İçten/dıştan yeni dönem beklentisi: Yeni bir ülke hikayesi
Bugün gazetemizde seçim sonrası beklentiler konusunda Uğur Yılmaz’ın hazırladığı yerli yatırımcıların beklentisini ele alan araştırma haber, bir de Yakın Plan sütununda A.T. Kearney yöneticisi Michael Weiss’in Yabancı Sermaye Güven Endeksi raporlarında 22. sırada yer alan Türkiye konusunda Didem Eryar’ın sorularına verdiği yanıtlar yer alıyor. İçten ve dıştan bu değerlendirmelerin ortak paydası şu anda seçim öncesinde ülkemize yönelik değerlendirmelerde “belirsizlik” ağır basıyor. Yeni dönemde belirsizliğe son verilmesi için Türkiye’nin yapısal reformlarla yeni ilgi çekici bir hikayesi ortaya koyması gerekiyor.
Michael Weiss’in sorulara verdiği yanıtlarda şu noktalar öne çıkıyor:
•Türkiye Doğrudan Yabancı Sermaye Endeksinde bu yıl iki sıra yükselerek 22. sıraya çıkmış durumda. Ancak, Danimarka’nın 20,Avusturya’nın 21. sırada yer alması Türkiye’nin gerçek potansiyelini sergileyemediğini gösteriyor. Bu durum 2023 hedefl erini destekler nitelikte değil. Avrupalı ve Asyalı yatırımcılar Türkiye ile ilgileniyor. Amerikalılar ilgilenmiyor. Türkiye Avrupalılara göre 8.,Asyalılara göre yatırım yapılacak ülkeler sıralamasında 19. sırada, Amerikalılar açısından ise ilk 25’te yer almıyor.
•Amerikalılar olgun iş modelleri istiyor. Uluslararası yatırımcıların yüzde 20’si geçtiğimiz yıla göre Türkiye ekonomisine daha kötümser bakıyor. Türkiye’nin değeri sadece ucuz işgücüne dayanmadığını göstermeli. Türkiye inovatif iş modellerine öncelik vermeli. Yatırımcıları çekmek için kendini yeniden tanımlamalı.
Uğur Yılmaz’ın hazırladığı haberde de benzer konuların altı çiziliyor:
•Türkiye ekonomisi 2010’dan bu yana patinaj yapıyor. Türkiye’de enfl asyon ve işsizlik gelişmekte olan ülkelerden fazla artıyor. Büyüme ise aşağıda kalıyor. Buna bağlı olarak mutsuzluk endeksi çalışmasına göre 2011 yılında yüzde 50 olan AKP oyu 7 Haziran seçimlerinde yüzde 43.5’lara gerileyecek. Türkiye’nin döviz, kur, borsa tahvil ve CDS konusunda en kötü performanslı üç ülke arasında yer alması, seçim sonrası oluşacak yeni hükümetin öncelikli piyasa dostu ekonomi politikalar ve yapısal reformlara öncelik vermeyeceği şüphesinden kaynaklanıyor. Negatif seyrin temelinde yapısal reform kaygısı var.
•Türkiye ekonomisi kritik bir eşiğe gelmiş durumda .Yeni bir yatırım hikayesinin ortaya çıkması ve ekonomi yönetimi tarafından süre gelen belirsizliğin ortadan kalkması gerekiyor. Seçim sonrasında oluşacak senaryolara ve olası belirsizliğe odaklanmış yatırımcılar, düşük büyüme , görece yüksek enfl asyon ve Merkez Bankasına baskılar, yapısal reformlarda gecikme olasılığı karşısında tedirginlik duyuyorlar. Yeni bir yatırım hikayesi oluşturulması elzem, bu konuda 7 Haziran seçimleri kritik eşik oluşturuyor.
•Değerlendirmelerde belirsizliğin ortadan kaldırılması için yapısal reform şartı ortaya konuluyor. Eğitim düzeyinin yükseltilmesi, finansal erişimin kolaylaştırılması ve derinleştirlmesi, ticarette adil rekabet koşullarının geliştirilmesi, katma değerli ürünlere ve Ar-Ge’ye destek ve sanayi altyapısının güçlendirilmesini içeren reform programının gerekliliği belirtiliyor.
Partilerin seçim propagandalarında, ekonomik sorunların ön planda olması 7 Haziran sonrası iktidarının reformist bir politikayı hayata geçirerek “Yeni bir ülke hikayesi” ortaya koyacağı yolundaki olumlu beklentilere güç katıyor...
Ali Babacan’a teşekkür:
Dün sabah Ali Babacan’ın basın danışmanı Halit Ertuğrul aradı. Perşembe günü bir toplantı sonrası Bakan Babacan’a , 2011-2014 Sanayi Strateji Belgesi konusunda yönelttiğim soruyu açmamı istedi. Ben de o belgede yer alan 72 eylem planı ve “2014 sonunda Avrasya’nın orta ve üst teknolojik ürünlerde üretim merkezi” olma hedefiyle ilgili bir “bilanço” istek talebimi söyledim. Sayın Babacan’a duyarlığıyla ilgili teşekkürlerimi de ilettim. Şimdi, bilanço sonuçlarının açıklanmasını bekliyorum...