İhracatçı beyanının sonradan ibrazı mümkün olmalı mı?

Fatih UZUN
Fatih UZUN Gümrük ve Dış Ticaret Dünyası [email protected]

Gümrük vergileri uygulamada genellikle üç ana kriter gözetilerek uygulanmaktadır. Bunlar sırasıyla eşyanın tarifesi yani GTİP kodu, gümrük kıymeti ve menşeidir. Menşe konusu belki de gümrük mevzuatının anlaşılması en zor ve karmaşık kısmını oluşturur. Günümüz dünyasında bir eşyanın üretim sürecinin farklı aşamalarının farklı ülkelerde gerçekleştiğini dikkate aldığımızda bazen eşyanın menşeinin belirlenmesi konusuda gümrük uzmanlarının yaşadığı sıkıntıyı tahmin etmek hiç te zor değil.

Son birkaç yıldır hepimizin artık bildiği bir konu var ki, o da ticaret savaşlarının durmaksızın devam ettiği. Özellikle Trump’ın ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte fitilini ateşlediği ve önce Çin daha sonra Avrupa Birliği menşeli ürünlere karşı gümrük duvarlarını yükseltmesi ile başlayan sürece ülkemiz de daha sonra uygulamaya başladığı diğer önlemler ile katıldı. İşin kötü yanı bu sürecin kısa vadede pek de sonlanma ihtimali görünmüyor.

Yürütülen korumacı dış ticaret politikalarının en önemli kriteri menşe. Bu kapsamda hali hazırda ülkemiz gümrük mevzuatında uygulanmakta olan pek çok ithalat vergisi de, ithal edilen eşyanın menşei dikkate alınmak suretiyle uygulanıyor. Anti damping vergisi, ilave gümrük vergisi ve ek mali yükümlülük gibi ithalat vergileri menşe temelli olarak uygulanan en önemli ithalat vergileri arasında bulunuyor. Bu arada yeri gelmişken, dış ticaret işlemlerimizde uygulanan yükümlülükler gerek ismen gerek ise cismen o kadar farklılaştı ve dış ticaret erbabının anlayabileceği noktayı aştı ki, belki hali hazırda yürütülmekte olan vergi kanunlarının sadeleştirilmesi projesi gibi artık buna ilişkin de bir sadeleştirme ve basitleştirme süreci başlatmak gerek. Gümrük Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı yakın geçmişte Ticaret Bakanlığı bünyesinde birleştirildiğine göre tek elden bu tarzdaki ortak çalışmanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması artık daha kolay olabilir.

Oldukça uzun bir girizgah yaptığımın farkındayım. Bugünkü yazımızın konusunu gümrük mevzuatının uygulanmasına dair oldukça teknik bir nokta oluşturuyor ki o da, ek mali yükümlülük ve ilave gümrük vergisi uygulamalarında ihracatçı beyanının sonradan ibraz edilmesi suretiyle gümrük vergilerinin geri verilmesi işlemlerine konu olup olamayacağı. Bu yüzden yazımızın aşağıdaki bölümlerindede cevabını arayacağımız bu sorunun anlamlı olabilmesi için bu tarzdaki bir giriş bölümünün uygun olduğunu düşündüm.

Tercihli Tarife ve İhracatçı Beyanı Nedir?

Gümrük ve dış ticaret mevzuatımıza göre tercihli tarife en basit tanımıyla; iki ya da daha çok ülkenin yaptıkları ticaret anlaşması uyarınca, aralarındaki ticarete karşılıklı olarak daha düşük gümrük tarifesi uygulamalarıdır. Dolayısıyla tercihli tarife uygulamalarını ülkelerarası karşılıklı ticarette kanuni vergi oranından daha düşük oranda gümrük vergileri uygulanmasını sağlayan süreçler bütünü olarak tanımlamak mümkün.

İhracatçı beyanı ise daha önce Bakanlar Kurulu hali hazırda ise Cumhurbaşkanlığı Karar’ları ile ilave gümrük vergisi uygulanması uygun görülen İthalat Rejimi Kararı’na Ek Karar’lar kapsamı eşyanın, A.TR dolaşım belgesi eşliğinde serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında yapılan ithalatında, Avrupa Birliği veya Türk menşeli olduğunu gösteren ve ihracatçı tarafından yapılan matbu bir beyan türünü ifade ediyor.

