İhracatta strateji kurmak o kadar zor mu?
Şu strateji denen afili sözcüğü ne zaman kullansam, "Abi o iş bizim boyumuzu aşar" cevabını oldukça sık almışımdır. Oysaki hepimizin kafasında yer alan bir dolu strateji vardır amma onları strateji diye adlandırmadığımız için bu sözcük kullanıldığında farklı bir şeymiş gibi düşünüyoruz.
Stratejini tanımını en basit şekilde yapmaya çalışırsak; "Belirli bir süre içerisinde yapılması düşünülen işlerin veya başarılmak istenenlerin yapılabilmesi için ve eldeki güçleri bir arada kullanmayı amaçlayarak, dikkatlice yapılan plan" ifadesi sanırım uygun olacaktır.
Stratejinin bize biraz korkutucu gelmesi, herhalde ne yapmamız gerektiğini pek fazla bilemememizden kaynaklanıyor. Hâlbuki daha önce düşünüp, sadece aklımızın içerisinde planladığımız ve başardığımız işleri yaparken geçtiğimiz aşamaları düşünerek onları bir kâğıda döküp üzerlerinden tekrar geçsek, strateji kurmayı bayağı becerdiğimizi görebiliriz. Kuşkusuz, bilimsel veya yüzde yüz olması gerektiği gibi olmamışlardır ancak istenilen sonuca vardık mı varmadık mı diye baksak bile bir ışık tutar.
İhracatta strateji deyince karmaşık bir olaymış gibi düşünmeyip, atacağımız adımların dikkatli olması gerektiğini düşünerek yolumuzu görmeye çalışırsak, strateji kapısı zaten açılmış olur. İlk adımımız ne olsun diye düşünelim!
Şeffaf ve gerçekçi bir pazarlama yapmamız gerekir. Hiç aklımızdan çıkarmamamız gereken gerçek, bugün içerisinde olduğumuz bilgi çağında, hiçbir şeyi kimseden uzunca bir süre gizlememiz olası değildir. O nedenle Tarkan'ın dediği gibi "Başkası olma kendin ol, sen böyle daha güzelsin." Yakışıklı internet sayfaları arkasına saklanıp müşteriyi aldatmaya çalışanların sonu pek de uzun olmayan bir sürede gelecektir. Eğer piyasalarda kalıcı olmayı ve ihracatımızı sürdürülebilir kılmayı arzu ediyorsak, kendimizi olduğumuzdan farklı göstermemeliyiz. Varsayalım bu noktada mutabıkız da sonra ne yapsak?
Dünyada en çok konuşulan konulardan biri 'farklılık!' Ürünümüzün veya hizmetimizin farklılığını düşünüyoruz da neden hedef pazarımızdaki hedef müşteri kitlemizin farklılıklarını düşünmüyoruz. Bunu düşünüp ona göre bir pozisyon alıyorsanız ne âlâ. Yok, böyle düşünmeden hareket ediyorsanız, işiniz biraz yokuşa sarmış demektir. Hele doğrudan son tüketiciye hedeflenmiş bir ürününüz varsa ve siz hâlâ eski pazarlarınızda ne yaptıysanız onu yapmaya çalışıyorsanız, "Kolay gelsin" dileklerine çok ihtiyacınız olacaktır.
"Küresel köye dönüşen dünyada, küresel oyuncu olmak" çok havalı bir ifade olsa gerek. Bunu biz anladık da işletmenizde herkes biliyor mu? Bilseler de kabul edip ona göre sorumluluklarının bilincini taşıyarak hareket ediyorlar mı? Sizin işletme sahibi veya yöneticisi olarak, küresel oyuncunun nasıl olması gerektiğini bilmesi yeterli değil ki. Her an işletmenin her noktasında olamayacağınıza göre, ihracata çalışan işletmenin her noktasındaki personelin, küresel oyuncu olmanın ne olduğu bilincine sahip kılınması gerekmez mi? Bunun olmaması halinde söylenecek tek söz kalıyor o da "Bir zincir, en zayıf halkası kadar kuvvetlidir."
Keyifle seyrettiğimiz futbol, basketbol, voleybol maçlarının en önemli yanı, başarıya gitmek üzere TAKIM olarak çalışmalarıdır. İşletmemizin de tümüyle bir takım olarak düşünülmesi ve yola çıkarken de ortak bir düşünceyle harekete geçilmesi, başarıyı mümkün ve yakın kılar.