İhracatçının bunlardan haberi yok
Bu ifade bana ait değil…
Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci’nin, İstanbul’da bir grup gazeteci ile yaptığı toplantı sırasında söylediklerinin bir parçası bunlar. Sayın Zeybekci “Serbest ticaret anlaşmaları, tercihli ticaret anlaşmalarında çok iyi şeyler yapıyoruz. Ancak teşvikler ile destekler ile ilgili olarak ihracatçımızın farkındalığını artıramıyoruz. Daha doğrusu ihracatçının bunlardan haberi yok" demiş. Sözlerine “Farkında değil ya da tedirginliği var, başvurmuyor. Ya da o kadar kolay olduğuna inanmıyor" diyerek devam etmiş. “Destekler yetersiz diyenlere sorun, yüzde 80’i ne verdiğimizi bilmiyor" demesi de işin cabası. Afrika’ya yapılan tüm ihracatın yüzde 100’ünü navlun olarak desteklediklerini söylediklerinde, aldıkları cevabın “Hadi canım" olduğunu da ekliyor Sayın Zeybekci.
Doğru söze ne denir? Çok geniş bir ihracatçı kesiminde bu durum var. Desteklerin önemli bir bölümü hakkında bilgi eksikliği endişe verici bir seviyede. Ancak bunun nedenlerini araştırdığımızda ortaya çıkan durum daha da fazla endişe yaratıyor. Pek bilinen eski bir deyiş vardır “Adın çıktımı dokuza, inmez sekize.” İş insanlarımızın, devletten ihracat destekleri alma konusunda ortada dolaşan o kadar olumsuz gerçek olay var ki hiç destek almamış olanları olumsuz varsayımlara ve önyargılara sahip olmaya sürüklüyor.
İş insanları ile birlikte olduğumuz çalışmalarda, seminerlerde, konferanslarda ihracata verilen destekleri anlatıyoruz. Katılımcılardan en çok duyduğumuz muhalefet ifadesi “Hocam siz ihracata verilen destekleri ballı börek gibi anlatıyorsunuz da onu almaya kalkanların halini söylemiyorsunuz" çerçevesinde oluyor. Hatta beni çok güldüren bir iş adamımız “Hocam desteklerin görünümü ballı börek amma yemesi kaynanadilini ısırmak gibi" demişti.
Sayın Bakanın bilgisizlik konusundaki görüşlerine yürekten katılıyorum. Hele serbest ve tercihli ticaret anlaşmaları konusundaki bilgi seviyesi, yok denilecek düzeylerde. Bunların değil varlığı, ne olduğu bile yok denilecek seviyelerde biliniyor. Ancak buna karşın onların bahanesi de kendilerine bu konuları ve destekleri anlatmaya çalışan bürokratların, mevzuat metinlerini kalabalık sunumlar haline getirip, toplantılarda okumaları. “Ben mevzuatı zaten internetten okuyabilirim, başkasının okumasını dinlemeye neden geleyim" diye görüşleri var. “Bana bunlardan nasıl faydalanabileceğimi anlatsınlar" diyenlerin sayısı hiç de az değil.
Öte yandan, desteklerin ödenmesinde görüldüğü ifade edilen kayırmacılık durumları da iş insanlarımızın dilinde dolaşan olumsuzluklardan birisi. Etkili ve yetkili makamlara erişebilen veya yakın duranların, desteklerini çok kolay alabildikleri dedikoduları da Sayın Bakanın ihracatçılarımız için söylediği, “Ya da o kadar kolay olduğuna inanmıyor" ifadesinde karşılığını buluyor.
Görünen o ki destek var az biliniyor. Destek var kullanılmak isteniyor, zor alınıyor.
Çözüm ne derseniz, Türkiye ihracatına gönlünü ve ömrünü vermiş birisi olarak cevabım “Siz destekleri eziyetsiz ve zamanında verin, bakın biz nasıl kullanırız" olacaktır.