İhracatta sinyaller kötü

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu nisan ayının dış ticaret verilerini cuma günü açıkladı. Geçen yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 33, ithalat yüzde 43 azaldı. Yılın ilk dört ayındaki gerileme de ihracatta yüzde 28, ithalatta yüzde 42 düzeyinde gerçekleşti. İthalatın ihracattan daha hızlı azalmasının etkisiyle dış ticaret açığındaki daralma nisanda yüzde 61, ocak-nisan döneminde yüzde 70 oldu.

Geçen yılın ilk dört ayını 22.6 milyar dolar ticaret açığıyla geçen Türkiye, bu yıl aynı dönemde yalnızca 6.8 milyar dolar açık verdi. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 66'dan yüzde 82'ye yükseldi.

Bu arada Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından dün açıklanan mayıs ihracat verileri de, tabloda kayda değer bir değişiklik olmadığını ortaya koydu. TİM'e göre mayıs ihracatı 7.4 milyar dolarla geçen yıldaki 12.3 milyar doların yüzde 40 altında kaldı. Beş aylık ihracat da 55 milyardan 35.8 milyara inerken yüzde 35 azaldı.

Yeniden TÜİK rakamlarına dönelim. İthalatın ihracattan daha hızlı azalması ve bu sayede dış ticaret açığının, bağlı olarak cari işlemler dengesi açığının azalıyor olması olumlu bir gelişme gibi görülebilir. Ancak, Türkiye'nin ihracatta ithalata bağımlı olduğu gerçeği göz önüne alınırsa ithalattaki bu hızlı düşüşe fazla sevinmemek gerektiği ortaya çıkar. İthalatın böylesine hızlı düşmesi, gelecekte ihracatın düşük seyredeceğinin en tipik göstergesi. Nitekim Türkiye İhracatçılar Meclisi rakamları, mayısta ihracatın biraz daha gerilediğini ortaya koydu.

İthalatın detayına inince bu hızlı düşüşten daha çok kaygı duymak gerektiği ortaya çıkıyor. Toplam ithalattaki düşüş yüzde 42 olurken, ara mal ithalatındaki gerilemenin oranı yüzde 45'i aştı. Sermaye malı ithalatındaki düşüş yüzde 36 oldu, tüketim malı ithalatındaki düşüş ise yüzde 29'da kaldı. Yani rakamlar, çok açık biçimde, Türkiye'nin üretim yapmak için gereksinim duyduğu malları daha az ithal ettiğini gösteriyor. Çünkü, üretim eski düzeyinde seyretmiyor; bu yüzden de kullanılmayacağı belli olan ara mal ya da hammaddenin ithal edilmesi anlamsız. Dolayısıyla ithalatta, özellikle de ara mal ithalatında bir canlanma görülmeden ihracatın ivme kazanacağını beklememek gerek.

Ortada ihracatla ilgili bu rakamlar, bir de ihracatçıların sipariş beklentilerine ilişkin rakamlar var. Merkez Bankası'nın iktisadi yönelim anketindeki verilere göre, son üç ayda alınan ihracat siparişlerinde tablo hala negatif. Şubat ayında, son üç ayda aldığı ihracat siparişinin azaldığını söyleyenlerle arttığını söyleyenler arasında negatif yüzde 57'lik fark vardı. Bu fark mayısta yine negatif olmak üzere yüzde 10'a indi.

İhracatçılar, gelecek üç aydaki ihracat siparişlerine ilişkin olarak ise umutlu. İhracat siparişlerinin artacağını söyleyenlerle azalacağını söyleyenler arasında geçen yılın son aylarında negatif yüzde 35-36 dolayında seyreden fark, nisan ve mayısta bu kez yüzde 14 pozitife dönmüş durumda. Yani ihracatçı, gelecek üç ayda ihracat siparişlerinin artacağını bekliyor. Dile getirilen bu görüş somut verilere mi dayanıyor, yoksa bir umudun dile getirilmesinden mi ibaret, işte o pek bilinmiyor. Ancak, özellikle AB bölgesinde ekonomik canlanma olmadan Türkiye'nin ihracatında kayda değer bir yaşanması da çok zor görülüyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar