İhracat ve Facebook
Derslerimde ve seminerlerimde öğrencilerime ve katılımcı dostlarımıza kısa ve öz bir tavsiyem olur.
“Facebook içinde dolaşacağınıza, araştırma yapmak için size adreslerini verdiğim sitelerde dolaşın” diyerek, sosyal medyada kaybedecekleri zamanı, araştırma yaparak daha verimli kullanabilecekleri yerlerde geçirmelerini salık veriyordum. Bu tavsiyemi de doğrudan tüketiciye bir şeyler satmaya çalışanların dışında halâ sürdürüyorum.
Hangi arkadaş sayfasında ne paylaşmış, benim paylaşımımı kimler beğenmiş, ben kime beğeni yollasam, kimin paylaştığını tekrar paylaşsam gibi işlerine ne kadar yaradığı tartışılan eylemler yerine, işe ayırmaları gereken zamanlarını daha verimli kullanmaları taraftarıyım.
Bu demek değildir ki sosyal medyanın gücünü ve etkileyiciliğini yadsıyorum.
Ne haddime…
Ancak oralarda geçirilen zamanın, kafa dağıtmak ve “Geyik yapmak” dışında nasıl kullanılabileceği konusu hep tartışmalarımızın merkezinde olmuştur.
Arkadaş paylaşımlarının dışında tükenmeyecek bir akışla gelen (sponsored) ticari tanıtımların ister istemez zihinlerde aldığı yeri, kuşkusuz unutmuyoruz.
Öte yandan Amerikan başkanlık seçimlerine Rus müdahalesi iddialarını ve Cambridge Analytica skandallarını düşündüğünüzde, bu medya ortamlarının neler yapabileceği ve/veya yaptırabileceği konusu biraz da tüyler ürpertici olabiliyor.
Arap Baharı diye adlandırılan hareketlerin yönlendirilmesinde bile sosyal medyanın etkinliği çok tartışma konusu olmuştur ve bu tür tartışmalar daha çok su kaldırır.
Bu söylediklerimiz, bardağın boş tarafına bakarak söylenenler…
İhracatımızın tartışmasız büyüklükteki bir bölümünün işletmeden işletmeye ( B2B ) olarak yapıldığını bilerek bunları söylüyoruz.
Amma ve lâkin e-ticaret denilen ve ticaret hayatına freni olmayan bir araba gibi giren bir olguyu da aklımızda tutuyoruz.
Erişimin bu kadar hızlı ve odaklanmış bir biçimde yapılabildiği ve her an, her yerden ve her iletişim gereciyle erişebileceğiniz iletişimin gücü yadsınamaz. Hatta hesap sahiplerinin anlık kontrol ve değişim yaparak, hedef kitlelerine istedikleri mesajı anında verebilmeleri ise tartışma dışı.
E-ticaret denilen frensiz arabanın yol aldığı trafiğin de bizde pek bir düzeni olmadığından hem sosyal medyayı kendi çöplüğü gibi kullanmaya çalışanların ve hem de buraların etkisini kötüye kullanmanın önüne geçilmesi nasıl olacak merak ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde Facebook, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Habitat işbirliğinde gerçekleştirilecek olan ve Facebook sayfasında adı “Expand across borders with Facebook ” olan ve bizdeki adıyla “Sınırları Aşan Türkiye Projesi” başlatıldı.
“Facebook ile Öne Çıkın” projesiyle 4 bin 500 KOBİ’nin eğitim alacağı belirtiliyor. Facebook İstasyon projesi eğitimleriyle 20 bin kişi destekleneceği ve bir yıl içerisinde çeşitli etkinliklerle 35 bin kişiye erişim sağlanacağı ifade ediliyor.
İlerleyen zamanlarda da Türkiye’nin değişik sekiz şehrinde de yeni merkezler açılacağı söyleniyor.
Bu çalışmayı özellikle e-ticarete soyunanlar açısından önemsiyorum ve destekliyorum…
Sadece küçük bir önerimi de dile getirmek istiyorum.
Facebook bu eğitimleri ve etkinlikleri, kendi hizmetlerini tanıtıp uygulanmalarını sağlamak ve bundan biraz daha para kazanmak için yapıyor. Buna kimse itiraz etmez.
Bunu yaparken de buralarda iş yapmaya çalışacak KOBİ’lerin, olası riskler ve bunlara karşı alınabilecek tedbirler konusunda da eğitilmeleri ve desteklenmeleri faydalı olur düşüncesindeyim.