İhracatçı Beyanının Faydaları Nedir?

İhracatçı beyanının uygulamadaki faydası, menşe kriteri gözetilmek suretiyle ithalatta uygulanmakta olan ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülükten muafiyet sağlamasında yatıyor.

Belirli ülkeler menşeli ürünlerin ülkemize ithalinde ek mali yükümlülük veya ilave gümrük vergisi tahsil edilmekte ise, ithalat yapan yükümlüler ihracatçı beyanı ibraz etmek suretiyle, eşyalarının ek mali yükümlülük veya ilave gümrük vergisi uygulanan ülke menşeli olmadığını gümrük idaresine ithalat sırasında beyan edilmekte ve tercihli tarifeden yararlanmak suretiyle ithalatlarını gerçekleştirebilemektedirler.

Buradan hareketle ihracatçı beyanının fiilen eşyanın tercihli tarifeden ithalatının yapılmasını sağlayan menşe ispat belgesi işlevini gördüğünü söylemek yanlış olmayacaktır. Peki yükümlülerce bu belgenin ithalattan sonraki bir aşamada ibraz edilmek suretiyle ithalat aşamasında ödenen ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülüğün geri verilmesi istenebilir mi?

Konu ile ilgili mevzuat

Bilindiği üzere gümrük vergilerinin geri verilmesi ve kaldırılmasına ilişkin hükümler 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 210 ila 217 inci maddeleri arasında düzenlenmiş bulunuyor. Gümrük Kanunu’nun 214 üncü maddesine göre; gümrük vergileri Kanunun 211, 212 ve 213 üncü maddelerinde belirtilen haller dışında, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşma hükümleri çerçevesinde, Cumhurbaşkanı (daha önce Bakanlar Kurulu idi) tarafından belirlenecek hallerde geri verilebilmekte veya kaldırılabilmekte ve bu kapsamdaki geri verme ve kaldırma işlemleri de, gümrük vergilerinin yükümlüye tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde ilgili gümrük idaresine başvurulması üzerine yapılabilmektedir.

Konuyla ilgili 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 118/j maddesi ise; doğmuş olan bir gümrük yükümlülüğü için gerekli koşulların sağlanması kaydıyla yükümlü tarafından eşyanın tercihli rejim uygulanmak suretiyle serbest dolaşıma girmesini sağlayan menşe şahadetnamesi, dolaşım belgesi veya benzeri geçerli bir belge ibraz edilmesi halini, gümrük vergilerinin geri verileceği durumlar arasında saymaktadır. Dolayısıyla yükümlüler, ithalat işlemlerini gerçekleştirdikten sonra  1 yıl içinde menşe şahadetnamesi, dolaşım belgesi veya geçerli başka bir belge ibraz etmek suretiyle ithalat aşamasında ödediği ithalat vergilerinin geri verilmesini gümrük idaresinden talep edebilmektedirler.

Hal böyleyken yukarıdaki bölümde ifade ettiğimiz menşe kriteri gözetilerek ithalatta uygulanmakta olan ek mali yükümlülük veya ilave gümrük vergisi uygulamalarından fiiliyatta bir çeşit muafiyet sağlayan ihracatçı beyanının sonradan verilmesi acaba mümkün müdür veya mümkün olmalı mıdır?

Bu soru bir süredir gerek dış ticaret yapan yükümlülüler gerek ise gümrük idareleri arasında teredddüt yaratan bir husustu. Geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanlığı 29.03.2019 tarihli 43036522 sayılı tasarruflu yazısı ile bu konu hakkındaki görüşünü açıkladı. Ticaret Bakanlığı söz konusu yazısında özetle; “ilgili mevzuat uyarınca ithalatta ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülüğe tabi eşyanın kesin ithalatında eşyanın ilgili Kararlarda belirtilen ülkeler hariç menşeli olduğunu gösteren ihracatçı beyanının, ithalatçı tarafından gümrük beyannamesinin ekinde gümrük idaresine ibraz edilmesi halinde ek mali yükümlülüğün alınmadığı;  gümrük beyannamesi ekinde menşe şahadetnamesi veya tedarikçi beyanı veya uzun dönem tedarikçi beyanı ibraz edilmesi halinde ise ihracatçı beyanı aranmadığını,

Bu minvalde 2017/4 sayılı İthalatta Alınan İlave Gümrük Vergilerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ ve 2017/10926 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı İle Yürürlüğe Konulan Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Tahsili Hakkında Kararın Uygulanmasına Dair Tebliğlerde ihracatçı beyanının sonradan verilmesine ilişkin bir hükme yer verilmediğinden söz konusu belgenin eşyanın serbest dolaşıma girişi sırasında ibraz edilmesi gerektiği ile tedarikçi beyanının sadece ilgili mevzuat uyarınca sadece serbest dolaşımdaki eşyanın PAMK, PAAMK veya Batı Balkan Menşe Kümülasyon sistemine taraf bir ülkeye yeniden ihraç edilmesi amacıyla menşe ispat belgesi düzenlenmesi talebine istinaden Türkiye’den Topluluğa veya Topluluktan Türkiye’ye ihracatın yapılmasının ardından düzenlenmesinin bulunduğu, ilave gümrük vergisi veya ek mal yükümlülüğün söz konusu olduğu işlemlerde ise tedarikçi beyanının eşyanın serbest dolaşıma girişi sırasında ibraz edilmesinin gerektiği,

Bu çerçevede ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük uygulamaları kapsamında gerek ihracatçı beyanının gerekse tedarikçi beyanının eşyanın serbest dolaşıma girişi sırasında ibraz edilmesi gerektiğinden, sonradan ibraz edilen tedarikçi beyanı veya ihracatçı beyanı ile başvurularak geri verme talebinde bulunulmasının mümkün bulunmadığınıifade ederek bu konudaki görüş ve yorumunun olumsuz olduğunu ortaya koydu.

Sonuç

Her ne kadar Ticaret Bakanlığı’nın yukarıdaki tasarruflu yazısı ile bu konuda belirttiği görüşü olumsuz olsa da “ihracatçı beyanının” ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük uygulamalarına konu olan eşyanın ithalinde yükümlülerce sonradan ibraz edilebilmek suretiyle gümrük vergilerinin geri verilmesine imkanını sağlayabilmesi gerektiğini değerlendiriyorum.

Zira “ihracatçı beyanı” çok haklı gerekçelerle ticareti kolaylaştırmak amacıyla uygulamaya koyduğumuz ve gelecekte de uygulanmaya devam edeceği öngörülen bir mekanizma olup, öyle veya böyle ülkemizin menşe kriterleri gözeterek uygulamaya koyduğu bazı ithalat vergilerinden muafiyet sağlamak suretiyle tercihli tarife üzerinden ithalat yapabilmeye fiilen olanak sağlar statüdeki bir uygulamadır.

Yukarıda görüşümü destekler bir başka unsur, ihracatçı beyanının damga vergisine tabi olup olmayacağı yönündeki Ticaret Bakanlığı’nın 19.07.2018 tarihli 35941977 sayılı yazısında bulunmaktadır. Bu yazıda da özetle; “ihracatçı beyanının menşe şahadetnamesi veya tedarikçi beyanı yerine kullanılabilen bir belge olma özelliğini taşıdığı, ihracatçı beyanının, menşe şahadetnamesi veya tedarikçi beyanı yerine kullanılabilen bir belge olma özelliğini taşıdığının anlaşıldığından bahisle damga vergisine de tabi tutulması gerektiği” açıkça ifade edilmiştir.

Sonuç olarak yazımızın yukarıdaki bölümlerinde ayrıntılarından bahsedilen gerek 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun ilgili maddelerinde gerek ise 2009-15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 118/j maddesinde belirtilen yasal altyapının, “ihracatçı beyanının” sonradan ibraz edilmek suretiyle gümrük vergilerinin geri verilmesine imkan sağlayabileceğini/sağlayabilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Çünkü aksi yöndeki bir görüş, “ihracatçı beyanının” hukuki statüsü ile ilgili olarak bu belgenin hem damga vergisine tabi olması hem de tercihli tarifeden ticaret yapmaya olanak sağlayan bir menşe ispat belgesi olarak kabul edildiği şeklindeki diğer düzenlemeler ile çelişki arz edecek ve gümrük uygulamalarında yükümlüler nezdinde daha fazla kafa karışıklığına yol açabilecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar