İhracat mı yoksa yurt dışında şirket kurmak mı? (2)

Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR
Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR [email protected]

Yurt dışında bir şirket kurmanın en önemli yararlarından biri, doğrudan yerinde ve o ülkenin bir şirketi olarak faaliyette bulunabil­mektir. Dolayısıyla, kural olarak, o ülke merkezli diğer şirketlerle eşit koşullarda yarışılır. Eğer bu şirket AB’ye üye devletlerinden birindey­se, AB içinde sermayenin, malların, hizmetin ve kişilerin serbest dola­şımı özgürlüklerinden yararlanır.

Yurt dışı iştirakler bakımından vergi avantajları

Türkiye merkezli bir sermaye şir­ketinin yurt dışı merkezli bir ser­maye şirketinin tamamına veya bir kısmına sahip olmasına bağlı -Tür­kiye’deki vergi mevzuatında düzen­lenen- avantajlar, genel itibariyle şu şekilde sıralanabilirler:

1 İştirak kazancı için tam KV is­tisnası: Anonim ve limited şir­ket niteliğindeki yabancı kurumlar­dan elde edilen iştirak kazancının tamamı, şu şartlarla KV dışındadır: (i) Türkiye’deki şirketin yurt dışın­daki şirketin en az %10’una sahip olması, (ii) iştirak kazancının elde edildiği tarih itibariyle, iştirak pa­yını kesintisiz olarak en az bir yıl­dır elinde tutuyor olması, (iii) yurt dışı iştirakin, bulunduğu devlette fiilen en az %15 oranında GV veya KV benzeri bir vergi yükü taşıması (iştirak edilen şirket -finansal kira­lama dahil- finansman temini ve­ya sigorta hizmeti sunulması ya da menkul kıymet yatırımı ile iştigal ediyorsa bu oran %25’e çıkar), (iv) iştirak kazancının elde edildiği he­sap dönemine ilişkin KV beyanna­mesi verilmesi gereken tariher ka­dar Türkiye’ye transfer edilmesi.

İştirak kazancı istisnası, yurt dışındaki inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerin yapılabilmesi için ilgili devlet mevzuatına göre bir şirket kurmak zorunluysa, yukarıdaki şartlar aranmaksızın uygulanır.

2 İştirak kazancı için %50 KV istisnası: Bu istisna da, ano­nim ve limited şirket niteliğinde­ki yabancı iştirakler için geçerlidir. Özelliği, sadece şu iki şartın aran­masıdır: (i)iştirak kazancının elde edildiği tarih itibariyle, iştirak edi­len şirketin ödenmiş sermayesi­nin en az %50’sine sahip olunmalı­dır, (ii) iştirak kazancı, elde edldiği hesap dönemine ilişkin KV beyan­namesi verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilme­lidir. İstisna, sadece Türkiye trans­fer edilen kısmın %50’si için geçer­lidir.

Kalan %50 için ise mahsup kura­lı devreye girer. Yani, yurt dışında ödenen KV veya benzeri vergi, Tür­kiye’de ödenecek KV’den mahsup edilir.

3 Yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkartılmasında KV is­tisnası: Bu istisna da anonim ve li­mited şirket niteliğindeki yabancı iştiraklare ilişkin hisseler için ge­çerli olup, tam istisna niteliğinde­dir. Şartları şunlardır: (i) bu işti­raklerin Türkiye’de tam mükellef olmaması, (ii) kurumun, iştirak ka­zancının elde edildiği tarih itiba­riyle, kesintisiz olarak en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında ka­lan aktif toplamının en az %75’inin yurt dışı iştirak hisselerinden oluş­ması, (ii) kesintisiz en az bir yıl sü­reyle yurt dışı iştirakin sermayesi­nin en az %10’una sahip olunması, (iii) satışa konu hisselerin, elden çı­karma tarihi itibariyle en az iki tam yıl aktifte tutulmuş olması.

4 Yurt dışı iştirake ait hisse se­nedi tesliminde KDV istisna­sı: “Hisse senedi” teslimleri genel olarak KDV’den istisnadır.

