İhracatçıya Exim gerek

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Dış ticaretin mutfağında yer alanlar derneği diye de nitelendirebileceğim, aynı zamanda başkanı olduğum Dışyönder Yönetim Kurulu olarak Eximbank Genel Müdürlüğüne bir ziyaret gerçekleştirdik. Genel Müdür Ali Güney’in ve Genel Müdür Yardımcısı Hakan Uzun’un sıcak karşılaması ve geleceğe dair pozitif enerjileri doğrusu daha görüşmenin başından itibaren beni heyecanlandırdı. Aslında heyecanım ihracatçılara dair, onların Eximbank kredilerine daha fazla ve daha iyi şartlarda ulaşabilme olasılığına dair idi. Benim için ise Eximbank’ın yaşamımdaki yeri ve önemi bir hayli fazla.

1987 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından Devlet Yatırım Bankası’nın revize edilmesi talimatı ile kurulan ve ihracatçıya gerek sigorta, gerekse kredi imkanları sunan Türkiye’nin ilk ve tek ihracat bankası, benim de ilk yüksek lisans tez konum. Aslında dünyada da aynı isimle Eximbank’lar mevcut ve birbirlerine benzer yönleri çok, ben de zamanında bunları araştırmıştım. Elbette o günden bugüne çok yol alındı ve Türk Eximbank A.Ş.’de daha iyi yerlere gelmeyi başardı.

Teminat için, Eximbank kredi değerlendirmesinden geçilmeli

Sohbetimizde birçok konuya değindik; ihracatçılarımıza için aslında Eximbank’taki en önemli yenilik, geçen sene kurulan İGE A.Ş. ile yaşanmış oldu. Bir teminat sistemi olan İGE, teminat gücü olmayan firmaların Eximbank kredilerine ulaşmasına yaramak amaçlı kuruldu. Ancak burada iyi bilinmeyen bir noktayı aydınlığa kavuşturmak gerekirse, teminattan yararlanabilmek için firmanın evvela Eximbank tarafından kredi değerlendirmesinden geçmesi gerekiyor. Bunu sağlayamadığı taktirde zaten sistemden yararlanamıyor. Yani diğer bir deyişle yine iyi bir kredibiliteye sahip firmalar ancak teminat sisteminden yararlanabiliyor. Yeni kurulan ve bir performansa sahip olmayan firmalar da aynı şekilde kredilerden istifade edemiyorlar.

Üç ana beklentimizi dile getirdik. İlki Türkiye’nin son dönemde transit ticarette kat ettiği yol da göz önünde bulundurularak, bu kapsamda yapılan ihracatların da ihracat sigortası kapsamında değerlendirilmesi. Bir diğeri, İGE’nin kaynaklarının çok daha fazla genişletilmesi ve böylelikle ilk kez ihracat yapacak firmaların, e-ihracat yapan küçük müteşebbislerin, startupların kredilere erişebilir hale gelmesi ve son olarak Eximbank’ın kredi değerlendirmesinde bulunurken, firmaların teminat güçlerinde daha toleranslı davranarak biraz daha tabana yayılan bir dağıtımı benimsemesi. Elbette faiz oranlarının daha düşük seviyeye gelmesi gereğini söylemeye gerek dahi duymuyorum, zira bu şüphesiz ilk öncelik. Ülkemiz için ihracatın ve ihracatçının desteklenmesi son derece önemli. İşte o yüzden de Eximbank ülkemiz için son derece önemli.

Eximbank’ta iyi niyet ve çaba var

Ben yeni Genel Müdür’ün bu konuda olumlu adımlar attığını ve bunu sürdüreceğini gördüğüm için ihracatçılarımızın da gördükleri eksiklikleri kendilerine iletmelerinin yararlı olacağını düşünüyorum. Beni bilen bilir, iğneyi batırmadan bırakmam. Yeterli görüyor musun Eximbank’ta her şey mükemmel mi derseniz, cevabım şimdilik evet olamaz. İyi niyet ve çaba var, kredi konusunda imkanlar dahilinde epeyce çok firmaya imkan verilmeye çalışılsa da yeterince tabana yayma ve genişleme konusunda Eximbank’ın gideceği çok yol var. Hadi bir de ortaya bir tartışma bırakıp konuyu noktalayayım; ihracatçıların birliklere ödedikleri nispi aidattan küçük de olsa bir yüzde, Eximbank’a direk kaynak olarak aktarılabilir. Alın size genişleme için önemli bir kaynak, hem de kimsenin canını acıtmadan.

Hiç mi ithalat demeyelim?

Ülke için ihracat önemli. İhracatta geride bıraktığımız yıl en yüksek rakamı elde ettik. Hepsi çok güzel ve gurur verici. İyi ama ihracatı konuşurken, ithalatı konuşmayalım mı, dış ticaret açığından, cari açıktan söz etmeyelim mi?

2022 yılı Ocak-Aralık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre; ihracat, yüzde 12,9 oranında artarak 254 milyar 210 milyon dolar, ithalat, yüzde 34,3 oranında artarak 364 milyar 395 milyon dolar, dış ticaret hacmi ise yüzde 24,6 oranında artarak 618 milyar 605 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yani önemli bir dış ticaret açığı verdik ve hızlı bir şekilde bunu masaya yatırarak, sektör bazlı acil eylem planları geliştirmek için artık daha fazla zaman kaybetmemek gerekiyor.

Devlet yetkililerimiz ihracatımızdaki ithalat payının her ne kadar yüzde 30’lar düzeyinde olduğunu söyleseler de sadece dahilde işleme kullanım oranı dahi, bu seviyenin çok daha yukarılarda olduğunu ortaya koyuyor. O halde bizim sadece ithalatı zorlaştırarak değil, üretimi destekleyici politikalar ile bu açığı kapatma planlarına hız vermemiz gerekiyor. Ama evvela ihracat rakamlarımızı dile getirdiğimiz tüm mecralarda, cesurca ithalatımızdaki durumu ve açığı da dile getirerek, yani gerçeklerle yüzleşerek başlamalıyız meseleyi çözmeye. Hep derim ya, sorunları halının altına süpürdükçe, “miş”ler “mış”lar ülkesi olmaktan öteye ne yazık ki geçemeyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar