İfşa
Çok uzun zamandır, uluslararası ilişkiler camiasında konuşulan önemli konulardan bir tanesi, hatta en önemli üst başlık, şu: “Yeni bir soğuk savaş döneminde miyiz?” Bu konu gündeme gelirken Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya arasında yaşanan Soğuk Savaş sürecinin, yine aynı taraflar arasında yeni bir döneme girdiği konusunda yorumlar yapılır. Ben bu kanaatte değilim. Hiçbir savaş, aynı ülkeler ile eskisi gibi olamaz. Her daim dengeler ve parametreler değişir.
Şu an içerisinde bulunduğumuz süreç; ne Amerika Birleşik Devletleri’ni Çin ile karşı karşıya getiren bir sıcak savaş arifesi, ne de Rusya ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yaşanan ikinci bir soğuk savaş düzeni. Kanaatimce; şu an yaşadığımız ve her geçen gün şiddetini arttıracak çok enteresan tarihte eşi benzeri olmayan, taraflarında belki ilk kez devlet dışı aktörlerin yer aldığı, nükleer silah olarak teknolojinin kullanıldığı, yeni nesil bir savaşın içerisindeyiz. Çok uzun zamandır bu yeni savaş düzeni, küçük ama hedefi bulan “yeni nesil nükleer bombalar” atma halinde. Ama hala tarafların yöntemlerinin, sebeplerinin ve istikametinin belirsizliğinden dolayı adı konulamıyor. Bu yeni düzenin adı çok yakında konulacak. En son yaşanan olay; söylemek istediklerimi gözler önüne seriyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan; CIA, NSA ve Pentagon, Amerika Birleşik Devletleri’nin dünya hakimiyeti için belki de en önemli gücü olan istihbarat toplama ve saklama kuvveti. Birçok filme, diziye, kitaba, hikayelere konu olan bu istihbarat toplama düzeninin en güçlü addedilen tarafı, güvenilirliği ve gizemi.
ABD’nin dünyanın dört bir yanında uyguladığı siyasi ve askeri planlar, bu planları uygularken izlenecek yöntemler ve kullanılan kişiler hep bir gizemdir. Üzerinde varsayımlara dayalı fikirler yürütülür ama gizemini her zaman korurdu. Son yıllarda; birçok noktada bu düzen açıklar vermeye ve toplumun gözü önünde bazı hadiseler yaşanmaya başlamıştı. Ancak geçtiğimiz günlerde, bir sosyal medya platformu olan ‘discord’ vasıtasıyla kamuoyuna sızan, Pentagon çok gizli belgeleri ve bilgileri ABD istihbarat sistemini sarstı. ABD’nin son dönemde Ukrayna, Güney Kore, İsrail gibi ülkelere yaptığı yardımlar, topladığı istihbaratlar, operasyonlar ve dahli olan kişiler sosyal medyada dolaşmaya başladı.
Ukrayna’ya verilen desteklerin ve Rusya’ya karşı yapılan taktiklerin ve planlamaların sızması muazzam bir etki yarattı ve stratejik olarak bir çöküşe sebep oldu. Güney Kore ile Kuzey Kore’ye karşı planlanan silah yardımları ve başta önemli bilgilerin paylaşılması şimdiden gerginlik yarattı. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin müttefiklerine verdiği destek ve düşmanlarına yaptığı planlar ifşa olmakla kalmadı, müttefiklerine karşı da topladığı istihbaratlar ifşa olunca; güvensiz, gergin ve nahoş bir durum gündeme geldi.
Ukrayna lideri Volodimir Zelensky’nin, Amerika Birleşik Devletleri istihbaratı tarafından takip edilmesi, İsrail’deki ayaklanmaları Mossad’ın desteklediği, Güney Kore’deki üst düzey yetkililerin telefon konuşmalarının dinlenmesi gibi birçok hadise müttefikler ile Amerika Birleşik Devletleri arasına şimdiden kara kedi soktu.
Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nin iki kanadının da istihbarat komitesi başkanları, Beyaz Saray yönetiminden bu konunun gidişatı ile ilgili bilgi toplantısı talebinde bulundu. Her açıdan yoğun bir şekilde bu sızıntının müsebbiplerini bulmaya çalışan ABD yetkililerinin, sorular sorulduğunda verdiği cevap hep aynı oldu: “Sızıntının sebebini büyüklüğünü ve ne kadar yayıldığını henüz bilmiyoruz.”
Düşünün ki; dünyanın en gizli ve gizemli addedilen istihbarat birimlerinin bilgileri toplum ile sosyal medyadan paylaşılıyor. Düşmanlara karşı olan stratejilerin ifşasının yanında, dostlara karşı yapılan istihbarat toplamaları da gündeme düşüyor. Yapan bilinmiyor, işin ne raddede olduğu bilinmiyor, alınacak önlemlerin ne şekilde olduğu kestirilemiyor.
Eski düzende Rusya ve Çin; Amerika Birleşik Devletleri’nden yeni düzen casusluk yöntemleri ile bilgi sızdırdı deyip geçebiliriz. Ancak ya hedef Amerika Birleşik Devletleri değilse, ya yapan Rusya ve Çin değilse. Teknolojik gelişimin silah olarak kullanılmaya başlaması, oyuncuları devletler olmaktan çıkarıyor. Hedefler devletler gibi gözükse de büyük amaçların sadece parçası haline geliyor. Devletler üstü oyuncular, gözle görülmeyen, adı konulmayan farklı ve yeni nesil bir savaşın belki daha da doğru bir tabirle, kısa zaman sonra merkezinde devletler değil, devlet dışı aktörlerin olduğu yeni bir Metternich Düzeni’ne doğru dünyayı sürüklüyor.