İhracat 1 arttı, ithalat 5 düştü, cari denge artıya geçti
Cari açık vermemek bir bakış açısıyla çok iyidir, büyük bir başarıdır. Kabul. Ama bazı istisnaları da vardır.
Sanayileşmiş ülkelerin, örneğin Almanya’nın, Japonya’nın cari açık vermesi zaten düşünülemez, onlar için açık vermek işlerin sarpa sardığını gösterir.
Ama diğer yanda bizim gibi gelişme yolundaki ülkelerin, yani yatırım yapması, büyümesi gereken ülkelerin cari açık veriyor olmasında şaşılacak bir yön yoktur.
Ama gelin görün ki biz de artık cari fazla veren ülkeler sınıfına girdik. Bu durum çok uzun soluklu olur mu bilemeyiz ama en azından iki aydır yıllık bazda fazla veriyoruz.
Aklımıza nedense 2005 yılında AB ile tam üyelik müzakereleri başlıyor diye gündüz vakti havai fişekli kutlama yaptığımız gün geldi. Galiba attığımız o havai fişekler boşa gitti, baksanıza aradan 14 yıl geçti, ortada bir şey yok!
İster misiniz şimdi de “Artık cari fazla veren bir ülke olduk” diye havai fişekli kutlamalar yapalım!
55 milyar açıktan 4 milyar fazlaya
Geçen yılın temmuz ayında yıllık cari açık 54.6 milyar dolardı. Bir yıl geçti bu yılın temmuzuna geldik, artık yıllık bazda cari açığımız yok, artıya geçmiş durumdayız. Bu yıl temmuzda yıllık bazda 4.4 milyar dolar cari fazla verdik.
Cari işlemler dengesinin en önemli kaleminin dış ticaret olduğunu biliyoruz. Buradaki dengenin iyileşmesi cari dengeyi çok ama çok yakından ilgilendiriyor.
Peki bu bir yılda biz dış ticaret anlamında harikalar mı yaratmışız?
Evet yaratmışız! Geçen yıl temmuzda 67.7 milyar dolar olan yıllık dış ticaret açığımız bu yıl temmuzda 13.9 milyar dolara inmiş.
Ama biraz detaya bakmak gerekiyor değil mi...
Dış ticaret açığının yaklaşık yüzde 80 azalması nasıl gerçekleşmiş, önemli olan bu.
Bu bir yılda ihracat yıllıklandırılmış haliyle 8 milyar dolar artmış. Buna karşılık ithalat 46 milyar dolar gerilemiş. Yani ihracat 1 artarken ithalat 5 gerilemiş. Bunun sonucunda da dış ticaret açığı 54 milyar dolar azalmış.
Cari dengedeki iyileşme 59 milyar dolardı. 54’lük katkı dış ticaret açığındaki azalmadan gelmiş, 5 milyarlık katkı da diğer kalemlerdeki iyileşmeden...
1 artışa karşı 5 düşüşün nedeni?
İhracatta öyle ahım şahım bir artış sağlanamadığı ortada. Cari dengedeki bu hızlı iyileşmeyi sağlayan tümüyle ithalat düşüşü.
İthalatın niye böylesine hızla gerilediği de belli...
Yatırım az, üretim az, tüketim az! Geçen yıla göre ithalatın üç ana mal grupu olan yatırım malı, hammadde ve tüketim malında düşüş yaşanıyor.
Hem zaten ithalatın böylesine hızlı düşmesini sağlayacak şekilde doğal kaynak bulmamız da söz konusu değil; ithal ürünleri ikame edecek boyutta birden yerli üretime ağırlık vererek ithalatı önlememiz de...
Cari açık-az işsizlik mi cari fazla-çok işsizlik mi?
Cari denge ile işsizlik arasında doğrudan, çok belirgin bire bir bağlantı yok ama dolaylı bağlantı olmadığı da söylenemez.
Örneğin enerji fiyatları çok ama çok artar ve rekor bir cari açık verebilirsiniz. Ya da tersi olur ve cari açığınız çok düşer, hatta fazlaya geçebilirsiniz. Bunlar ayrı...
Bizim konumuz tümüyle başka. Hani mümkün olsa hangisini tercih etmeli, konu bu.
Geçen yıl cari açığımız vardı ama klasik ifadeyle sanayide çarklar dönüyor, işsizlik Türkiye koşullarında makul sayılabilecek, kabul edilebilir düzeyde seyrediyordu.
Bu yıla geldik cari fazla verir olduk ama işsizlik rekorlar kırıyor.
Hangisini tercih etmeliyiz? Ya da vatandaş için hangisi önemli?
Ekonomide amaç cari açıktan fazlaya geçmek olabilir mi? Kaldı ki bizim cari fazla vermek gibi bir amacımız da yok. Ekonomide amaç insan değil mi, refah içinde yaşamak değil mi?
İçinde bulunduğumuz “cari fazlalı” dönem herhalde ne sanayiciyi mutlu ediyordur, ne çalışanı. Hele hele işsizin bundan memnuniyet duyması düşünülemez bile...