İhracat mı yoksa yurt dışında şirket kurmak mı? (2)
Yurt dışında bir şirket kurmanın en önemli yararlarından biri, doğrudan yerinde ve o ülkenin bir şirketi olarak faaliyette bulunabilmektir. Dolayısıyla, kural olarak, o ülke merkezli diğer şirketlerle eşit koşullarda yarışılır. Eğer bu şirket AB’ye üye devletlerinden birindeyse, AB içinde sermayenin, malların, hizmetin ve kişilerin serbest dolaşımı özgürlüklerinden yararlanır.
Yurt dışı iştirakler bakımından vergi avantajları
Türkiye merkezli bir sermaye şirketinin yurt dışı merkezli bir sermaye şirketinin tamamına veya bir kısmına sahip olmasına bağlı -Türkiye’deki vergi mevzuatında düzenlenen- avantajlar, genel itibariyle şu şekilde sıralanabilirler:
1 İştirak kazancı için tam KV istisnası: Anonim ve limited şirket niteliğindeki yabancı kurumlardan elde edilen iştirak kazancının tamamı, şu şartlarla KV dışındadır: (i) Türkiye’deki şirketin yurt dışındaki şirketin en az %10’una sahip olması, (ii) iştirak kazancının elde edildiği tarih itibariyle, iştirak payını kesintisiz olarak en az bir yıldır elinde tutuyor olması, (iii) yurt dışı iştirakin, bulunduğu devlette fiilen en az %15 oranında GV veya KV benzeri bir vergi yükü taşıması (iştirak edilen şirket -finansal kiralama dahil- finansman temini veya sigorta hizmeti sunulması ya da menkul kıymet yatırımı ile iştigal ediyorsa bu oran %25’e çıkar), (iv) iştirak kazancının elde edildiği hesap dönemine ilişkin KV beyannamesi verilmesi gereken tariher kadar Türkiye’ye transfer edilmesi.
İştirak kazancı istisnası, yurt dışındaki inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerin yapılabilmesi için ilgili devlet mevzuatına göre bir şirket kurmak zorunluysa, yukarıdaki şartlar aranmaksızın uygulanır.
2 İştirak kazancı için %50 KV istisnası: Bu istisna da, anonim ve limited şirket niteliğindeki yabancı iştirakler için geçerlidir. Özelliği, sadece şu iki şartın aranmasıdır: (i)iştirak kazancının elde edildiği tarih itibariyle, iştirak edilen şirketin ödenmiş sermayesinin en az %50’sine sahip olunmalıdır, (ii) iştirak kazancı, elde edldiği hesap dönemine ilişkin KV beyannamesi verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmelidir. İstisna, sadece Türkiye transfer edilen kısmın %50’si için geçerlidir.
Kalan %50 için ise mahsup kuralı devreye girer. Yani, yurt dışında ödenen KV veya benzeri vergi, Türkiye’de ödenecek KV’den mahsup edilir.
3 Yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkartılmasında KV istisnası: Bu istisna da anonim ve limited şirket niteliğindeki yabancı iştiraklare ilişkin hisseler için geçerli olup, tam istisna niteliğindedir. Şartları şunlardır: (i) bu iştiraklerin Türkiye’de tam mükellef olmaması, (ii) kurumun, iştirak kazancının elde edildiği tarih itibariyle, kesintisiz olarak en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında kalan aktif toplamının en az %75’inin yurt dışı iştirak hisselerinden oluşması, (ii) kesintisiz en az bir yıl süreyle yurt dışı iştirakin sermayesinin en az %10’una sahip olunması, (iii) satışa konu hisselerin, elden çıkarma tarihi itibariyle en az iki tam yıl aktifte tutulmuş olması.
4 Yurt dışı iştirake ait hisse senedi tesliminde KDV istisnası: “Hisse senedi” teslimleri genel olarak KDV’den istisnadır.
