İçerik, mizanpaj ve teknolojisini yenilemeyen gazeteler batacak

Garbis KEŞİŞOĞLU
Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA [email protected]

Geçen yazımızda, 60 yıldır demokrasi ile yönetilen, nüfus bakımından dünyanın ikinci büyük ülkesi Hindistan ve medyası ile ilgili bazı bilgiler vermiştim.

Bugün, medya dünyasının son durumuna ilişkin bilgileri sizlere aktarabilmek amacıyla, birkaç hafta önce Güneydoğu Hindistan'ın büyük şehirlerinden Chennai'de (eski Madras ) Hindistan gazetelerinin, Dünya Gazeteler Birliği (WAN) ve uluslararası basılı ve dijital haber yayımcıları örgütü (IFRA) ile müştereken düzenledikleri yıllık toplantıda yaptığım konuşmanın kısa bir özetini sunmak istiyorum.

 700 kişinin katıldığı toplantının CEO'lara dönük bölümündeki ana konular arasında yazılı basının geleceği ile gazetelerin dijital devrimden, özellikle cep telefonlarından yararlanarak nasıl başarılı olabilecekleri teması öne çıkıyordu.

Öncelikle belirtelim ki konuşmacıların çoğu, Hint basının da önümüzdeki 10 yıl içinde Amerika ve Avrupa'daki sorunlarla karşı karsıya kalacağı ve sayıları her yıl milyonlarca artan cep telefonlarını avantaja dönüştüremediği takdirde önemli zararlara uğrayacağı noktasında hemfikirdi.

Ben de konuşmalarımda, günümüz medya dünyasındaki ağırlıklı kabulleri yansıtan şu hususları vurguladım:

Basın, kriz ve teknoloji kıskacında

Gazetelerin başarılı olabilmeleri için acilen bir değişimden geçmeleri şart. Özellikle Amerika'daki gazeteler, günün koşullarına zamanında adapte olamadıkları için önemli kan kayıplarına uğradılar. Küresel ekonomik krizden önce de erimeye başlayan bu gazeteler, krizin reklam gelirlerine vurduğu darbe ve ağır kredi borçları nedeniyle büsbütün sarsıldılar. Bazıları iflasa gitme, bazıları da gazeteleri sadece web'de yayınlama yolunu seçti. Tabii bu arada, Amerikan basın tarihinde görülmemiş oranda tasarruf tedbirlerine başvuruldu ve binlerce gazeteci isini kaybetti.

Geleneksel gazeteler yıllarca internetin gelişmesinin farkına varamadıkları gibi, dijital devrimden nasıl istifade edebileceklerini dahi düşünemediler. Reklam gelirlerinin eskisi gibi devam edeceği yanılgısına düşerek, iş planlarını ona göre düzenlediler.

Halbuki bir taraftan dünya hızla değişirken, internetin etkisiyle yeni bir dijital nesil ortaya çıkmıştı... Editörler okuyucu profilinin ve yaşam tarzlarının değiştiğini, o nedenle de artık tüketicilerin her sabah kendilerine sunulan, geleneksel gazeteciliğin ürünü olan ve en azından 12 saat geriden gelen gazeteleri beğenmemeye başladığını fark edemediler.

Editörler, eski gazeteciliğin devrini yitirdiğini, kendi seçtikleri haberlerle yapılan gazetenin dijital nesli tatmin edemediğini ve bu okuyucuların artık "pasif değil, katılımcı olmak" istediklerini bir türlü kabul etmek istemediler.

Gazetelerin web siteleri de yeterince canlı ve heyecan verici değildi. Çoğu haberler gün boyu değiştirilmeden, yenilenmeden muhafaza edildiği için siteler giderek cazibesini kaybetmişti. Bazı gazeteler, "web'de bizim de sitemiz var" avuntusuyla yetinirken, "bayat" haber ve yorumları tüketicilere sunmaya devam ettiler.

Günümüz koşullarında basın ne yapmalı?

 Tüketici bugün arzu ettiği her konudaki haber ve bilgileri, anında internetteki web sitelerinde bulma imkanına sahip.

