İğne deliğinden metro geçti
Londra’nın altında 43 kilometrelik yeni bir metro/tren hattı yapılıyor. Hem yer üstü ve altında toplam 120 km uzunluktaki bu yeni hat, Londra’yı batı-doğu ekseninde kesecek: “Crossrail.” Fatura: 15 milyar sterlin. 45 milyar TL.
Dünyanın başka büyük şehirlerinde de şu sırada metro hattı inşaatı var. Örneğin İstanbul, Berlin, New York hemen akla geliverenler. Londra’dakinin ne farkı var bunlardan?
10 bin teknisyen (işçi değil, teknisyen) iki yıldır çalışıyor. Daha 4 yılları var. 2018’e kadar 10 tane “katedral gibi” istasyon yapılacak. Şehrin en büyük havaalanı (Londra’da 5 havaalanı var), şehrin uluslararası ünlü alışveriş caddesi Oxford Street’e iki istasyonla bağlanacak. Ayrıca, iki büyük tren istasyonuna (Paddington, Liverpool Street) ve yeni finans merkezine (Canary Wharf)...
Londra’da son metro hattı 35 yıl önce açılmıştı. 150 yıldır hizmet veren metro sistemine yeni bir hat gerekiyordu. Halen 500 km hat ve 270 istasyon, yılda bir milyar sefere rağmen yetmiyor. Tepesine kadar kanalizasyon, iletişim şebekesi, metro hatları, posta idaresinin kendi metro hattıyla dolu bir yeraltında bu inşaat, kılcal bir ameliyat gibi yapılmak zorunda. Tarihi binalara zarar vermeden, daracık yerlere muazzam vinçleri sokarken trafiği bozmadan... Yapılan işin lojistiğini şu cümle çok iyi anlatıyor: “Hastaya açık kalp ameliyatı yapıyoruz, ama hasta uyanıkken...”
İnşaatta, 150 metre uzunlukta, bin ton ağırlıkta tünel açma makinesi kullanıldı. Günde 22-70 metre tünel açıldı. Hafriyatı dışarı çıkartmak için 4 km taşıma kayışı döşendi. 2018’e kadar toplam 6 milyon ton hafriyat çıkmış olacak. Halen Londra’da 40 değişik adreste bu inşaatla ilgili faaliyet var.
Buraya kadar “normal” bir büyük metro inşaatına dair verilerdi bunlar. Ama Londra’daki inşaatın bazı özellikleri var ki, “yok artık!” dedirtecek ölçüde:
İki ayrı metro hattının birbirini dikey kestiği bir istasyondan, yeni hattın da geçmesi gerekiyordu. Burada tam anlamıyla mikro cerrahi mühendislik yapıldı: Bin tonluk tünel kazma makinesi, üstte 35 cm, altta 85 cm aralıkla (bir yürüyen merdiven sistemi ile bir metro hattının damı arasından) geçirildi. Bu işlem sırasında o istasyonda trenler normal seferlerine devam etti. Onbinlerce yolcu, tepelerindeki kılcal ameliyattan habersiz, trenlere indi-bindi. Metro görevlileri, istasyonun fayans süslemeleri düşmesin, bir yerden su sızmasın, panik olmasın diye dört göz, elde telsiz dikkat kesildiler. Bir şey olmadı. Kimse fark etmedi.
Londra metro inşaatında bir başka şıklık ise, tarihi binaların çatlamaması, toprak zeminin kaymaması, çöküntü olmaması için alınan önlemlerdi.
İnşaatın üzerine rastlayan kritik noktalarda 22 tane geniş kuyu açıldı. 40 metre derine inen kuyularda çeşitli noktalarda, ileriye doğru giden, örümcek ağı gibi ince borular döşendi. (Bunun nedenini aşağıda göreceksiniz).
İnşaatın üzerindeki pek çok binaya lazer ölçüm cihazları takıldı. Bunlar, dakikada bir kaç kez, binanın statiğini otomatik olarak ölçtü. Eğer en ufak bir oynama olduysa, kuyudaki borulardan birinden, o yönde, özel bir boru sokularak sulu harç püskürtüldü. Toprağın çökmesi durduruldu.
Ayrıca, bazı tarihi binalardaki merdivenlerin altına çelik yastıklar takıldı ki bir çökme olursa, merdiven bu yastığa otursun, yıkılmasın.
Bu mikro mühendislik işindeki yenilikçilik, 1825-1843’te dünyanın ilk nehir altı tünelini kazma- kürekle inşa etmiş olmalarından kaynaklanıyor: Londra’yı bölen Thames’in altında eni 11, yüksekliği 6 metrelik tünel bugün de kullanılıyor. Bu yıl ayrıca, Manş Tüneli’nin işletmeye açılmasının 20. yıldönümü.