5 Yurt dışı iştirake ait hissele­rin tesliminde KDV istisnası: Bu istisnada hissenin senede bağ­lanması koşulu bulunmamaktadır. İstisna, kurumun aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak his­selerinin satışı suretiyle gerçekle­şen devir ve teslimler ile bankala­ra, finansal kiralama ile finansman şirketlerine borçlu olanların ve ke­fillerinin borçlarına karşılık iştirak hisselerinin bankalara, finansal ki­ralama ile finasman şirketlerine devir ve teslimi ile bu iştirak hisse­lerinin finansal kiralam ile finans­man şirketince devir ve teslimi için geçerlidir.

KDVK’da, istisna kapsamında­ki kıymetlerin ticaretini yapan ku­rumların bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları iştirak hissesi tes­limleri de istisna kapsamına alın­mıştır. Ayrıca, KDKV md.17, f.4, b.u ve b.y kapsamındaki teslimler için de istisna söz konusudur.

Vergi dezavantajları:

İlişkili şirkeler arasındaki işlemler yoluyla vergi matrahının azaltılması ve karın başka ülkeye aktarılması riski, hem uluslarara­sı hem de ulusal alanda devletle­rin takibindedir. Devletten devlete değişmekle birlikte, bu riski engel­leyici kurallar sadece yabancı işti­raklerle yapılan transaksiyonlarda değil, yerli iştirkalerle yapılan transaksiyonlarda da ugula­nırlar. Transfer fiyatlandırma­sı yoluyla örtülü kazanç aktarı­mı, örtülü sermaye, finansman gider ksıtılaması bunlardan bazılarıdır. Bunlar arasında, doğrudan yurt dışı iştiraklerle bağlantılı olarak “kontrol edi­len yabancı kurum kazancı”­na ilişkin düzenleme dikkat çekidicidir.

Şöyle ki; belli durumlarda, Tür­kiye merkezli şirket, yurt dışındaki iştirakini kontrolü altında bulun­duryorsa, bu iştirak fiilen kar payı dağıtmasa dahi dağıtmış kabul edi­lerek, Türkiye’de KV’ne tabi tutul­maktadır. Kontrolün varlığı, doğ­rudan veya dolaylı, ayrı ayrı ya da birlikte yurt dışındaki şirketin ser­mayesinin, kar payının veya oy kul­lanma hakkının en az %50’sine sa­hip olunma halinde söz konusudur. Kuralın uygulanarak vergilendirme yapılabilmesi için; (i) yurt dışı iştir­kain ilgili yıldaki toplam gayri safi hasılatının en az %25’inin pasif ni­telikli gelirlerden oluşması, (ii)yurt dışı iştirakin bulunduğu devlette en az %10 GV ve KV benzeri vergi yü­küne sahip olması, (iii) yurt dışı iş­tirakin ilgili yıldaki gayri safi hası­latının 100.000 TL karşılığı yaban­cı paranın üzerinde olması gerekir.

Sonuç

Bir önceki yazımda belirttiğim üzere, yurt dışında şirket kararın­da vergisel açıdan şirketin nerede kurulduğu, şirketin kurulduğu dev­let ile Türkiye arasında çifte vergi­lendirmeyi önleme anlaşması olup olmadığı ve o devletteki ulusal ver­gi düzenlemeleri önemlidir. Bunla­ra ayrıca, o devletteki yerel vergiler ve ek mali yükleri, kurulacak şirke­tin türü, ortaklık yapısı ve faaliyet­te bulunduğu sektör gibi faktörleri de eklemek gerekir. Dolayısıyla, her vaka özel olarak değerlendirilmeli­dir. Her vakıada, öifte vergilendir­meyi önleme anlaşması ile ulusal düzenlemeleri birlikte değerlen­dirmek gerekir.

Diğer yandan, çoğu durumda, yurt dışında kurulan şirket üzerin­den ihracat yapıldığı da göz ardı edilmemelidir.

Ancak, iştirak kazancı istisnaları bakımından paranın Türkiye’ye ge­tirilmesi şart olmasına karşın TL’ye çevrilme zorunluluğun olmaması, ihracat gelirlerinde TL’ye çevrilme­si zorunluluğu karşısında bir avan­tajdır. Diğer yandan, iştirak kazan­cı istisnasının para Türkiye’deki hesaplara sokulup ardından hemen yurt dışına çıkartılsa dahi geçerli olmas, bu açıdan yurt dışında şirket açmayı ihracattan daha cazip bir hale getirmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İhtiyati haciz dalgası! 10 Eylül 2024