İçerikle pazarlamada dengeler değişiyor
Geçtiğimiz günlerde genç kuşak sosyal medya ve içerik yönetimi gurularından Neil Patel’in Twitter’da paylaştığı bir analiz dikkatimi çekmişti. “Acemilerin içerik pazarlamasında yaptıkları 10 hata!” Business2Community blogundan Jeff Bullas imzasını taşıyan makale, aslında oldukça zahmetli bir iş olan içerikle pazarlama için harcanan zamanın nasıl daha verimli hale getirilebileceği konusunda ipuçları veriyordu. Ancak iş içerikle pazarlamaya gelince, önce Google’ın mart ayında listeleme konusunda açıkladığı ve oyunun kurallarını değiştirecek algoritma değişikliğine dikkat çekmek istiyorum…
Malumunuz, şimdiye kadar Google’ın kullandığı içerik listeleme algoritmasına göre sitelerin ön sayfalarda listelenebilmesi için page rank değerlerini artıracak önlemler alınıyordu. Kısaca “SEO” yani Arama Motoru Optimizasyonu olarak adlandırılan bu önlemlerin bir kısmı Google robotlarının siteleri daha hızlı ve etkili şekilde indekslemesini sağlayacak yazılım iyileştirmelerinden, bir kısmı da site içeriğine yönelik manipülasyonlardan oluşuyordu. Bu ikinci bölüm iyileştirmelerin sağlanabilmesi için de “SEO makale” diye bir yöntem icat edilmişti.
“SEO makale”, yer aldığı sitenin arama sonuçlarında listelenmek istediği anahtar kelimelerin belirli bir yoğunlukta yer aldığı, belirli bir uzunluğa sahip, yine aynı anahtar kelimelerden oluşan başlık, spot ve ara başlıklarla süslenmiş makaleler anlamına geliyor. Yani belirli bir amaca yönelik olarak yazılmış içerikler…
Tabii, firmaların sitelerinde kendi ürün ve hizmetlerini anlatmalarından daha doğal bir durum olamaz. Ürün ve hizmetleri üzerine makaleler yazmak, hedef müşterilerin sorunları, ihtiyaçları üzerine kafa yorup bunları nasıl çözecekleri konusunda yol göstermek, fikirler vermek, yenilikleri paylaşmak vb. zaten içerikle pazarlamanın temeli. Ancak bu “Seo makale” denilen yöntem, işi öyle bir noktaya taşıdı ki, siteler uzunca bir süredir anahtar kelimesi bol, ama bir o kadar da boş yazılarla dolup taşmaya başladı.
Google’a “SEO makale” diye yazarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. “İtinayla SEO makale yazılır” mealinde başlıkların altında, eskinin arzuhâlcileri gibi makale yazanlar, bu makalelerdeki uzunluk ve kelime sayısını ölçen sayaçlar, makalenin SEO uyumlu olup olmadığına karar veren eklentiler ve benzeri pek çok “hizmet”le karşılaşacaksınız.
Google’ın bu indeksleme ve öne çıkarma algoritmasına piyasanın verdiği cevap, internette biraz da gereksiz içerik üretilmesine ve çöp içeriğin artışına neden oldu. Aslında hiç de özgün içeriğe sahip olmayan, oradan buradan apartılmış cümlelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş makaleler yumağı, Google'a sorduğunuz -özellikle ticari değer taşıyan her soruda- gercek cevapları gerilere iteleyen bir bariyer haline geldi. Bunun yanında şirketlerin de insan gücü ve maddi kaynaklarını, aslında pek de faydalı olmayan bir işe akıtmalarına neden oldu.
Neyse, yapılan açıklamalara bakılırsa şimdi Google indeksleme ve öne çıkarma algoritmasını değiştirerek bu yanlıştan dönüyor ve boş içeriğin değil, güvenilir ve doğru içeriğin öne çıkmasını sağlayacak adımlar atıyor.
Söylenenlere göre bundan sonra, anahtar kelime yoğunluğu ve yönlendirme linklerinden çok, sunulan içeriğin doğruluğunu ve güvenilirliğini esas alan bir algoritmayla sıralama yapılacak.
Bir başka deyişle SEO makale çağı tam da layık olduğu yere, tarihin karanlıklarına gömülürken, gerçek içerik çağının başladığını söyleyebiliriz.
Bu yeni koşullar gözönüne alındığında, içerikle pazarlama konusune yeni girenler için paylaşacağımız ipuçları elbette daha fazla önem kazanıyor. Artık bu konuya da haftaya devam edeceğiz...