5 Yurt dışı iştirake ait hisselerin tesliminde KDV istisnası: Bu istisnada hissenin senede bağlanması koşulu bulunmamaktadır. İstisna, kurumun aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisselerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara, finansal kiralama ile finansman şirketlerine borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık iştirak hisselerinin bankalara, finansal kiralama ile finasman şirketlerine devir ve teslimi ile bu iştirak hisselerinin finansal kiralam ile finansman şirketince devir ve teslimi için geçerlidir.
KDVK’da, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları iştirak hissesi teslimleri de istisna kapsamına alınmıştır. Ayrıca, KDKV md.17, f.4, b.u ve b.y kapsamındaki teslimler için de istisna söz konusudur.
Vergi dezavantajları:
İlişkili şirkeler arasındaki işlemler yoluyla vergi matrahının azaltılması ve karın başka ülkeye aktarılması riski, hem uluslararası hem de ulusal alanda devletlerin takibindedir. Devletten devlete değişmekle birlikte, bu riski engelleyici kurallar sadece yabancı iştiraklerle yapılan transaksiyonlarda değil, yerli iştirkalerle yapılan transaksiyonlarda da ugulanırlar. Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç aktarımı, örtülü sermaye, finansman gider ksıtılaması bunlardan bazılarıdır. Bunlar arasında, doğrudan yurt dışı iştiraklerle bağlantılı olarak “kontrol edilen yabancı kurum kazancı”na ilişkin düzenleme dikkat çekidicidir.
Şöyle ki; belli durumlarda, Türkiye merkezli şirket, yurt dışındaki iştirakini kontrolü altında bulunduryorsa, bu iştirak fiilen kar payı dağıtmasa dahi dağıtmış kabul edilerek, Türkiye’de KV’ne tabi tutulmaktadır. Kontrolün varlığı, doğrudan veya dolaylı, ayrı ayrı ya da birlikte yurt dışındaki şirketin sermayesinin, kar payının veya oy kullanma hakkının en az %50’sine sahip olunma halinde söz konusudur. Kuralın uygulanarak vergilendirme yapılabilmesi için; (i) yurt dışı iştirkain ilgili yıldaki toplam gayri safi hasılatının en az %25’inin pasif nitelikli gelirlerden oluşması, (ii)yurt dışı iştirakin bulunduğu devlette en az %10 GV ve KV benzeri vergi yüküne sahip olması, (iii) yurt dışı iştirakin ilgili yıldaki gayri safi hasılatının 100.000 TL karşılığı yabancı paranın üzerinde olması gerekir.
Sonuç
Bir önceki yazımda belirttiğim üzere, yurt dışında şirket kararında vergisel açıdan şirketin nerede kurulduğu, şirketin kurulduğu devlet ile Türkiye arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması olup olmadığı ve o devletteki ulusal vergi düzenlemeleri önemlidir. Bunlara ayrıca, o devletteki yerel vergiler ve ek mali yükleri, kurulacak şirketin türü, ortaklık yapısı ve faaliyette bulunduğu sektör gibi faktörleri de eklemek gerekir. Dolayısıyla, her vaka özel olarak değerlendirilmelidir. Her vakıada, öifte vergilendirmeyi önleme anlaşması ile ulusal düzenlemeleri birlikte değerlendirmek gerekir.
Diğer yandan, çoğu durumda, yurt dışında kurulan şirket üzerinden ihracat yapıldığı da göz ardı edilmemelidir.
Ancak, iştirak kazancı istisnaları bakımından paranın Türkiye’ye getirilmesi şart olmasına karşın TL’ye çevrilme zorunluluğun olmaması, ihracat gelirlerinde TL’ye çevrilmesi zorunluluğu karşısında bir avantajdır. Diğer yandan, iştirak kazancı istisnasının para Türkiye’deki hesaplara sokulup ardından hemen yurt dışına çıkartılsa dahi geçerli olmas, bu açıdan yurt dışında şirket açmayı ihracattan daha cazip bir hale getirmektedir.