İhracatçı olmak için neyimiz eksik?
İhracat yapabileceği düşünülen KOBİ sayısının 250/300 bin arasında olduğu rivayeti dolaşıyor. Bu konularda sağlıklı bilgilerimiz olmadığı için biz de bu rakamlardan hareket edelim.
Elimizdeki dış ticaret verilerine göre, ihracat yapan işletmelerin sayısının 50 bin civarında olduğunu görüyoruz. Ancak üst üste üç yıl ihracat yapabilenlerin sayısı 15 bin civarında kalıyormuş. Vaziyete bakın siz, ihracat yapabileceklerin sadece % 20 kadarı ihracat yapıyor. Ayrıca sadece % 6 kadarı da üç yıl ihracat piyasasında kalabiliyor.
İhracat yapan firmaların 2009 verilerini TİM kaynaklarından alarak incelediğimde çok ilginç bir şeyler gördüm. Türkiye'nin tüm ihracatının yaklaşık % 36'sını, en çok ihracat yapanlar listesindeki ilk 100 firma gerçekleştiriyor. En çok ihracat yapan ilk 20 firma, toplam Türkiye ihracatının % 22'sini, sonra gelen 80 firma ise % 78'ini gerçekleştiriyorlar.
Bunlara bakarak yine söylüyorum, "Uyuyan dev olan KOBİ'leri uyandırabilirsek, 2023 yılı ihracat hedefi olan 500 milyar dolar hayal olmaktan çıkar, gerçeğe döner."
Mesleğe girdiğim 1978 yılı ihracat rakamlarının 1,5 milyar dolar civarında ve ihraç ürünleri yapısının geleneksel olduğunu anımsayarak, bu rakamları önemsediğimi belirtmek isterim.
Ancak yurdumuz ekonomisinin küresel ölçekte ilk 20 içerisinde olduğunu da düşünürsek, neden ihracatta o yerlere oturamıyoruz diye sormaktan geri kalamıyorum. Bazı dostlarımız ithalat rakamlarına takmışlar, habire eleştirip duruyorlar. İthalat kendi başına sağlıksız değil amma onun üzerine ciddi bir katma değer koyup ihraç etmemek sağlıksız bir eğilim. Biz de bu açıdan bakıldığında pek de sağlıklı görünmüyoruz zaten!
En çok ihracat yapan 100 firmaya baktığınızda da yoğun bir ithalat kokusu alıyorsunuz. Bu çok normal, ancak dışarıdan aldıkları dışarıya sattıklarından yukarıda kalıyorsa normal değil. Firmaların bireysel temelde ithalat rakamlarını bilmiyoruz amma, görünen o ki iyi ithalat yapsalar da, çok daha fazla ihracatları var.
Bu 100 firma nasıl oluyor da diğer 49.900 firmanın yapamadığını çok iyi bir şekilde yapıyor.
Cevabı çok basit… Bilgileri ve ilişkileri sayesinde yapıyorlar.
Diyeceksiniz ki onlar zaten çok büyükler, para sorunları yok, iyi elemanları var falan, filan. Doğrudur söyledikleriniz dostlarım, sizleri hiç de yadsımıyorum.
Ancak bizler de onların rakamlarına ulaşmasak da kendi çapımıza göre ayağa kalkmaya çalışalım. Ben size onların ne yaptıklarından ziyade, ne yapmadıklarından söz etmek isterim. Bir kere sözlüklerinde "idare eder, bu iş bu kadar olur, ne olmuş yani" gibi kıvırtma ifadeleri yok. İşi incelemeden sazan gibi atlayıp "istim arkadan gelsin" gibi amatör bir sorumsuzluk yok. İhracatı "bozulan iç piyasaya koltuk değneği gibi görmek " hiç yok.
Bu sözlerim sakın ihracata sağlam sarılıp, işlerini gerektiği gibi yapan dostlarımızı kızdırmasın. Onlara söyleyeceğim sadece ve sadece aktif pazarlama yaparak, müşterilerini kendileri bulmaları ve pazarı iyi tanıyarak kontrol etmeye çalışmaları.
Bilgi ilişkiyi getirecek, ilişkiler de ihracata yol açacak veya olanı arttıracak. Doğru kararları zamanında vermemizi sağlayacak.
Bu yazı küçük işletmelerimize neden bu kadar sitemli mi oldu?
İhracat pazarlamasına gidecek elemanının pasaport parasını vermemek için çabalayıp, bu masrafı elemanına yüklemeye çalışan patronu görünce, cehaletin böylesi nasıl oluyor da buraya kadar gelebiliyor diye düşünmüştüm de.