Hükümeti olanlar, hükümeti olmayanlar...
Bir kargaşa gibi görünen toplumsal olayların nedenleri ve aralarındaki bağlantılar araştırılırken doğan siyaset bilimi, ortaya çıkan başarı modelleri sayesinde kolay anlaşılabilir, kolay geliştirilebilir bir hal aldı...
Siyasi hayatını daha anlaşılabilir kılanlar gelişirken, karmaşayı siyasetin gelişmesi için kullananlar geride kaldı...
Sırtını siyasete dayayan tembel toplumlar geride kalırken; sırtını üretime, geliştirmeye dayayan çalışkan toplumlar ilerledi...
* * *
Avrupa'da krizin derinleştiği 2010-2012 yılları arasını hükümetsiz olarak geçiren ve hükümetsizlik rekoru kıran Belçika, 4 büyük bankasındaki çalkantıya rağmen ekonomide büyümeyi sürdürdü... Hükümetsiz kalma sıkıntısını aynı dönemde, Lüksemburg ve Danimarka da yaşadı...
O ülkelerde de aylarca hükümet kurulamadı...
Ancak, Lüksemburg ve Danimarka ekonomileri de Belçika gibi krize yenilmeyen ekonomiler arasında yer aldı...
Aynı dönem Yunanistan'da güçlü bir hükümet vardı...
İtalya ve İspanya'da da...
* * *
“Orası Avrupa, sistem işliyor...” diye düşünebilirsiniz... Yunanistan da Avrupa'da, İtalya da...
* * *
Peki, Mısır?
Hurgada...
Mısır'ın Kızıldeniz kıyısındaki tatil kenti...
Orta derecede varlıklı Rus ve Avrupalı turistin tercihi...
Ucuzluğuna rağmen temizliği, akvaryum gibi denizi, ince kumlu plajları tercih sebebi...
* * *
Mısır'da uzunca bir süredir iç karışıklık yaşanıyor...
Karışıklığın görüntüleri dünya ülkelerine servis ediliyor...
Ama Hurgada gibi turizm bölgeleri, kendi içlerinde, Rusya ve Avrupa'da yaşanan krizlere rağmen turist sayısında rekor kırmaya devam ediyor...
* * *
Hurgada plajlarında taş toplamak yasak...
Çünkü milli servet...
Taş toplamaya niyetlensen dahi yanına fazla rahatsızlık vermeden bir polis memuru yaklaşıyor...
* * *
Hurgada plajlarında balıkları seyretmek serbest...
Ama elinde poşet, şişe kısacası plastik, denize atılabilecek, düşebilecek hiçbir şey olmayacak...
Denizin ve balıkların korunması gerekiyor...
Çünkü milli servet...
* * *
“Hükümet yok, iç karışıklık var adamların gözü poşette, şişede, taşta...” diye düşünebilirsiniz...
Onlar bizim gibi düşünmedikleri için, bu sorunlu ortamda dahi milyonlarca turist ağırlayabiliyorlar...
* * *
Antalya'da tekne turları yapılıyor...
Yüzlerce tekne, turistleri koylara taşıyor, gezdiriyor...
Teknelerin çoğunluğu çöplerini denize boşaltıyor...
O güzelim plajlar çöplüğe dönüyor...Türkiye'yi tercih eden 'plajdaki turist' mutsuz oluyor...
Bu sorun senelerdir yaşanıyor...
Turistik tesislerin sahipleri, "şikayet etmekten yıldık..." diyor...
Tesis sahipleri anlatıyor, "Ceza keselim" kararı alınıyor, ceza kesmeye yetkili arkadaşlar tekne sahipleri ile anlaşıyor!
Sonuçta...
Antalya çöplük plajlarıyla hafızalarda kalıyor ve giden bir daha gelmiyor...
* * *
Tüm bunlar hükümeti olan bir ülkede, yıllardır yaşanıyor!