İhracatçı ve maliyet krizi
Bu gün 10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk milletinin büyük kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 79. yılı, yazıma büyük Önder’i rahmet ve saygı ile anarak başlamak istedim. Geçtiğimiz hafta en çok ihracat konuştuk, TİM’in (Türkiye İhracatçılar Meclisi) düzenlediği 'İhracat Haftası' adı gibi, tüm haftaya sektesini vurdu. Ve hatta eminim ki, bir süre daha bu etki kendisini gösterecek. Başbakanımızın yanı sıra pek çok bakanın da bizzat organizasyona ekipleri ile birlikte katılarak, açıklamalarda bulunması, soruları yanıtlaması, ihracat pazarı adı altında gerçekleşen ve iş dünyasından önemli isimlerin de iştirak ettiği organizasyon da görülmeye değerdi. İhracat haftasında pek çok şey konuşuldu, tartışıldı, konulara açıklık getirilmeye çalışıldı; ikili görüşmeler ve karşılıklı diyaloglar da son derece yerinde idi, ancak ihracatın arttırılması ve teşvik edilmesinden daha fazla, ihracatçıların maliyetleri ve alınabilecek tedbirler konusu bu organizasyona adeta damgasını vurdu.
Evvela, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin, açılış konuşması esnasında Başbakan Yıldırım'a ilettiği, ihracatçıların 10 talebini tekrar hatırlatmak isterim, zira önümüzdeki günlerde bu konuların her birini çok detaylı bir şekilde ele alıyor olacağız. Baştan belirtmeliyim ki, ekonomi ile ilgili konuları ve haberleri okumayı seven okurlarımızın da, bu konuyu sadece ihracatçıyı ilgilendirir gibi görmemesi gerekir. Tüm bu konular ihracat ve ithalat yapanları, yanı sıra tüm ticaret erbaplarını çok yakından ilgilendiriyor emin olabilirsiniz. 10 talep maddesi şöyleydi : "İhracatçılarımız, gümrüklerdeki mesai saatleri dışında yaptıkları işlemler için ek bedel ödüyorlar. Bu uygulamanın kaldırılması gerektiğine inanıyoruz. 'KDV yükü bizlere finansman sorunu yaratıyor' dedik.
Bu konuda yaptığımız detaylı çalışmayı Maliye Bakanımızla paylaştık. Bu reformunun biran önce hayata geçmesini bekliyoruz. Bizler için büyük önem arz eden Ekonomi Bakanımız tarafından üzerinde titizlikle çalışılan Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesinin hızlı bir şekilde hayata geçmesini bekliyoruz. İhracatımızın yarısını, ülkemizdeki yabancı yatırımların yüzde 70'ini temsil eden AB ile ilişkilerimizin güçlendirilmesini ve yeni fasıllar açılmasını arzu ediyoruz. Büyüme modelinin inovasyon temelinde yeniden tasarlanması gerektiğine inanıyoruz, kur riski ihracatçılarımızın karşılaştığı sorunlarının başında geliyor. Bu konuda yapılan çalışmalar hızlandırılmalı. Çalışmaları süren Esnek Çalışma Sistemi ve Kıdem Tazminatı ile ilgili düzenlemeler de acilen hayata geçmeli. Dış ticaretle uğraşan firmalarımızdan çok ciddi bir şikayet alıyoruz. Mevzuatta yeri olmamasına rağmen şirketlerimiz toplamda 700 milyon liraya yakın ordino parası ödüyor. Yani, firmalarımız için ilave bir maliyet oluşturuyor. Bu sorunun biran önce çözülmesi hususunda desteklerinizi talep ediyoruz.”
İhracatçıların, maliyetler konusundaki hassasiyetlerini yadırgamamak ve bilakis haklı görmek durumundayız. Katma değeri yüksek ürün üretip ihraç etmekte zorlanan bir ülke olmamız, düşük kar marjları ile ihracatçıları karşı karşıya bırakırken, bir yandan da ihracatın artmasını beklemek doğal olarak maliyetlerin de asgari düzeyde tutulmasını zorunlu kılıyor. Gümrüklerde mesai saatleri dışında yapılan işlemler için ödenen ek bedellerin kaldırılması, ihracat işlemlerinin kısa sürede ve en düşük maliyet ile gerçekleşiyor olması, ihracatımızın %70’e yakın kesiminin ithalata dayalı olduğu düşünüldüğünde ithalatta alınan ordino maliyeti gibi konuların her biri ayrı bir önem taşıyor. Ancak, bir yandan maliyetlerin düşmesi konuşulur iken, diğer yandan 1 Kasım 2017 tarihi itibarıyla TİM bünyesinde oluşturulan Türkiye Tanıtım Grubu'nun gelirini oluşturmak için, ihracat işlemleri üzerinden kesintinin başlayacak olması elbette biraz keyifleri kaçırdı. Tanıtım grubunun ihracatçılarımıza çok daha fazla geri dönüş sağlayacağını ummak çok da iyimser kaçmaz herhalde deyip virgülü koyalım, ileriki günlerde yukarıdaki konularda belli ki daha epey konuşuyor olacağız.