altında kalıyor ise paranın devir hızı düşer, sorunlu krediler artar, deflasyonist baskı büyür ve tüm ekonomik değişkenler bundan etkilenir. Bu nedenle Merkez Bankaları bu tür durumlara seyirci kalamazlar. Bu anlamda tek hedefli olmak ile çok hedefli olmak arasında büyük bir fark yoktur. Fakat eğilimler sürdürülebilir olmadığında sanki durum böyle değilmiş gibi davranmak özenti yaratabilir. Örneğin Federal Reserve enflasyon yüzde 2.5 düzeyini aşmadığı sürece işsizlik oranı yüzde 6.5 düzeyine gelinceye kadar faizleri düşük tutacağım ve parasal genişlemeye kontrollü bir şekilde devam edeceğim diyor. Bu aşamada sormak gerekiyor; işsizlik yüzde 7.5 iken enflasyon yüzde 3'ü aşarsa ne olacak? Faizleri mi yükseltecek yoksa enflasyon hedefini daha yukarı mı çekecek? Faizlerin yükseleceğine göre şekillenen tepkiler diğer olasılık. Söz konusu olduğunda büyük bir güvensizliğe dönüşmeyecek mi? Veya ülkemizdeki rezerv opsiyonu mekanizması Türk Lirası değer kaybetmesi ve döviz cinsi likidite sıkıntısı yaşanması durumunda nasıl bir sonuç verecek?
Gelişmişlerden sonra gelişmekte olanların da durgunlaşmaya başlaması faiz politikası uygulamalarını çok zorlayacak gibi görünüyor. Sermaye girişlerinin yüksek olacağı ve bunun yaratacağı risklere karşı tedbirli olun bir para politikası tercihleri koşullar değiştiğinde umulan sonuçları vermeyebilir. Küresel durgunlaşma fiyat istikrarını tehdit ederken Türkiye'nin bu olumsuzluklardan pek etkilenmemesi beklenemez... Çok laf tüm olasılıkların dikkate alındığı anlamına gelmiyor!.. İmkanlar azalırken ihtiyaçların azalması hareket yeteneğini daraltmaya ve kırılganlığı artırmaya devam ediyor.