İhracatın Yıldızları…

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

Tam adıyla isterseniz; İhracatın Yıldızları – İhracatı Teşvik Ödülleri…

Türkiye’de bu alanda, yapılan tek yarışma…
İhracatçılarımızı hem moral olarak, hem de maddi olarak, karınca kararınca teşvik eden tek ödüllü yarışma…
Gazetemiz DÜNYA ile DHL Türkiye işbirliği ile düzenleniyor…
Yarışmanın ana sponsoru Akbank, iletişim sponsoru ise Vodafone… 
Türkiye İhracatçılar Meclisi başından beri bu yarışmayı destekliyor…
        ***
İhracatın Yıldızları’nın bu yıl 13’üncüsü yapılıyor… 
Kimilerinin 13 rakamına ilişkin fobisi vardır…
Birçok büyük otelde 13’üncü kat ‘yoktur’…
Kimi havayolları koltuk sıra numarasında 13’ü kullanmaz…
Yazılanlara bakılırsa, sadece Amerika’da 13’üncü cumaya denk gelen günlerde iş dünyasında 600 milyon dolardan fazla para kaybediliyor…
O gün atılması gereken imzalar atılmıyor, uçak seyahatleri erteleniyor, işler tamama erdirilmiyor...
        ***
Özellikle Batı’da bu ‘triscadecaphobia’ korkusu bugün bile hayli güçlü… 
Kökü Vatikan’ın bir zamanlar Tapınak Şövalyeleri tarikatına yönelik eş zamanlı olarak düzenlediği 13 Cuma operasyonuna mı dayanır, yoksa farklı batıl inanışların sonucu mudur bilmem…
Ama bizde bu 13 korkusu, Türkçe okunuşuyla triskaidekafobi yok…
Aksine, inanıyoruz ki, 13’üncü yaşına giren İhracatın Yıldızları’nın uğuru giderek artıyor…
Ödüllerimiz bugüne kadar hep ihracatçılarımızı gururlandırdı, onların başarı öykülerini kamuoyuna mal etti, firmalarımızı esinlendirdi, ihracata teşvik etti…
Hep kazananı çok, kaybedeni olmayan bir yarışma oldu, öyle olmaya da devam edecek…
            ***
Her neyse…
Lafı dallandırıp, budaklandırmadan gelelim ihracat meselesine…
Çünkü, asıl amacım bu hafta Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’ın katılımıyla ödülleri sahiplerini bulacak İhracatın Yıldızları yarışmasını vesile ederek, ihracat üzerine kimi gözlem ve duyumlarımı sizlerle paylaşmak…
İlk söyleyeceğim şey de şu: 
Patinaj yapan ihracatımızı artırmamız için acil yeni yatırım gerekiyor!
            ***
Nedeni gayet basit…
Hesap ortada… 
Ben de, Adana Sanayi Odası’nda sanayicilerden dinledim…
Şimdi soralım; Türkiye’nin imalat sanayi kapasite kullanım oranı kaç?
Merkez Bankası’nın açıkladığı son veriye göre yüzde 74.1…
Yuvarlayalım; yüzde 75…
Yıllık ihracatımız ne kadar?
Kur nedeniyle düşüş var ama ona da yuvarlak hesap 150 milyar dolar diyelim…
Peki, kapasite kullanımımızı yüzde 100’e çıkarsak bile, bugünkü dengeler içinde ihracat hangi düzeye çıkabilir?
200 milyar dolar!
İsterseniz bakkal hesabı deyin…
Ama gerçek ortada…
Ve gerçeklerle kavga etmenin kimseye faydası yok…
Türkiye’nin 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşabilmesi için kesinlikle yeni yatırımlara ihtiyacı var…
            ***
Burada ikinci konu önümüze çıkıyor…
Nereye yatırım yapacağız?
Çünkü bu sorunun yanıtı, ihracatımızın artış hızını da belirleyecek… 
Konuyu açmak için iki soru daha sorayım; 
Bir; Türkiye’nin dünyada en çok pazar payına sahip olduğu ürün hangisidir?
Belki ilk anda yanıtınız, Türkiye’nin, dünya üretiminin yüzde 60-70’ini karşıladığından hareketle fındık ya da kayısı olacak ama ben sizi yormadan söyleyeyim: 
Defne yaprağı… 
Euler Hermes ile birlikte geçen hafta Antalya’da düzenlediğimiz Güvenli Ticarette Yeni Ufuklar toplantısı sonrasındaki sohbette WBT Tarım Ürünleri’nin patronu Ergin Civan söyledi: 
Çoğu Mersin’den olmak üzere dünya defne yaprağı üretimi ve ihracatındaki payımız yüzde 95…
            ***
Ne, ‘Defneyi bulmuşuz ama işleyemiyoruz. Ham olarak ihraç ediyoruz. Oysa bize kozmetik olarak geri dönüyor’ diyeceğim…
Ne de, ‘50 tır fındık ancak bir helikopter ediyor, 1 uçak almak için ise 700 tır kuru kayısı lazım. Bütün kayısı ihracatımız ancak 6 uçak almaya yeter’ diye sızlanacağım…
Sorulara devam…
Peki, Türkiye’nin bir numaralı sanayi ihraç ürünü nedir? 
‘Otomotiv’ demeyin, miktar olarak en çok sattığımız otomotiv ürünleri ama pazar payımız hiç de yüksek değil. 
Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan verilere bakarsanız, dünyada ilk 10 büyük ihracatçı içinde yer almıyoruz…
            ***
Geçenlerde, Güven Sak yazdı:
Türkiye’nin bir numaralı ihraç ürünü bildiğimiz inşaat demiri…
İnşaat demirinde Türkiye’nin dünya pazarındaki payı 2013 rakamlarına göre yüzde 21…
Ya diğerleri?
Tişörtler, fanilalar, atletler, kadınlar için elbise, pantolon, etek, dokunmuş halılar, kazak vb…
Kısacası, Türkiye’nin dünyada en büyük 10 ihracatçı içinde olduğu ürünlerin çok büyük kısmı hemen herkesin yapabileceği ürünler… 
Zaten 1200 ürünlük sofistikasyon sıralamasına bakınca, ihraç ettiğimiz ürünlerin sadece birkaçı 1000’üzerinde kalıyor; buzdolapları, demir borular, çelik profiller… 
            ***
Geç kalıyoruz…
Düşük ya da orta teknolojili sanayilere takılıp kaldık…
Vakit kaybetmeden, bize lig atlatacak büyük projelere yatırım yapmamız gerekiyor…
‘Gösterişli’ değil, ‘büyük’ projelere…
En çok da GERN’e… 
Yani; Genetik, Enformasyon Teknolojileri, Robotik ve Nano Teknolojiye…
Çünkü bugün olduğu gibi orta vadede de, para bu alanlardan kazanılacak… 
Cep telefonu, tablet vs. milyarlarca dolarlık elektronik cihaz ithal ediyoruz…
Ya da tersten bakalım; onca otomobil ihraç ediyoruz ve otomobillerin içindeki elektronik cihazlar giderek artıyor…  
            ***
Ama yıllar geçti hala bir çip fabrikası kuramadık…
Şimdi Kocaeli’nde bir niyet var ama elimizi çabuk tutmamız lazım… 
Keza üretmediğimiz için milyonlarca dolar ödediğimiz kimyasallar, ara malları…
GİTES diyoruz, 5. Bölge Teşviki diyoruz ama bir türlü anlamlı bir dönüşüm gerçekleştiremiyoruz… 
Özel sektörle birlikte, çok kullandığımız ama üretmediğimiz ya da az ürettiğimiz alanlara dönük, öncelikli sektörleri seçerek, planlı programlı bir atılıma ihtiyacımız var…
Ve bunun için, onun adamı bunun adamı demeden, liyakat ön plana alınarak, hareket edecek bir devletin koordinasyonuna da…  
            ***
Bu da yetmiyor…
Ürettiğimiz ürünleri, ihracatımızı takip etmemiz gerekiyor…
Geçenlerde Küre Danışmanlık’tan Alpay Özgüç uğradı…
13 yıldır Çin’de yaşıyor… 