Gazeteler yıllar önce büyük bir hata yaptılar ve para harcayarak hazırladıkları "içerik"lerini web sitelerinde bedava sunmayı tercih ettiler. Bugün artık bundan geri dönüş çok zor olacak. Web'deki basarili haber portallarının bir kısmı, medya imparatoru Rupert Murdoch'un tabiriyle, "hırsızlık yaparak, büyük emek karşılığında hazırlanmış haberleri alıp sitelerine koyuyor ve bundan da para kazanıyorlar."

Yeni gazetecilikte; uzun, iyi yazılmamış, iyi araştırılmamış, sıkıcı haber ve yorumlara yer yok.

Aynı şekilde haber değeri olmayan, kendince ahkam kesen, orada burada yediğini içtiğini anlatan, ailesini öven, kendini ön plana çıkarıp metheden köşe yazılarının da günlük bir gazetede yeri olmamalı. Bu tip yazılara, dergilerde veya gazetelerin ilgili eklerinde yer verilebilir.

Bugünün okuyucusu "kim", "ne? ", "nerede? " ve "ne zaman? " gibi soruların cevabını gün boyu televizyon kanallarından, cep telefonlarından ve web sitelerinden öğrenebiliyor. Durum böyle olunca okuyucu ertesi sabah gazetesinde öncelikle su soruların cevaplarını bulmak istiyor: "nasıl ?.. ", " niçin?.. ", "Bundan sonra ne olacak? "

21'inci yüzyılın gazetecisi artık yalnız gazeteci değil aynı zamanda iyi bir analizci ve araştırmacı olmalı.

Bütün bunlar, saygın medya temsilcilerinin üzerinde birleştiği güncel realiteler...

Genel kabul gören bir gerçek de o ki, dünya böylesine değişip çeşitlenirken hâlâ birbirinin kopyası mizanpajlarla hazırlanan gazeteler, bugünün genç okuyucularını tatmin etmiyor. Okuyucu ayrıca "güvenilir" ve kendisini en iyi şekilde bilgilendirecek ve haberin perde arkasını ön plana çıkaran, kısa ve iyi yazılmış haberler istiyor.

Yeni medya tüketicileri artık her şeyle ilgileniyor. Eskiden radyo ve gazete gibi kısıtlı haber kaynaklarına sahip olan tüketicilerin önünde bugün binlerce imkan var ve bunlara da ücretsiz olarak erişmek mümkün. O halde, bir hususun altını özellikle çizmek gerekmez mi;

Piyasaya sunulan gazeteler, editörler ve köşe yazarlarının kendi aralarında beğenmesi için değil, okuyuculara beğendirilmek için hazırlanmalıdır.

Oysa halen tanıklık ediyoruz ki, bazı köşe yazarları, medya tüketicilerine istedikleri her şeyi okutabileceklerine inanıyor!.. Unuttukları bir şey var... Bugünün genç neslinin yüzde kaçının gazete okuduğu ve okuyanların da hangi köşe yazarları ile haberleri tercih ettikleri iyice araştırıldığında, geleceğe dönük, iç acıcı bir tablo ile karşılaşmak mümkün olmayacak.

Yeni iş modelleri hayata geçirilmeli

Bugünkü gazetelerin iş modellerinin, en azından on yıl eski olması nedeniyle süratle değiştirilmesi, web ve cep telefonlarından eşgüdümlü olarak nasıl istifade edileceğinin planlanması gerekiyor.

Aynı şekilde gazete editör, yazar ve muhabirlerinin de bakış açılarını değiştirerek, yeni nesil medya tüketicilerinin isteklerine nasıl cevap vereceklerini hesaplayıp stratejilerini ona göre saptamaları gerekiyor.

Yazılı basının elinde çok büyük bir koz var: Epey emek ve para harcanarak hazırlanan "içerik."

Sorun bu içeriğin medya tüketicilerine nasıl ulaştırılacağında... Yeni nesil cep telefonları, şimdiden içeriğin tüketiciye ulaşmasında çok önemli bir rol oynamaya başladı.

Aynı şekilde Amerika'da Amazon tarafından geliştirilip, piyasaya sürülen Kinle tablet bilgisayarları sayesinde, tüketici günün her saatinde ve her yerde, devamlı tazelenen haberleri kapsayan gazete sayfalarına ulaşabiliyor.

Haber merkezleri bugün bazı gazetelerde birer bilgi merkezi (Information Center) haline gelmiş durumda. Gazeteler de yalnız basılı olarak değil, değişik yollardan tüketiciye ulaşan birer "haber markası"na dönüştü. Bir çoğumuza inanması güç gelebilir; ama günümüzün güvenilir medya analistlerine göre, alıştığımız basılı gazete, önümüzdeki 20 yıl içinde tarihe gömülmek tehlikesiyle karşı karşıya. Amerikalı yazar Philip Meyer'e göre, son basılı gazete 2040 yılının Nisan ayında kapanacak.

Gazeteler, internet ve dijital teknolojiden tam olarak istifade etmedikleri takdirde, eninde sonunda kepenk indirmek mecburiyetinde kalacak. Bu trend, ülkeden ülkeye değişik dönemlerde etkili olacak.

Amerika'dan sonra Alman basını da (Springer grubu hariç) krizin etkisiyle ilan gelirlerinde meydana gelen azalmayı tasarruf önlemleriyle karşılamayı hedefliyor.

Almanya'nın üç ulusal gazetesinden en büyüğü, Münih'te yayınlanan "Süddeutsche Zeitung" bu yılın sonunda 10 milyon Euro zarar bekliyor. İnsan kaynakları ilanlarındaki yüzde 60 oranındaki düşme, gazeteyi büyük bir nakit sıkıntısı ile baş başa bıraktı...

A'dan Z'ye değişim, hemen şimdi!

Aslında hepimizin günlük hayatta habere ihtiyacı var. Bu, gelecekte de böyle olacak.

Mesele, haberi hangi kaynaktan alacağımızda... Bugüne kadar haberleri bize ulaştıran geleneksel basılı gazetelerin, gelecekte bize hangi yolla ulaşacakları konusunda bugünden bir kehanette bulunmak çok güç.

Geleneksel basılı gazetemizi daha uzun seneler zevkle okumak istiyorsak, basın sanayiinde bir an önce değişime giderek, gazetelerin mizanpajını, içeriğin modern ve kolay okunabilir bir hale getirilmesini, haber merkezleri ile yönetimin yeniden yapılanmasını ve özellikle dağıtım ve reklam stratejilerini kapsamlı bir şekilde gözden geçirmemiz, dijital teknolojiye uyum sağlamamız şart.

Obama'nın da belirttiği gibi; Değişim ve bir an önce !.. Kaybedecek zaman yok.

Hindistan'da basına iktidardan baskı yok

federal bir sistemle idare edilen Hindistan'daki parlamentoda 552 sandalye bulunuyor.

530 milletvekili direkt seçilirken, 20 milletvekili de eyaletler tarafından tayin ediliyor.

İki milletvekilliği ise, hâlâ ülkede yaşayan hatırı sayılır bir topluluk olan İngiliz'lere tahsis ediliyor.

Hindistan 1 milyar 100 milyon nüfusuna ve halkın ancak yüzde 60'ının okur - yazar olmasına rağmen, 60 yıldır demokrasi ile yönetiliyor. İktidar genellikle basında, suikasta kurban giden eski başbakan Bayan Indira Gandhi'nin (Modern Hindistan'ın kurucusu Mohandas Gandhi ile akrabalık bağı yok) öldürülen oğlu başbakan Rajiv Gandhi'nin İtalyan asıllı esi Sonia Gandhi'nin partisi "Indian National Congress Party" ile Hindu'ların bir kısmının desteklendiği "Bharatiya Janata" partisi arasında

el değiştiriyor.

Her iki parti de seçimlerde mutlak çoğunluğu elde edemediklerinden daima küçük partilerle koalisyon yapıyor.

 Hindistan'daki basın hürriyeti, bazı kısıtlamalara rağmen, gelişmiş ülkeler seviyesinde...

Ülkedeki Hint Basın Konseyi, şikayetleri dinliyor, gazetelere tavsiyelerde bulunuyor. 2005'de kabul edilen ve basının etik sorunlarını içeren kanuna göre, gazeteler her konuda haber ve röportaj yayınlayabiliyor; politikacıları eleştirme, rüşvet olaylarını açıklama konularında herhangi bir engelle karsılaşmıyor.

yalnız Keşmir ve Pakistan konularında, milli ve askeri sırların, hudutlardaki askeri birliklerin konumu hakkındaki bilgilerin açıklanması yasaklanmış durumda.

Eyaletlerde de gazeteler aynı şekilde özgürce yayın yapabiliyor ve özellikle muhalif çizgide olanlar, yerel politikacıları acımasızca eleştiriyor.

Politik skandalların bol olduğu Hindistan'da gazeteler, yeteri kadar siyasi malzeme bulabiliyor. Buna karşılık iktidarlar, basına baskı yapmak gibi bir yolu akıllarına bile getirmiyor.

Son yıllarda gazeteler, ilgili bölümlerinde okuyucunun yüzünü güldürecek, Mumbai'deki film stüdyoları, Bollywood'daki film yıldızları gibi ünlülerle ilgili haber ve fotoğraflara daha çok yer vererek genç okuyucuları memnun etmeye çalışıyor.

The Hindu'nun sahibi N.Ram: Yazarlar, politikamıza uyar

Hindistan'ın en önemli ikinci İngilizce gazetesi olan, Chennai 'deki "The Hindu" nun sahiplerinden ve aynı zamanda genel yayın müdürlüğünü yapan yakın dostumuz N. Ram ile Hint gazeteleri ve politik eğilimleri konusunda uzun bir görüşme yapma imkanını buldum.

N. Ram, 1 milyon 400 bin tirajlı The Hindu'nun, liberal çizgide yayın yaptığından çoğu kez, iktidardaki koalisyon hükümetleri ile ters düştüğünü fakat gazetenin yayın politikasının değiştirilmesi için iktidardaki partilerden baskı görmediklerini belirtti.

N. Ram, Hindistan'daki gazetelerde köşe yazılarının fazla yer tutmadığını,

yayınlananların da gazetenin genel politikasını yansıttığını belirtiyor.

Gazete ayrıca, The New York Times gibi, birçok eski diplomat, general ve profesörü misafir yazar olarak kullanıyor. Bu tür yazıların sonunda, yazarın kimliği kısaca belirtiliyor. Böylelikle yazarın gazetenin liberal eğilimine ters düşecek konular hakkında gazeteyi bağlamadan görüş açıklaması da sağlanıyor.

Gazetede kesinlikle "ben" ile başlayıp, "şunu şurada yedim, nefisti" gibi devam eden yazılara yer verilmiyor.

The Hindu'da ilanlar gelirin yüzde 80'ini sağladığından, kaliteli reklam basabilmek için çok büyük bir yatırıma girilmiş: Chennai dışındaki 10 kadar baskı merkezinin önemli olan 5'ine Japon Mitsubishi firmasından 8 sayfa kurutmalı baskı yapacak, son model hibrit makineler alınmış.

N. Ram için önce baskı kalitesi iyi olmalı... Piyasaya çıkan ürünün kolay okunabilir bir mizanpajla sunulması, web sitesinin de canlı ve modern olması şart. Gazetenin mizanpajı ile web sitesini bir süre önce yeniden dizayn ettirdiğini belirten N. Ram, simdi sıranın haber merkezi ile yazı işlerinin yeniden yapılanmasına geldiğini belirtti. Tavsiyem üzerine de, aralık ayı basında Londra'daki The Daily Telegraph'in en modern tesislerinde inceleme yapıp, Londra'daki yapılanmaya katkıda bulunan

WAN-IFRA ile görüşmelere başlamayı benimsedi.

 Görüldüğü gibi, dünyanın her köşesinde gazeteler, bir taraftan tasarrufa giderken, diğer taraftan da teknik donanımlarını güçlendirip mizanpajlarını modernice etmekteler. Önemli bir tasarruf önlemi olarak da gazetelerin enini daraltmakta, boyunu kısaltmaktalar. Yeni makine siparişlerini de buna göre vermekteler. Buna karşılık ülkemizde gazeteler hâlâ ısrarla gazetelerin 38 cm olan enini hiç olmazsa 30 - 32 santime indirmemekte ısrar ediyor ve yeni sipariş ettikleri makinelerde bile gazetelerin 56 cm'lik boyunu kısaltmayı gözetmiyorlar; bu yüzden de muazzam bir kağıt tasarrufundan kendilerini yoksun bırakıyorlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar