İadesi gereken KDV hakkında Maliye Bakanlığı özelgesi

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK VERGİNİN GÜNDEMİ [email protected]

 

DİİB kapsamındaki teslimlerde iadesi gereken kdv hakkında Maliye Bakanlığı özelgesi

7 Ağustos 2014 tarihli DÜNYA Gazetesi'nde yayımlanan “DİİB Kapsamındaki Teslimlerde İadesi Gereken KDV Tutarında Yeni Uygulama” başlıklı yazımızda; DİİB sahibi mükelleflerin, 3065 sayılı Kanun'un geçici 17'nci maddesi kapsamında temin ettikleri malzemeleri kullanarak ürettikleri malları kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında ihraç kayıtlı teslimlerinde ya da DİİB sahibi alıcılara 3065 sayılı Kanun'un geçici 17'nci maddesi kapsamında teslimlerinde iade edilmesi gereken katma değer vergisi tutarlarına KDV Uygulama Tebliği düzenlemeleriyle sınır getirildiği ve bu kapsamda ihraç kayıtlı olarak mal teslim eden bir mükellefin iade alacağı KDV tutarının, ihraç kayıtlı teslim nedeniyle hesaplayıp tahsil etmediği KDV tutarından, bu ürün için DİİB kapsamında aldığı girdiler nedeniyle ödemediği KDV tutarı düşüldükten sonra kalan tutardan fazla olamayacağının öngörüldüğü açıklanmıştı.

Keza anılan yazımızda; KDV Uygulama Tebliği'nde yapılan bu sınırlamanın yasanın lafzına, amacına ve mantığına uymadığı ve bu sınırlamada “yüklenilen vergi” esas alınarak iade tutarının belirleneceğinin öngörüldüğü, halbuki, gerek Kanunun (11/1-c) maddesi gerekse geçici 17'nci maddesi kapsamında yapılan teslimlerde, satıcının fatura üzerinde gösterdiği ve beyannamesinde de “hesaplanan KDV” olarak beyan ettiği halde “alıcıdan tahsil etmemiş olduğu KDV tutarı”nın iadeye esas alınması gerektiği vurgulanmış ve 16 Ekim 2014 tarihli DÜNYA Gazetesi'nde yayımlanan “Dahilde İşleme İzin Belgesi Kapsamındaki Teslimlerde İadesi Gereken KDV Tutarında Düzeltme Gerekliliği” başlıklı makalemizde de konuya ilişkin örnekler verilerek, Tebliğde öngörülen düzenleme uygulanmaya kalkıldığında, normalde olması gereken matematiksel eşitliğin ortadan kalkacağı ve ortada hatalı bir önermenin olduğunun görüldüğü açıklanmış ve konunun Gelir İdaresi Başkanlığı'nca tekrar gözden geçirilmesinin ve soruna bu Tebliğin uygulamaya girdiği dönemden bu yana geçerli olmak üzere çözüm arayışında bulunulmasının elzem olduğu ifade edilmişti.

Konuyla ilgili uygulama için Maliye Bakanlığı görüşü

Konuya ilişkin olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı'nca Sakarya Vergi Dairesi aracılığıyla verilen bir özelgede aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır:
“DİİB kapsamında, ürettiği malları ihraç kaydıyla satan mükelleflerin bu teslim ile ilgili KDV iade taleplerinde aşağıdaki şekilde hareket edilmesi gerekmektedir:

1. İhraç kaydıyla teslimin ilgili dönem beyannamesinde beyanı sonucunda hesaplanan KDV’nin tamamı “Tecil Edilecek KDV” satırında yer alıyorsa mükellefe herhangi bir KDV iadesi yapılmayacak, ihracat gerçekleştiğinde tecil edilen vergi terkin edilecektir.

2. İhraç kaydıyla teslimin ilgili dönem beyannamesinde beyanı sonucunda hesaplanan KDV’nin tamamı “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilmeyen KDV” satırında yer alıyorsa, ihraç kaydıyla teslim nedeniyle hesaplanan KDV ile KDV ödenmeyen alımlar nedeniyle satıcılar veya gümrük idaresi tarafından hesaplanan KDV arasındaki farkın iadesi talep edilecektir.

Bu hesaplama sonucu “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında yer almasına rağmen iadesi talep edilemeyen KDV tutarı ise, iade talep dilekçesinin verildiği dönem beyannamesinin “İndirimler” kulakçığının “İndirimler” tablosunun “107'nci Kanunun (11/1-c) ve Geçici 17'nci maddelerinden doğan iadelerin indirim yoluyla telafisi nedeniyle indirilecek KDV” satırı aracılığıyla tekrar indirim hesaplarına alınacaktır.

3. İhraç kaydıyla teslimin ilgili dönem beyannamesinde beyanı sonucunda hesaplanan KDV’nin bir kısmının “Tecil Edilecek KDV” bir kısmının “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilmeyen KDV” satırında yer alması halinde,
•“Tecil edilecek KDV” satırında yer alan tutar ihracat gerçekleştiğinde terkin edilecektir.
•“İhracatın gerçekleştiği dönemde iade edilecek tecil edilmeyen KDV” satırında yer alan tutarla ilgili olarak aşağıdaki şekilde hareket edilecektir.
•İhraç kaydıyla teslim nedeniyle hesaplanan KDV (A), KDV ödenmeyen alımlar nedeniyle satıcılar veya gümrük idaresi tarafından hesaplanan KDV (B) farkı bulunacaktır.
•(A-B) farkı, ihraç kaydıyla teslimin beyan edildiği dönem KDV beyannamesindeki “ihracatın gerçekleştiği dönemde iade edilecek tecil edilmeyen KDV” satırında yer alan tutardan büyükse, ihracatın gerçekleştiği dönemde iade edilecek tecil edilmeyen KDV satırındaki tutar, küçükse (A-B) farkının iadesi talep edilebilecektir.
•Bu şekilde yapılan hesaplama sonucu “ihracatın gerçekleştiği dönemde iade edilecek tecil edilmeyen KDV” satırında yer almasına rağmen iadesi talep edilemeyen kdv tutarı ise, iade talep dilekçesinin verildiği dönem beyannamesinin “indirimler” kulakçığının “indirimler” tablosunun “107. Kanunun (11/1-c) ve geçici 17'nci maddelerinden doğan iadelerin indirim yoluyla telafisi nedeniyle indirilecek KDV” satırı aracılığıyla tekrar indirim hesaplarına alınacaktır.”

Özelge hakkındaki değerlendirmelerimiz

Yukarıya alınan özelgede özet olarak; DİİB kapsamındaki ihraç kayıtlı teslimden doğan iadelerde, iadesine izin verilmeyen kısmın, iade talep dilekçesinin verilerek iadenin talep edildiği dönemdeki KDV beyannamesinde tekrar “İndirilecek KDV” ye dahil edileceği belirtilmektedir. 

Maliye Bakanlığı'nın, bütün ihraç kayıtlı teslimlerde öteden beri uygulanmakta olan sistemi DİİB kapsamında ihraç kaydıyla teslimler için değiştirerek, satıcının fatura üzerinde gösterdiği ve Beyannamesinde de “hesaplanan KDV” olarak beyan ettiği halde “alıcıdan tahsil etmemiş olduğu KDV tutarı”nın iadeye esas alınması yerine “yüklenilen vergi” esas alınarak iade tutarının belirlenmesi yoluna gitmesi, bu kapsamdaki mükellefler ile vergi daireleri arasında ihtilaflar yaşanmasına yol açmıştır. 

Gerek ötedenberi uygulanmakta olan sistemin çok uzun olan bir tebliğle getirdiği değişikliklerin ne olduğunun kolay anlaşılamaması, gerek bu kapsamdaki mükelleflerin internet ortamında vermiş oldukları beyannamelerde gerekli düzenlemelerin yeterince yapılmamış olması gerekse anılan tebliğde mükellefe iade edilmeyecek KDV tutarının ne yapılacağının belirtilmemiş olması bu ihtilafların yaşanmasına ve mükelleflerin 2014 Mayıs ayından bu yana yapılmış işlemlerinde, mahsubu yapıldığı halde haksız iade almakla suçlanmalarına ve cezalı işleme muhatap olmalarına yol açmıştır. 

Öte yandan, DİİB kapsamında ihraç kayıtlı teslim yapanlarda iadenin yüklenilen KDV tutarı ile sınırlanması, buna karşın diğer ihraç kayıtlı teslim yapanlarda iadenin sınırlanmayıp hesaplanan KDV tutarının iadesine devam edilmesi mükellefler arasında eşitsizlik yaratmaktadır.

Keza, Tebliğle bu hususta ayrıntılı düzenleme yapmadan Özelgelerle uygulamaya yön vermek ve bu Özelgelerdeki görüşü tüm mükelleflere uygulamaya kalkarak, bugüne kadar verilmiş beyannamelerde yer alan iadeler için düzeltme ve mahsubu yapılan iadeler nedeniyle cezalı işlem (gecikme zamları dahil) yapmak suretiyle geriye yönelik olarak ihtilaflara yol açmak doğru bir uygulama değildir.

Bu özelgede verilen görüş doğrultusunda uygulamaya yön verilmek isteniyorsa, bu kapsamdaki mükelleflerin iade alamayacakları KDV tutarlarını ihraç kayıtlı teslimlere ilişkin ihracatlar gerçekleşinceye ve iade talep dilekçesi verilinceye kadar beklemek ve sonrasında iade alınamayan kdv tutarını tekrar İndirilecek KDV tutarı içine dahil etmek yerine, daha başlangıçta (ihraç kaydıyla teslimin yapıldığı dönem beyannamesinde), iade edilebilecek KDV tutarının mükellef tarafından yüklenime göre belirlenerek beyannameye elle girilmesini sağlayarak ya da iade edilmeyecek bu KDV tutarını tekrar “Sonraki Döneme Devreden KDV” tutarına eklemeyi sağlayarak uygulamaya yön verilmelidir. Bu şekilde hareket edildiği takdirde mükelleflerle ihtilaf ortadan kaldırılabileceği gibi, sonraki dönemlerde indirim yapılabilecek KDV tutarlarının indirim konusu yapılmasında mükelleflerin zaman ve hak kaybına uğramamaları da temin edilmiş olur. Öte yandan, şayet bu şekilde uygulamaya devam edilecekse, mutlaka Tebliğle düzenleme yapılmalı ve bu düzenlemelerin uygulamaya başlangıç tarihi olarak 1 Mayıs 2014 tarihi değil, yeni düzenlemenin Yapılacağı Tebliğ tarihi esas alınmalıdır. Dolayısıyla, geriye yönelik cezalı işlemler (gecikme zamları dahil) nedeniyle oluşabilecek ihtilaflar da önlenmelidir.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Aramalı vergi incelemesi 26 Eylül 2019