İhracat ve üretim

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yıllarca Türk parasının değer yitirmesiyle ihracatımızın fırlayıp gideceği görüşünü savunduk. Merkez Bankası'nı, faizi yüksek tutmak suretiyle döviz kurlarının düşük kalmasına yol açtığı ve ihracatı baltaladığı gerekçesiyle günah keçisi haline getirdik. Ne oldu; kur tahminlerden hızlı yükseliyor, ihracat artıyor mu peki; ne gezer, tam tersine dramatik düşüşler yaşanıyor. Dolar, kasım ayında 1.5878 olan ortalamasıyla bir yıl önceki 1.1847'nin yüzde 34 üstünde. Euro ise kasım ayı ortalamasında 2.0214'lük bir değer aldı ve geçen yılın kasımındaki 1.7373'e göre yüzde 16 arttı. Kur böylesine yükselirken, son olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından önceki gün açıklanan verilere göre, Türkiye'nin kasım ayı ihracatı geçen yıla göre tam yüzde 22 geriledi.

Önce Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı ekim ayı ihracat verilerine bakalım, sonra da Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin kasım ayı verilerini irdeleyelim. Hani sonda söyleneceği başta söylemek gerekirse, aslında iki veri de bize ihracatta gidişatın hiç de iyi olmadığını gösteriyor. Zaten bu veriler arasında bir çelişki olması beklenemezdi; ama en azından, örneğin daha yakın zaman dilimini kapsayan TİM rakamları olumluya dönmüş olsa, bir umut belirmiş, denilebilirdi; oysa öyle bir durum yok. Gidişat kötü...

Türkiye, ihracatının üçte ikisini on fasılda gerçekleştiriyor. TÜİK verilerine göre, ekim ayındaki ihracat büyüklüğü sıralamasına göre, bu on fasıl; "otomotiv, demir-çelik, elektrikli makine ve cihazlar, makine ve mekanik cihazlar, mineral yakıt ve yağlar, örme giyim eşyası, demir veya çelikten eşya, kıymetli taşlar, meyve ve örülmemiş giyim eşyası" olarak sıralanıyor. Ekim ayında ihracatı en çok gerileyen fasıllar, yüzde 27 ile örme ve örülmemiş giyim eşyası, yüzde 23 ile de otomotiv.

Küresel krizden en çok etkilenen sektörlerden olan demir-çelik, ekim ayında ihracatını yüzde 15'e yakın artırabilmiş; ama gözden uzak tutmamak gerek, bu sektördeki ihracat artışı eylülde tam yüzde 273'tü, ilk dokuz aydaki artış da yüzde 105 düzeyinde bulunuyordu.

İlk on fasılda gerçekleştirilen ihracat, ekim ayında geçen yılın yüzde 4.3 altında kaldı. Toplam ihracattaki gerileme de yüzde 3.1'le hemen hemen aynı düzeyde.

İhracatta, yalnızca ekim ayı rakamlarına baksak, aslında fazla da kaygılanmaya gerek olmadığını söyleyebiliriz. Ancak, TİM tarafından açıklanan kasım rakamlarına bakınca, ekim için şükretmek gerektiği ortaya çıkıyor. Çünkü kasım, ekimi mumla aratacak bir eğilim çiziyor.

TİM verileri, ihracatın kasımda geçen yıla göre yüzde 22 gibi çok dramatik bir gerileme gösterdiğini ortaya koyuyor. Toplam gerilemeyi bu düzeye taşıyan, sanayi sektörü ihracatındaki yüzde 24'lük düşüş. Sanayi sektörü kapsamında sanayi ürünleri ihracatındaki düşüş ise yüzde 26'yı aşıyor. İhracatın büyüklüğüne göre sıralanmış haliyle hazır giyim ve konfeksiyon ihracatında yüzde 26, otomotivde yüzde 38, elektrik-elektronikte yüzde 24, makine ve aksamlarında yüzde 14, demir ve demir dışı metallerde yüzde 22, demir-çelik ürünlerinde yüzde 16, çimento ve toprak ürünlerinde yüzde 14, değerli maden ve mücevheratta yüzde 18 gerileme var.

İhracatın hangi sektörlerde tepetakla olduğunu iyi izlemek gerekiyor. Çünkü ihracatın böylesine sekteye uğradığı, gerilediği sektörler, üretimin gelecek aylarda hangi sektörlerde nasıl seyredeceğinin işaretlerini veriyor.

İçinde bulunduğumuz tabloya bakar mısınız; iç talep sınırlı, gerçek anlamda çok değişen bir şey yoksa da, insanlar geleceklerinden kaygı duydukları için tüketimlerini kısmayı tercih ediyorlar; ne olur ne olmaz, denilerek harcamalar erteleniyor. Yurtiçinde şimdilik ağırlıklı olarak psikolojik etkenlerle daralmış olan talep, ihracat pazarlarımızda ise bu ülkeler resesyona girdiği için adeta bıçak gibi kesildi. Bu koşullarda hangi sanayici satamayacağı malı üretmeye, daha çok üretmeye, bunun için kapasitesini zorlamaya çalışır ki?

Yapılan ve önünüzdeki dönemde daha çok yapılacak olan belli; sanayi işletmeleri birer ikişer üretimlerini kısacak ya da tümüyle durduracak. Bu da dönüp dolaşıp işgücü piyasasını etkileyecek, ne yazık ki bundan kaçış yok. Dolayısıyla yapmamız gereken, iç piyasayı canlandıracak önlemleri gecikmeden uygulamaya koymak. Ama, krizin bizi etkilemeyeceği ya da teğet geçeceği gibi görüşler halen dile getirilebiliyorsa ve hangi somut veriye dayandığı hiç anlaşılmayan şekilde krizin sonuna yaklaşıldığı söylenebiliyorsa, böylesine kararlı adımların atılacağı konusunda umutlu olunabilir mi? 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar