İhracatçılara yapısal mimari şart
Yıllar sonra tanıdık bir mekanla hasret gideriyoruz. Burası Sarayburnu’ndaki Sepetçiler Kasrı. Kasır, Topkapı Sarayı’nın iki köşkünden birisi olup, Osmanlı padişahlarının donanmanın sefere çıkışını ve dönüşünü izlemek için kullanılıyordu. Şu an Yeşilay’ın hizmetinde olan Sepetçiler Kasrı, İletişim Başkanlığı’na dönüşen Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne ev sahipliği yaptığı dönemde Sarı Basın Kartımı ilk aldığım yer olması bakımından hayatımda unutulmaz bir yere sahip. Boğaz’a olan eşsiz hakimiyetinin yarattığı iklimle Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile faiz, kur ve enflasyon üzerine konuşuyoruz.
"Hepimiz çok çalışmalıyız"
Sağduyulu ve olumlu mesajlar veriyor Nebati. “En kötüsü geride kaldı. Aldığımız tedbirlerin sonuçlarını görüyoruz. Daha da iyi olacak, hiç kimse endişe etmesin” diyor ve ekliyor, “Sabahtan beri burada toplantılar yapıyoruz. Ve gece yarısına kadar devam edecek. Çok çalışmalıyız. Hepimiz çok çalışmalıyız.”
Soru cevapların bir bölümünde konu ihracata ve ihracatçıların kur beklentisine geliyor. Soruyoruz Bakan’a, “İhracatçılara özel bir kur olacak mı?” Bakan Nebati’nin mesajı çok net oluyor: “Kimse kurla ilgili farklı bir beklentiye girmesin.
Kur önemli ama her şey değil Ve konuyu açıyor, “Döviz kurları dış ticaret açısından önemli bir bileşen olmakla birlikte dış ticaretin tüm dinamiğini yansıtmıyor. İhracatçıların artık her türlü veri analizini çok iyi yapması gerekiyor. Sadece kura bakmayacaklar. Evet kur büyük bir etken fakat girdi maliyetlerini iyi analiz edecekler. Enerji ve taşıma maliyetleri yükseliyor mu? Avrupa’da resesyon riski var mı?
Bütün bu bileşenlere göre hesap yapmalılar.” Nebati, kur seviyesi ile ilgili ihracatçı kanadından gelen açıklamalara şaşırdığını da belirterek sözlerine ekliyor, “Ne istiyorlardı; kur stabil olsun, oynaklık azalsın. Biz bunu sağladık. Önümüzü görelim diyorlardı, önlerini de görüyorlar artık. İhracatçılarımızın dünya pazarlarında hak ettikleri yeri daha da sağlamlaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
İhracat menzilimizi ve ürün çeşitliliğimizi genişletiyor, ülke özelinde eylem planları uyguluyoruz. Kredi politikamızla ihracatımızın sadece hacmini değil niteliğini de daha fazla iyileştirmeyi amaçlıyoruz. Verimlilik, yüksek katma değer ve rekabetçiliğe dayalı sektörel politikalarımızla üretim yapısını ithalata bağımlı olmaktan kurtaracak ve ekonomimizi sürdürülebilir bir dış denge yapısına kavuşturacağız.
Yeni bir hikaye yazalım
Bakan Nebati’nin işaret ettiği konuları son dönemlerde ihracatçılardan da duyuyoruz. Kur, parite, krizden çıkan fırsatlar ve fasonculuktan oluşan konfor alanı artık Türkiye’ye dar gelmeli. Türkiye yeni bir ihracat hikayesi yazmak istiyorsa, rekabet gücünü arttıracak ‘yapısal mimarlık’ çalışmasını hayata geçirmeli. Ar-Ge, inovasyon yani katma değerini geliştirecek çalışmalara, markalaşmaya emek vermeli.
Aynı sektörde ihracat yapan şirketlerden biri geleneksel yöntemlerle kilo değeri ile 2 dolar, diğeri gelişmiş yöntemlerle 5 dolar ihracat gerçekleştiriyorsa yöntemleri yeni yapısal mimariyle çözmelidir. Ocak ayı ihracat verilerinde dikkat çeken en önemli ayrıntılardan biri ihracat kilo değeri oldu. 12 milyon tona kadar yükselen ihracat ağırlığı ocak ayında 10 milyon tona indi.
Bununla birlikte ihracatın kilo değeri 1.56 dolara yükseldi. Kaçınılmaz biçimde sonuçlar rakamlara yansıdı ve birçok ihracatçı düşüş beklerken ocak ayı rekor serisine devam etti. Cumhuriyetin 2’nci yüzyılında ihracatçılarımıza düşen en önemli görev şüphesiz bu dönüşüm olmalı. Türk Lirası değer kaybetsin, euro dolar karşısında değer kazansın ve böylece daha çok satıp daha fazla kazanalım, bizi konfor alanından çıkarmayacak. Bu bir yapısal mimari meselesi. Yani hammadde ile başlayan üretim, finansman, ürün kalitesi, tasarım, nitelikli ölçek ve pazarlamayı kapsayan bir süreç. Yapısal mimarinin en önemli sonucu ‘krizlerde ne kadar dirençli’ olduğunuzu göstermek değil, ‘ne kadar güçlü’ olduğunuzu ortaya koymaktır.