İhracatta ortak hedef
Su sporlarına bayılırım ve topla oynanan sporlardan hiç anlamam amma dün haberleri dinlerken duyduğum bir şey göğsümü kabarttı. 16 Yaş Altı Kızlar Avrupa Voleybol Şampiyonası'nda mücadele eden ve finalde İtalya ile karşılaşan kızlarımız, rakibini 20-25'lik 3 setle 3-0 mağlup ederek Avrupa'nın en büyüğü olmuş.
Genç sultanlarımıza sürdürülebilir başarılar diliyorum.
Voleybol ciddi bir takım oyunu. Oyuncuların, dakik işleyen hassas bir makinenin parçaları gibi hareket etmeleri ve birbirlerini hızla anlamaları son derece önemli.
Bu unsurların, fiziksel yeterlilikler kadar önemli olduğunu düşünüyorum.
Voleybol sohbete nasıl karıştı derseniz ihracatı, hedefin ortak amma çabaların bireysel olduğu bir meydan olarak değerlendirdiğim için diyebilirim.
Her şey, dün bir TV haber kanalından gelen, yayına telefonla katılma talebiyle başladı.
Zaten o arada dünkü gazetemizde yayınlanan, Orta Anadolu Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Nihat Uysallı ile yapılan söyleşiyi okuyordum. Sayın Uysallı makarna ihracatındaki fiyat düşüşünün nedeninin, yabancılarla rekabetten değil Türk firmalarının birbirlerine rakip olup ihracatta fiyat kırmasından kaynaklandığını söylüyordu. Bu bana daha önceki sohbetlerimizden birinde sizlerle paylaştığım bir hatıramı canlandırdı.
Irak devlet ihalelerinden birine katılacaktım. Talep edilen malı Türkiye’de üretip ihraç edebilecek birkaç firma vardı. Ben en büyük ikisinin tepe yöneticileri ile görüşüp bu ihalede fiyat kırmamayı ve kendilerinin %40’ar pay almalarını bana da %20 pay bırakılmasını önermiştim. Prensipte kabul gören bu önerimin kabulünü sağlamlaştırmak için de kendilerini Bağdat’ta bir otelde yemek masasında ağırlayarak, kabullerimizi karşılıklı teyit etme ortamı sağladım. Türkiye’den katılımcı, tahmin ettiğim üzere biz üç firma idik.
Sonuç ne mi oldu?
Ben anlaşmaya vardığımız fiyat üzerinden ihalenin % 20’sini aldım. Onlar da %40’ar pay aldılar amma birbirlerinden pay tırtıklamaya çalışarak fiyat kırdıkları için daha düşük fiyattan sipariş aldılar.
Kim kazandı?
Doğal olarak müşteri kazandı.
Kim kaybetti?
Ülkemiz, alması gereken dövizden daha aşağısını aldı.
Neden?
O insanların hırsı, akıllarından daha önde gittiği için.
Dün gelen telefonda TV kanalı, TÜİK haber bülteninde yer alan, yurt dışı üretici fiyat endeksinde görülen düşüş için yorum almak istiyordu.
Ben de 2019 yılı Ocak ayından bu yana, düzenli olarak görülen ve %5.5 ile %7.1 arasında değişen, düşüşlere dikkati çektim.
Öte yandan TÜİK sitesinden aldığımız bilgiler çerçevesinde, 2014 / 2018 arası son beş yılda İhracat Birim Değer Endeksinin 107,01’den 95,76’ya indiğini vurgulamak isterim.
İhracatımız artıyor, buna memnun olmayacak kimse yoktur, bunu peşinen kabul ediyoruz.
Amma ve lâkin daha çok satıyoruz ve fakat daha az kazanıyoruz.
Biz ihracatçılar, birbirimizin ayak izlerini takip ederek iş yapmaktan, birbirimizin fiyatlarını öğrenerek bir başkasının altında fiyat vermekten vazgeçmezsek, hayat zor.
Hep söylediğim gibi “Fiyatla rekabet, sonu felaket.”
Biz ihracatçılar neden 16 Yaş Altı Kızlar Voleybol takımı veya ablaları Filelerin Sultanları gibi birlikte hareket edip şampiyonluğa oynamıyoruz?
Dünyada rakip istemediğiniz kadar çok, önce onların ötesine geçmeye çalışalım…