İhracat ithalata karşı
İhracatımız, tüm zamanların rekorunu kırarak, bu yılı 170 milyar ABD Doları’nı yakalayıp ve belki de geçerek tamamlayacak.
Bu rakamlara sevinmeyecek kişi yoktur diye rahatlıkla söyleyebilirim.
Gelelim son dış ticaret istatistiklerine…
Rakamlar, inanılması zor bir resim sergiliyor. Dış ticaret açığımız, 1946 yılından bu yana karşılaştığımız en düşük dış ticaret açığını gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre ihracatın ithalatı karşılama oranı 2018 Mayıs ayında %64.6 iken, 2018 Ekim ayında tam tamına %97.2 olmuş.
İthalatımızın azalması ve ihracatımızın artması, kuşkusuz en çok istenilen bir durum. Amma bugün gördüğümüz rakamlar bizleri hemen sevindirmekten ziyade, bu rakamlara biraz tedbirle yaklaşmamızı gerektiriyor.
Zira, ihracatın ithalatı karşılama oranının birkaç ay içerisinde %50 oranında artması, bizleri bunun yapısal değişiklikten ziyade güncel ekonomik hareketlerle bağlı olduğunu düşündürmeye yönlendiriyor.
Doğrusu da bu…
TÜİK sitesindeki istatistik tablolarında Ocak 2018 rakamlarına baktığımızda bu oran %57.8 gibi oldukça düşük bir seviyede görünüyor. Daha sonraki aylarda da ve özellikle 7. aya kadar olağan rakamlarda, başka bir ifade ile %60 ila %70 arasında dolaşıyor. Gel gelelim bundan sonra ocak ve ekim aylarının ihracatın ithalatı karşılama oranlarında görülen %68 oranındaki yükselişi, ancak döviz kurlarında görülen artışa bağlı olarak ithalat yapan herkesin, ithalatta aniden frene basmasıyla açıklamamız mümkün olabiliyor.
Bu duruma, enerji piyasalarında petrol fiyatlarının gerilemesiyle görülen rahatlamanın da katkısı yadsınamaz. Ancak Katar’ın Petrol İhraç eden Ülkeler Organizasyonu’ndan (OPEC) Ocak 2019’da ayrılacağını duyurmasıyla bu piyasada görülen yukarı doğru hareketliliğin, bu rahatlamanın önüne geçebileceğini de unutmamak gerekir.
İhracat rakamlarındaki yükselişi, benzer bir şekilde döviz kurlarındaki hareketliliğe bağlamak mümkün olabilir mi?
Makul bir miktarda bağlamak mümkün olsa da istatistikler, özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden gelen taleplerdeki yükselişin bunu tetiklediğini gösteriyor.
İthalattaki düşüş devam eder mi?
Edebilir amma bu kadar keskin düşüşün devam edeceğini tahmin etmiyorum.
Zira en fazla düşen ithalat kalemi tüketim mallarında ki bunun bir doyuma gelmiş olması muhtemel. 2017 Ekim ayı ile 2018 Ekim ayı tüketim malları ithalat rakamları %13’ten %8.5’e gerileyerek neredeyse yarı yarıya gelmiş durumda. Yıllık olarak da %10’luk bir düşüş gösteriyor amma bu kadar az görünmesi de sene başındaki artış rakamlarından kaynaklanıyordur.
Döviz kurlarındaki iyileşmeyi de hesaptan çıkarmamak gereklidir.
Ara malları ithalatı ise son aylardaki keskin düşüşe rağmen artmaya devam ediyor.
Artmaya devam edecektir veya en azından seviyesini korumak durumundadır.
Çünkü, üretimimizin çok büyük çoğunluğu, aramalı/hammadde konusunda dışarı bağımlı. İhracatımız yükseldikçe, ithalatımızın da yükselmesi kaçınılmazdır.
Bunu engellemenin çaresi ithalata bağımlı üretimi, iç piyasadan yerli aramalı/hammadde temin edebilecek rahatlığa kavuşturmaktır.
Yapılabilir mi?
Elbette yapılabilir amma zaman alıcı olacaktır.