İhracatı kim arttırıyor?
Sohbetimizi kaleme almayı biraz ağırdan alıp, pazartesi gününe bırakınca, gazetemizi bir gözden geçirip sonra yazmaya başlayayım dedim. Değerli Güngör Uras hocamızın yazısına gözüm ilişince, makalenin yönü de değişti.
Dünya Bankası tarafından yayınlanan bir rapordaki verilere atıfta bulunduğu yazısının başlığını, “İhracatta yeni firmalara, ürünlere, pazarlara ihtiyacımız var” diye yapmış. Hafızamı tazelemek için rapora tekrar bir göz attığımızda, ihracatı büyüklerin sırtladığını, ihracatta görülen gelişmelerin ağırlığının orta büyüklüklerde olduğunu ve aynı ürünlerin aynı pazarlara satışlarında görülen artışların ihracatı yükselttiğini görüyoruz. Küresel ticaretteki yavaşlama eğilimlerinin, ihracatta görülen artışların sürdürülebilirliği sorularını gündeme getirdiği vurgulanıyor. Zira yeni oyuncuların getirdiği ürün ve pazar çeşitliliği, eskilerin bu alandaki açıklarını kapatmaya yetmiyor. Sonuç olarak da yeni ürün ve yeni pazar çeşitliliğinde gereken ivmeyi yakalayamıyoruz.
Bu raporun tarihi 5 Mayıs 2014 ve numarası da 82307-TR. Bugün ihracatımızın sergilediği performansa baktığımızda “Perşembenin gelişi, Çarşambadan belliymiş” demek mümkün.
Ülke ihracatı konuları arasında öne çıkanlara baktığımızda, bizim en çok vurgu yaptığımız konu ise “İnsan Kaynağı.”
Ancak bu insan kaynağı sorununu sadece çalışan olarak ele almayalım lütfen. Özellikle küçük işletmeleri ile orta boy işletmelerin alt sıralarında bulunan işletmelerimizin sahibi ve yöneticileri olan kişilerin de işletmelerdeki önemli ve belki de en önde gelen insan kaynağı olduğunu unutmayalım. Yıllardır birlikte olduğum bu kişilerde gördüğüm en büyük eksiklik, kendilerini geliştirme konusunda. Zira kendileriyle konuşmalarımızda sürekli tartıştığımız gibi “Kaçmaktan kovalamaya vakit kalmıyor.” Doğru amma iş yapmak sadece işletmede olmuyor. Gelişmeleri hem sektörel ve hem de kişisel olarak izlemek ve yakalamak zorunluluğu, maalesef göz ardı ediliyor. Bir başkasının yaptığı dikkatimizi çekene kadar, işletmede işler yürüdüğü yolda devam ediyor.
Oysaki dünya akıl dışı bir hızla değişiyor ve rekabet ortamı, bilgiye kim hızlı erişiyor ve kim bu erişilen bilgiyi hızla uygulamaya koyuyorsa ona daha fazla şans tanıyor. İşte o zaman da bizler sınıfta kalıyoruz. KOSGEB sürekli girişimcilik programlarıyla, çeşitli kurumlar aracılığıyla ve hatta okullarda, girişimciliğin nasıl olması gerektiğini öğretmeye çalışıyor.
KOSGEB’e bir önerim olacak, verilecek olan bazı destekleri, işletmecilerimizin yöneticilik yeterliliklerinin geliştirilmesine bağlasınlar. Bu yönetici geliştirme programlarını başarı ile bitiren işletmelerin yönetici oldukları işletmelere mevcut destekler, puan farkı ile daha fazla olarak verilsin.
İddia ediyorum, KOBİ verimliliklerinde mutlaka ve mutlaka artış görülecektir.
Sonuç olarak, yeterliliği yükselen yöneticilerin işletme verimliliğinin artması, rekabet gücünde de kendini olumlu olarak gösterecektir.
Sonra da gelsin ihracat.