İhracatımız ithalatımızı bir gün yakalar mı
Yakalasa hiç fena olmaz temennisiyle çıktığımız yolculukta, fark ne yazık ki ithalatın lehine daha çok açılıyor. Geçtiğimiz hafta katıldığım tüm televizyon kanallarında üzülerek bunu dile getirdiğimde, dudak bükenleri ve hatta belki de bu yüzden beni eleştirenleri adeta görür gibi oldum. Ancak gelin görün ki ben her zaman reel durumu söylüyorum, ve tabi yine öyle yaptım. TÜİK tarafından Ticaret Bakanlığı işbirliği ile oluşturulan ve geçtiğimiz gün açıklanan Ekim ayı verilerini analiz ettiğimizde, dış ticaret açığının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 421.7 artarak 1 milyar 509 milyon dolardan, 7 milyar 874 milyon dolara yükseldiğini görüyoruz. İhracat yüzde 3 artarken, ithalatın artış yüzdesi 31.4. Ekim ayı ihracatı, 21 milyar 328 milyon dolar, ithalat ise 29 milyar 202 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Bu fark kapanır mı ve bizi nasıl bir süreç bekliyor, yorumlamamız gerekiyor. Yorumlamayı doğru yapar ve reçeteye uyarsak ihracatımız ithalatımızı elbette bir gün yakalar ve geçer. Ama sıkı ve kararlı bir politika uygulamak olmazsa olmaz.
Ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2022 Ekim ayında ara mallarının payı yüzde 79,3, sermaye mallarının payı yüzde 11,5 ve tüketim mallarının payı yüzde 9,1 olarak gelmiş. İthalatta, 2022 Ocak-Ekim döneminde ise ara mallarının payı yüzde 81,2, sermaye mallarının payı yüzde 10,8 ve tüketim mallarının payı yüzde 8 olarak gerçekleşmiş. İhracattaki dağılıma girmek istemiyorum, ithalatı inceler isek, aslında dış ticaret açığını anlamak ve yol haritasını tayin etmek daha kolay olacaktır.
TÜİK genelde yorumlarını yaparken, enerji ürünleri ve parasal olmayan altını soyutlayarak da bir karşılaştırma yapmayı tercih ediyor. Hadi gelin biz de bu iki rakamı indirgeyerek ihracat ithalat karşılaştırması yapalım, bakalım durum ne kadar değişiyor. Resme böyle baktığımızda 2022 Ekim ayı ihracatı 19 milyar 766 milyon dolar. İthalat ise 18 milyar 637 milyon dolar. Resmi bu şekilde incelediğimizde ihracat ile ithalat arasındaki fark ihracatın lehine çıkıyor. Eminim bir çoğunuz şaşırdınız. Her ne kadar tabela toplam veriler üzerinden dış ticaret açığını ortaya koysa da, bu hali ile bakıldığında 1,1 milyar dolar dış ticaret fazlası olduğunu görebilmek mümkün. Buradan da anlaşıldığı üzere özellikle enerji maliyeti dış ticaret açığının çok çok önemli bir kalemini oluşturmakta.
Demek ki elde var bir: Enerji problemini orta vadede dahi olsa, bir şekilde çözmek zorundayız.
Gelelim bir diğer veriye, ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2022 Ekim ayında imalat sanayinin payı yüzde 94,7, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,1, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,7. İthalattaki oranları yukarıda belirtmiştim tekrar etmeyeceğim, sadece tüketim mallarının payının yüzde 9,1 olduğunu hatırlatacağım. Yani aslında sanıldığı gibi dış ticaret açığının ana sebebi tüketime yönelik ithalatın çokluğu değil. Zira üretim girdisi olarak yapılan ithalatın oranı toplamın yüzde 80’i. Bu ithalatı yapmasak, zaten ihracat yapma şansımız da olamayacak. Bu da şu anlama geliyor.
Üretim, üretim, üretim.
Üretmeliyiz ki, hammadde ihtiyacımızı da bünyemizden temin edebilir hale gelelim. Demek ki, elde var iki. Ha tabi üretim ve ihracatımızdaki tarım payının düşüklüğünü de es geçmemek gerekiyor.
Ürettiğimizi katma değerli hale getirerek, daha karlı ihracata dönüştürmemiz, bunu yapmak için de markalara daha fazla yatırım yapmamız ve geliştirmemiz kaçınılmaz. Bunu da başardığımızda, ülke kar marjımızı yükselttiğimizde, ihracatımızın ithalatı geçmesi zaten kaçınılmaz hal alır.
Ve belki de tam bu noktada benim meşhur ÜMİT sloganımı tekrarlayarak noktayı koymam yerinde olacaktır:
Ü-retmeliyiz
M-arkalaşmalıyız
İ-hraç etmeliyiz
T-eknolojiyi daha çok kullanmalıyız