İhracat ivmesine “değerli TL” baskısı

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ [email protected]

İhracat ivmesini baskılayan, ithalatı cazip hale getiren ve bu yüzden dış ticaret ve cari işlemler açıklarının büyümesinde başlıca faktör olarak gösterilen ve özellikle yerli girdi ağırlıklı ihracatçı sektörlerin yakınmasına yol açan Türk Lirası’ndaki dövize karşı “reel” değerlenme, bu yılın ilk çeyreğinde de devam etti.

Merkez Bankası’nın, dış ticarette en fazla paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre oluşturduğu; Türkiye ve bu ülkelerin tüketici enflasyonlarından arındırılarak hesaplanan Reel Efektif Kur Endeksi’ne göre TL’nin sepet karşısındaki değerini ifade eden ve 2003 yılı itibariyle 100 kabul edilen değeri, 2022 sonunda 54,84 düzeyinde bulunuyordu.

Endeks, bu yıl ocak sonunda 57,02’ye, şubatta 58,6’ya ve martta 59,38’e kadar yükseldi. Buna göre TL, döviz sepeti karşısında ocak ayında yüzde 4, şubatta yüzde 2,8 ve kurlarda kısmen yukarı doğru hareketin başladığı martta yüzde 1,3 olmak üzere üç ayda kümülatif olarak yüzde 8,3 oranında bir reel değerlenme kaydetti.

Dolar ve Euro’ya karşı değerlenme daha fazla

Reel kur endeksine göre mart itibarıyla TL, döviz sepeti karşısında bir yıl öncesine göre de yüzde 10,3 daha değerli konumda bulunuyor. Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler bazında yapılan alt endeksler ise yıllık bazda farklı sonuç ortaya koyuyor.

Bu yıl ilk üç ayda gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerin para birimlerine göre yaklaşık aynı oranlarda reel değerlenme kaydeden TL’nin, bir yıl öncesine göre ise gelişmekte olan ülkeler dövizlerine karşı yüzde 8,7; dolar, Euro gibi gelişmiş ülke para birimlerine karşı ise yüzde 12 ile çok daha fazla değerlendiği görülüyor.

Türkiye’nin dış ticaretinin büyük bölümünü bu para birimleri ile yapıyor olması nedeniyle, TL’nin bu dövizlere karşı değerlenmesi dış ticarette daha büyük etki yaratıyor.

Dış ticarete etkisi

2022’de yaşanan TL’de reel değerlenmenin ihracatı baskılayıcı, ithalatı artırıcı etkisi bu yıl da kendini hissettirdi.

Özellikle yerli girdi ağırlıklı çalışan sektörler başta olmak üzere içeride maliyetler hızlı artarken, kurların baskılanması nedeniyle ihracat gelirinin buna paralel artmaması ihracatçıları zorlar hale geldi. TL’de reel değerlenmenin genel olarak dış ticarete olumsuz etkisi, ilk çeyrekte dış ticaret açığında hızlı büyüme şeklinde kendini gösterdi.

TÜİK’in ocak-şubat ve Ticaret Bakanlığı’nın mart ayı geçici verilerine göre yılın ilk çeyreğinde toplam ihracat geçen yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 2,5 artışla yaklaşık 61,6 milyar dolar olurken, ithalat yüzde 11,4’lük bir artışla 96,5 milyar dolara ulaştı. Bu yıl ilk üç ayda 34,9 milyar dolarla geçen yılın aynı dönemindekinin yüzde 31,5 üzerinde dış ticaret açığı verildi.

Aylık bazda TÜİK verilerine bakıldığında ocakta yüzde 10,3’lük ihracat artışına karşılık ithalat artışının yüzde 20,7’ye ulaştığı, şubatta ise ithalat yüzde 10,1 artarken ihracatın yüzde 6,4 oranında gerilediği dikkati çekti.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre ise TL’de reel değerlenmenin hız kestiği mart ayında ihracat yüzde 4,4 artarken, ithalat artışı yüzde 4,2 ile bunun altında kaldı. TÜİK tarafından mart ayı dış ticaret verileri açıklandığında tablo daha netleşecek.

Reel kur ve dış ticaretin seyri Türkiye’nin 2011 yılında 105,9 milyar dolarla rekor kıran dış ticaret açığı, izleyen dönemde, özellikle TL’nin döviz karşısında reel olarak değer yitirdiği 2014 sonrasında hızlı küçülmüştü. Reel kur endeksinin 2014 sonunda 105,7 olan değeri izleyen dönemde sürekli gerileyerek 2021 sonunda 47,7’ye kadar inmiş, başka deyişle TL bu dönemde dövize karşı reel olarak yüzde 54,9 değer yitirmişti.

Bunun da etkisiyle 2014-2021 arasında yıllık ihracat yüzde 35,3 büyüyerek 166,5 milyar dolardan 225,2 milyar dolara yükselirken, yıllık ithalat sadece yüzde 8,1’lik bir büyümeyle 251,1 milyar dolardan 271,4 milyar dolara çıkmış; bunun sonucunda yıllık dış ticaret açığı yüzde 45,4 küçülerek 46,2 milyar dolara kadar gerilemişti.

2022 kırılma yılı

2022 yılında ise kurların baskılanması sonucu TL yeniden reel olarak değerlenmeye başladı, bu da dış ticarette yeni bir bozulma süreci başlattı. Reel kur endeksinin 2021 sonunda 47,7’ye kadar inen değeri, 2022 sonunda 54,8’e yükseldi. Buna göre TL, geçen yılın tümünde döviz sepeti karşısında reel olarak yüzde 15 değerlendi.

Bunun da etkisiyle geçen yıl yüzde 12,9 artışla 254,2 milyar dolar olan ihracata karşılık ithalat yüzde 34’lük bir artışla 363,7 milyar dolar, dış ticaret açığı da yüzde 137’lik artışla 109,5 milyar dolarla tüm yılların rekorunu kırdı.

Tek neden kur mu?

Yıllar itibariyle reel kur ve dış ticaret verileri, ekonomide geçerli “ceteris paribus” (diğer koşullar sabitken) koşulu baz alındığında, TL’nin dış ticaret yapılan ülke dövizleri karşısında değerlenmesinin ithalatı hızlı artırarak dış ticaret açığını büyüten başlıca faktör olduğunu; değer yitirmesinin ise tersine etki yaparak açığı küçülttüğünü ortaya koyuyor. Ancak küresel ve ulusal ekonomide yaşanan arızi gelişmelerin de dış ticaretin seyrini değiştirici etkisi bulunuyor.

Son yıllarda Covid-19 pandemisi, küresel ekonomide olumsuz gelişmeler, bölgesel savaşlar, artan jeopolitik riskler ve özellikle şubat ayında Türkiye’nin 11 ilinde büyük kayıplara yol açan depremlerin ulusal ekonomiye olan etkisini de dikkate almak gerekiyor.

Kurlara enflasyon ayarı gelir mi?

Ekonomi yönetiminin, özellikle son bir yılda döviz satışları yoluyla doğrudan ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile dövize talebi azaltıp liralaşmaya ağırlık verme yoluyla da dolaylı müdahale ile kuru baskılama politikası sonucu TL’nin reel olarak değerlenmesi, dış ticarete olumsuz yansıyor.

Dış ticarette dengelerin korunması için ulusal paranın ticaret yapılan ülkelerin dövizleri karşısındaki değerinin, Türkiye ve bu ülkelerin enflasyonları paralelinde seyretmesi gerektiği belirtiliyor. Çoğu ihracatçı sektör, kur-enflasyon makasının kapanmasını talep ediyor.

Ocak, şubat, mart aylarındaki değişimlere ardışık olarak bakıldığında TL’de reel değerlenmenin devam etmekle birlikte giderek hız kestiği de görülüyor. Kurlarda son günlerde yaşanan hareketlilik, kur artışıenflasyon makasının kısmen de olsa daralması anlamına geliyor.

Mart ayı dış ticaret performansında da bunun etkisi bulunuyor. Ancak genel seçime kadar olan dönemde bu kur politikasından radikal bir dönüş bekleyenler azınlıkta.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Tüketim tam gaz 12 Aralık 2024