İhracat düştü, ithalat daha da fazla düştü

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ [email protected]

Yeni yılın ilk günlerinde ajanslarda bir haber yayınlandı “Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın resmi olmayan geçici verilerine göre, 2015 yılında ihracat, bir önceki yıla göre yüzde 8.56 azalarak 143 milyar 921 milyon dolara, ithalat da yüzde 14.5 gerileyerek 207 milyar 61 milyon dolara düştü.” Beklenmeyen bir sonuç olmasa bile, yıllardır alıştığımız ihracat artışlarını görememek biraz tedirgin edici oluyor.

Haberlere biraz iyimser bakışla yaklaşırsak, “Dış ticaret açığı ise söz konusu dönemde yüzde 25.53 azalışla 63 milyar 141 milyon dolar oldu ve ihracatın ithalatı karşılama oranı da 2014'de yüzde 65 iken 2015 yılında yüzde 69.5'e yükseldi “kısmı biraz moral düzeltir gibi görünüyor amma bunun altında yatan neden ne kadar sağlıklı?

Daha önceki sohbetlerimizde de değindiğimiz gibi parite etkisi, çevredeki savaşlar, küresel daralmalar gibi olaylar kuşkusuz yadsınacak olaylar değildir. Hükümetler bir biri ardına tedbirler alarak ihracatın gerilemesini durdurmak ve artışı yeniden sağlamak çabasında olsalar gerek. Amma geçen aralık ayının başında yayınlanan “2023 İhracat Hedefimiz 306.5 milyar ABD Doları” başlıklı sohbetimizde de söz ettiğimiz üzere, ihracat artış hesaplarının yeniden gözden geçirilmekte olduğunu görüyoruz.

Dış ticaret açığının öcüsü olarak ithalat gösteriliyor. Doğrudur, ithalat açığı yükseltiyor da hangi ithalat ne kadar yükseltiyor ona bakmadan konuşmak pek de doğru olmasa gerek. Zira, hep sözünü ettiğimiz üzere, dünyanın en büyük ihracatçılarına baktığınızda, onların ithalat rakamlarının da o kadar büyük olduğunu görüyoruz. Mesele ithalatı kötülemek değil, ithalat yapılan emtia ile üretilene yüklenen katma değerin ne olabildiğini görebilmek. Bu konularda düşünen, kalem oynatan, konuşan herkesin fikir birliğinde olduğu konu “Türkiye ihracatı orta düşük teknoloji yoğunluklu.” Bu yapının iyileştirilmesi için yapılması gerekenleri tartışmak, bizim uzmanlığımızı aşar amma mevcut yeterliliklerle neler yapılabileceğini ara sıra seslendiriyoruz.

Bizim, üzerinde en çok ve ısrarla durduğumuz konu “insan kaynağı yetersizliği.” Bu konu, verilen ve verilecek olan desteklerin sayısal büyüklüğü kadar önemli. Devlet ne kadar destek verirse versin, bu destekleri kullanıp faydaya çevirecek insan kaynağınız yoksa, hiç şüphe yok ki tahsis edilecek olan kaynakların büyük bir kısmı heba olacaktır. Üretim alt yapımız istenilen düzeyde olmasa bile var. Yıllardır Türk üreticilerle ve özellikle Anadolu sanayicileri ile yurt içinde ve yurt dışında birlikte oluyoruz. Yurt dışındaki fuarlarda onları izliyoruz. 

Gönlümüz ferah olarak söyletebileceklerimizi sıralarsak;

- Birincisi, “KOBİ’lerin ihtiyacı olan finansmana erişimini sağlayın ve kolaylaştırın.” 

- İkincisi, “Dış Ticaret okullarını, gerçek dış ticaretçi yetiştiren okullara dönüştürün.” 

- Üçüncüsü “Lütfen var olan destekleri hızla verin.”

Bunların sağlanması halinde, en azından ihracatımızdaki düşüşleri azaltabiliriz. Siz KOBİ’leri para bulabilen, elemanı olan ve ihracattan korkmayan işletmelere çevirin, gerisini onlara bırakın. Adım gibi eminim onlar beklediklerimizin fazlasını yapacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019