İhracatta KOBİ nerede?
Başlıktaki sorumuza cevap çok basit "ihracatta KOBİ çok amma pek çok geride" duruyor. KOBİ çapında olan ve ekonominin üretim kanadında ciddi bir ağırlığı bulunan işletmeler için destekler, hem devlet tarafından hem de bankalar tarafından birer, birer açıklanıp yürürlüğe konuluyor. Ancak dün gazetemizde yer alan haberlerde yer aldığı üzere ve Sayın Osman Arolat ile Sayın Rüştü Bozkurt'un köşelerinde belirttiği gibi, KOBİ'ler üzerinden çok tartışma yapılıp fikir üretiliyor. İşin ilginç yanı da burada bir şarkı sözünün gerçeğe dönüştüğünü görüyoruz, başka bir deyişle "konuşuyoruz amma anlaşamıyoruz."
Değerli arkadaşlarım köşelerinde bu konuyu enine boyuna ele almışlar, çok da iyi etmişler. Çünkü KOBİ'lerin anlaşılmasının zor amma onları anlamanın elzem olduğunu ve rekabet gücü kazanmaları açısından önlerindeki engelin, işletme büyüklükleri olduğunu vurguluyorlar. Toplumda dolaşan deyişlere bakarsak, "küçük olsun da benim olsun veya baş ol da istersen soğan başı ol" gibi kerameti kendinden menkul, ancak öte yandan da bugün KOBİ'lerin davranışlarını pek de iyi açıklayan deyişlere rastlıyoruz.
İhracat rakamları içerisinde KOBİ'ler hak ettikleri yerlerde değiller diye sohbetlerimizde yazıp çiziyoruz. Barındırdıkları potansiyellere baktığımızda, gerçekten de orada bir uyuyan dev görüyoruz. İyi de bu dev neden bir türlü uyandırılamıyor?
KOBİ'ler bu toplumun aynalarından birisi, bu nedenle iğneyi de çuvaldızı da kendimize batırmalıyız. Bu köşede sık, sık birlikten güç doğduğunu ve İmece denilen güzel geleneğimizi söylüyoruz. Ancak gel gör ki uygulamalara baktığımız zaman, KOBİ'lerimizin ihracat pazarlarında başka ülkelerin üreticilerinden ziyade, kendi ülkemizdeki sektörel rakipleri ile mücadele etmeyi seçtiklerini görüyoruz. Bu durumda da onları birlikte olmaya teşvik etmenin, iyi niyetli olmaktan öteye geçemediğini görüyoruz. İhracatta rekabet gücünün arttırılması için düşünülen ve SDŞ diye kısalttığımız "Sektörel Dış Ticaret Şirketi" örgütlenmesinin bir türlü etkin bir şekilde hayata geçirilemediğini maalesef gözlemliyoruz. Oysaki şu anda az da olsa başarılı örneklerimiz var ve Sayın Arolat'ın da belirttiği gibi olumlu örneklerin tanıtılması ve diğer KOBİ'lerin bunlara özendirilmesi gerekli. Bunun için de ihracat işinde başarı sağlamış olan SDŞ ortak ve yöneticilerinin bu konuda görevlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu görevlendirme için de, meslek örgütleri ve benzeri sivil toplum örgütlerinin çaba göstermesi ve gereken organizasyonları yapması şarttır. Bunun için de SDŞ yöneticilerinin bu çalışmadan kaçınmamalarını ve bu işi vatan görevi olarak algılayarak, diğer KOBİ sahibi ve yöneticisi arkadaşlarını bu tür birleşmeler için ikna etmeye çalışmalarını bekliyoruz.
İşletmelerimiz ihracatta önlerine dikilen en önemli engelin maliyetler olduğunu belirtiyorlar. Doğrudur, hiç birimiz buna itiraz etmiyoruz. Ancak satın alma maliyetlerinin aşağı çekilmesi için, satın alma büyüklüklerinin ve ödeme şekillerinin iyileştirilmesi gerekliliğini hepimiz biliyoruz. Satın alma yapacağımız zaman bize sorulan ilk soru "ne kadar alacaksınız" oluyor ve arkasından da "nasıl ödeyeceksiniz" sorusu geliyor.
Ufak tefek işler hariç, yekûn tutan satın almalar için birlikte hareket etmenin faydasını gören makineci meslek örgütlerimiz bu konuda faaliyet gösteriyorlar. Dileriz onlar da bir seminer yapıp diğer örgütleri bu yola davet ve ikna etme yolunda çaba gösterirler. Bizim insanımız işe yaradığını görmeden bir şey yapmaz. Bu nedenle onlara ortaklıkların çalıştığını, birlikte hareket etmenin fayda sağladığını ve birlikte çalışma yapılan platformların artık siyasi iktidar ve ikbal yerleri değil ancak ortak menfaat yerleri olduğunu göstermeli ve KOBİ sahibi ve yöneticisi olan insanlarımızı ikna etmeliyiz.