İflas denklemi
Euro bölgesinde öncü gösterge olarak nitelendirilen ekonomik verilerin zayıf gelmesi moralleri bozuyor. Özellikle Almanya'nın zayıf performansı endişe yaratıyor. Almanya'nın düşük performansı, bu köşenin takipçileri için sürpriz sayılmaz. Almanya'nın makro verilerinin göreceli olarak daha iyi olacağını, ancak genel performansının güçsüz kalacağını uzun zamandır vurguluyorum. 2012'nin ilk çeyreğindeki büyüme performansı, 2011'in son çeyreği gibi hafif negatif bir rakam olabilir. Almanya'nın, bölgenin kötü durumundan fazla kaçış şansı yok. Rakamları diğer ülkelere göre daha iyi olsa da, beklentilerin altına kalacak.
Almanya da bu duruma düşüyorsa, euro bölgesinin geleceği nasıl olabilir? Bölgenin önünde üç seçenek var: para basılması, borçların ödenmemesi ve dağılma. Avrupa konusunda hemen herkes kötümser gözüküyor. Yunanistan sonrasında iflasların devam etmesini ve euro bölgesinin dağılmasını bekleyenler çoğunluğu oluşturuyor. Kritik soru, kimlerin iflas edeceği ve bu iflasların şiddetinin ne boyutta olacağı. Çoğunluğa göre daha iyimser düşünüyorum. Duruma biraz politik açıdan bakmak gerekiyor. Çok olumsuz sonuçların çıkmasını engelleyecek bir siyasi iradenin ortaya çıkacağı kanısındayım.
Kafamdaki senaryoda, Yunanistan'ın birlikten çıkması ve Portekiz'in borçlarının bir kısmını ödeyememesi yer alıyor. Portekiz için 'düşük seviyeli bir iflas' olabilir. Bir sonraki domino taşı için tahmin yapmak gerekseydi, adayım Portekiz olurdu. Bu ülkenin kamu ve özel sektör borç oranları rekor seviyelerde bulunuyor. Cari açık yüksek kalmaya devam ediyor. Faizler düşmüyor. Mevcut IMF programı bittikten sonra, Portekiz'in piyasaya çıkması gerekiyor. Fakat bunu yapabilme şansı da az. İşte bu noktada iflas gündeme gelebilir. Portekiz, Yunanistan örneği de önündeyken, özel sektörden belli oranda bir zararı kabullenmesini isteyebilir.
Bunların dışında, Euro bölgesi için daha karamsar tahminler yapmak için erken. İspanya ve İtalya ekonomilerinin büyüklükleri, Avrupalı politikacıyı hata yapmaktan alıkoyabilir. Avrupalı liderler, iki ülkeden birisinin bile iflas etmesinin, küresel durgunluğa ve piyasalarda bir paniğe yol açabileceğini biliyor.
Diğer yandan; Avrupa Merkez Bankası'nın(AMB) desteği olmadan, İtalya ve İspanya'nın likidite kaynaklı iflas riski devam eder. Aslında bu iki ülkenin, temel olarak diğerlerinden pek bir farkı yok. Faizlerin artması makro görünümlerini bozuyor. Görünümün bozulması iflas riskini arttırıyor. Bu da faizler üzerinde yeni bir baskı oluşturuyor. Yukarıda da belirttiğim gibi, bu iki ekonomi çok büyük. Küresel ekonomi ile ciddi bağlantıları var. Dünyada finansal ve ekonomik bir sarsıntı öngörmeden, bu ülkeler için çöküş senaryosu yazılamaz. Avrupalı politika yapıcıların, bu durumu görecek kadar akıllı olduklarını düşünüyorum.
Özetlemek gerekirse; euro bölgesindeki kriz devam edecek. Fahiş bir politik hatanın yaşanması, krizin süresini uzatabilir. Önümüzdeki süreçte, Yunanistan'ın bir kez daha iflas etme riski bulunuyor. Portekiz'in belli bir orandaki iflası ciddi bir olasılık gibi duruyor. Düşük ihtimale sahip olsa da, İrlanda tehlikesi devam ediyor. İspanya ve İtalya'nın iflasını düşünmeyin bile. Zaten bu iki ülkeyi iflas denklemine koyuyorsanız, kaosa hazırlanmanız gerekir.
Benim denklemimde İspanya ve İtalya yok. AMB'nin üstü kapalı likidite mekanizması ile bu iki ülkenin tahvillerinde sınırsız alım yapmasını bekliyorum.