Çin pazarını konuşurken, birçok Avrupa ve Amerikan firmasının Çin pazarında ürünlerini en az 3 yıl boyunca reklam ve diğer tanıtıcı kanallarla destekleyerek başarıya ulaştığını anlattı… 

Bizde kaç firmanın böyle bir faaliyeti var bilmiyorum… 
İhracata gerçekten önemli destekler veriyoruz ama bunlara yeni nesil teşvikleri de eklememiz gerek…
            ***
Tabii, teşvik filan önemli de…
Asıl firmalarımızın kendi becerilerini, kalitelerini ve katma değerli ürünlerini artırmaları esas…

Geçen Cumartesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı TOBB Genel Kurulu’nda, Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu da, “Sanayimizde yapısal dönüşüm ihtiyacını’ anlattı,  4. Nesil Sanayi meselesinin altını çizdi… 

Sanayi 4.0 ya da Endüstriyel Internet diye ifade edilen bu yeni evreyi mutlaka yakalamamız gerek…Bunu yapacak olan da firmalarımız… 

Genç TÜMSİAD’ın düzenlediği Yeni Türkiye Ekonomisi panelinde, Reis Gıda’nın kurucusu Mehmet Reis güzel söyledi: 
“Kuş, konduğu dalın kırılacağından korkmaz… Çünkü, dala değil, kendi kanatlarına güvenir!”

34y45yh.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar