İç ve dış siyasete odaklanmayanlar da var…
Yatırım, üretim ve pazarlama yani ‘büyüme’ için siyasi gelişmelere odaklanmada ‘doz’ sorunu yaşıyoruz…
* * *
Darbelerle ön plana çıkan 65 milyon nüfuslu Tayland’daydık geçtiğimiz hafta…
İşsizlik ‘binde 8’…
İhracat ‘244 milyar dolar’…
Turizm geliri ’60 milyar dolar’…
Yıllık cari fazla ortalaması ’30 milyar dolar’…
* * *
Çalışanlar günlük ortalama 8-10 dolar kazanıyor…
Teknolojik fabrikalarda bu ücret en fazla 25 dolara kadar çıkabiliyor…
İşçilerin sosyal güvenlik, tazminat gibi hakları da bulunmuyor…
Aylık ortalama 800-900 dolar kazanan kamu çalışanları ‘orta sınıfı’ oluşturuyor…
* * *
İşçi maliyetleri, yatırım yapmak isteyen herkes için ‘doğal destek’ olarak nitelendiriliyor…
Ayrıca…
Yatırıma başlayıp, sürdüren yerli ya da yabancı herkes, diğer ülkelere göre vergisel avantajı cebinde taşıyor…
50 bin lira yatırım yapanla, 50 milyon yatırım yapana aynı önem/değer veriliyor…
“Yatırım yapan kar etmeli, para kazanmalı” esası işliyor, hükümetler değişse de bu kural değişmiyor…
* * *
Çalışanlar 90’lı yıllarda günlük ortalama 1 dolar kazanıyormuş…
İşsizlik oranı yüzde 30’lara kadar çıkmış…
O dönem bizdeki gibi tekstil ve hazır giyim gibi emek-yoğun üretime dayalı ürünlerin yer aldığı ihracat odaklı imalat sektörü gelişmeye başlamış.
Sonrasında bilgisayar aksesuarları ve motorlu araç parçaları gibi teknoloji ürünlerinde büyüme gerçekleşmiş.
“Üretim kültürü oluştu. Sanayi altyapısı gelişti. Rekabetçi, nitelikli ve sadık işçiler bulabiliyorsunuz ülkemizde ve yabancılara çok saygılılar ve güvenli bir ülkeyiz. Şimdi daha kısa sürede daha fazla büyüme gerçekleştireceğiz ve bu refaha daha fazla yansıyacak.” diye ümitliler Taylandlılar…
* * *
Cari fazlayı ne mi yapacaklar?
Binlerce kilometrelik hızlı tren, limanlar, sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, karayolu ve konut inşaatları başlayacak Tayland’da…
Sadece bir limanın 12 milyar dolar maliyetli olacağı hesaplandığında 2022’ye kadar 300 milyar doları aşacak projelerle şantiyeye dönecek Tayland…
* * *
Tayland’ı sadece turizm şehri olarak düşünenler için yıllar önce, “Tayland 65 milyon nüfusuyla sadece turizm şehri değil, 2 milyar nüfuslu pazarın göbeğinde bulunan ve sanayi altyapısı ile umut vadeden bir ülke. Müteahhitlerimizden fındık üreticilerimize kadar herkesin şansı var.” diye yazmıştım…
* * *
450 milyar doları aşan ticaret hacmine sahip Tayland’a olan ihracatımız o gün 150 milyon dolarken bugün 174 milyon dolar olması, Tayland gibi ülkeleri hala tam olarak kavrayamadığımızı gösteriyor…
* * *
Un üreticilerimizin çabasını gördüm geçtiğimiz hafta Tayland’da…
Ve o çabanın karşılık bulduğunu…
“Burada tutarsa, 2 milyar nüfuslu pazarın kapısı yaparız Tayland’ı” diyen OAİB Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Turgay Ünlü’nün, “500 milyar dolarlık ihracata, müşteri bekleyerek değil, müşterinin ayağına giderek ulaşırız. Tayland’a buğday ununu ancak bu yolla satabilirdik ve o yolla sattık/satıyoruz…” cümlesi her şeyi anlatıyor.
Hiç bilmedikleri zeytinyağı da satabiliriz Tayland’a…
Fındığı da…
Makarnayı da…
Mermeri de…
Tekstil ürünlerini de…
Deri ülkesinde tekstil ürünleri için ortak yatırımlar da yapabiliriz…
* * *
İç ve dış siyasette, coğrafyada endişe verici dalgalanmalar olabilir.
Bu dalgalanmalar gözümüze, zihnimize perde indirmemeli.
Her yer pazar, herkesin alternatif ürünlere ihtiyacı var, herkesin alacak gücü var; darbelerle andığımız Tayland’ın bile…