ıhale sistemi delik deşik

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

ANKARA'DAN / Taylan ERTEN taylane'dunya.com Ortalama yılda 2 kez değiştirilen bir kanun, nasıl bir kanundur? Nasıl yazılmıştır? Nasıl tartışılmıştır? Nasıl "redakte" edilmiştir? Neden çıkartılmıştır? Çıkartıldıysa neden uygulanmamıştır? Uygulanamayacak bir kanun idiyse, neden gerek duyulmuştur? 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'ndan söz ediyoruz. 2002 yılında Bülent Ecevit'in başbakanlığındaki 57. Hükümet tarafından hazırlanıp TBMM'de kabul edildikten sonra ilk değişikliğe uğrayan; ardından Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığındaki AKP'nin 2'nci, Türkiye'nin 59. Hükümet'i zamanında 11 defa; AKP'nin 3'üncü, Türkiye'nin halen işbaşındaki 60. Hükümet'i zamanında da 2 defa değiştirilen kanuna bakınca, AKP iktidarının "ihale sistemiyle oynama rekorunu" kırdığı görülüyor. TBMM Bayındırlık Komisyonu'nda kabul edilen son tasarı 14'üncü değişikliğe ilişkin olmakla birlikte, kanunun 11 maddesini yeniden düzenliyor. Önceki değişiklikler dikkate alındığında, artık İhale Kanunu'nun 2002 yılındaki ilk içeriğinden "eser" kalmadığı söylenebilir. Kamu pastası büyük Merkezi yönetim-yerel yönetim ana başlıkları altındaki tüm kamu kurum ve kuruluşlarının mal ve hizmet alımları, her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de büyük ve güçlü bir "kaynak aktarım" mekanizmasına dayanır. İhale Kanunu ve bu eksende oluşan mevzuatın, kamudan ekonominin çeşitli kesimlerine kaynak transferini yönetme ve yönlendirmede "belirleyici" rol oynaması ve üzerinde bu kadar "oynanması", bundan. Tüm siyasi iktidarların "kadim" sorusu şudur: Ben, hükmettiğim kaynakları, kamu ihaleleri yoluyla nasıl dağıtmalıyım? Bu son derece "kritik" bir sorudur. Cevabı ise, herhangi bir siyasi iktidarın kaynak dağıtım mekanizmasını ekonomide hangi aktörlere hangi amaçlarla yönlendirmek istediğine bakılarak bulunur. Yani, "ihaleyi izle, paranın hedefini gör" durumu... Şimdi... Türkiye'de ihale mevzuatına dayalı kamu alımlarının sadece 2007 yılında 66 milyar YTL'lik (eski parayla 66 katrilyon lira) hacme ulaştığını; 2006 yılında 39.2 milyar YTL olan bu rakamda bir yıllık artış hızının yüzde 69'a eriştiğini söylersek "kamu pastasının" büyüklüğünü ve üzerini süsleyen "kremanın" lezzetini daha iyi anlayabiliriz. Düzeltme değil, metamorfoz! 4734 sayılı kanunun 2002'den itibaren 14 defa değiştirilmesindeki tek sebep kuşkusuz "pastanın" büyüklüğü, "kremanın" lezzeti değil. Devlet-yerel yönetimler çatısı altındaki kamu kurum ve kuruluşlarının farklı ihtiyaçları, beklenmedik durumlar gibi "ikincil" sebepler de ihale sisteminde düzeltmeler gerektirebilir. Ancak... 4734'ün 14 kez ve neredeyse bütünüyle değiştirilmesi sonucu, sistemi daha iyi ve etkin işletmeye dönük düzeltme sınırı çoktan aşıldı. Sistem "metamorfoza/başkalaşıma" uğratıldı. Bu kanun ve eksenindeki mevzuatla ihale sistemine getirilmek istenilen kurumsal disiplin, denetlenebilirlik, açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik, hesap alınabilirlik imkanları; özellikle Kamu İhale Kurumu'nun gözetim ve denetim yetkilerinin iyice tırpanlanmasıyla büyük ölçüde zayıflatıldı veya yok edildi. Daha tuhaf olan ne, biliyor musunuz? Kamuya mal ve hizmet arz eden tüm özel sektör aktörlerinin ihale sisteminde adil rekabet zeminini bozan, "idarenin" keyfilik sınırlarını genişleten; sistemi kurumsal gözetim ve denetimin "düzenleyici" etkisinden hızla uzaklaştıran; yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet gibi "kirlenmelere" cesaret veren bu "metamorfoza" ses çıkarmamaları. Belki çıkardılar da biz duymadık!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013