Hükümet önlemleri işe yarıyor mu?
UZMAN GÖRÜŞÜ / Banu Kıvcı Tokalı / Finansinvest
Haftaya, ABD hükümetinin önlemlerinin çarpıcı bir boyuta ulaştığı "zehirli varlık" planının açıklanması ve bunun küresel piyasalarda yarattığı iyimserlikle başladık. Bilindiği gibi, bu plan ile bankaların elinde bulunan ve bilançolarında yüksek zararlara neden olan ipotekli konut finansman sistemine dayalı tahvillerin kamu-özel ortaklığında kurulacak fonlar tarafından satın alınması amaçlanmakta. Politika faiz oranlarında manevra alanı kalmayan FED'in, geçen haftaki para kurulu toplantısı sonrasında sürpriz bir şekilde açıkladığı geniş çaplı tahvil alım kararından sonra, bu haftaki planla "nicesel" önlemleri yoğun bir şekilde uygulamaya başladığı izleniyor. Bu önlemlerin etkilerini önümüzdeki dönemde görmeye başlayacağız. Diğer taraftan, şimdiye kadar alınan önlemlerin etkili olmaya başladığına dair olumlu sinyaller de almaktayız son günlerde. Hafta başında, şubat ayına ait ABD ikincil ev satışları, hem beklentilere hem de bir ay önceki gerçekleşmeye kıyasla daha olumlu bir tabloya işaret etti. Yine hafta ortası açıklanan Şubat ayı dayanıklı mal siparişleri, düşüş beklentisinin aksine önemli bir artış gösterdi. Üstelik, ulaştırma dışı çekirdek sektörde daha da olumlu bir tablo mevcut. Aynı gün açıklanan Şubat ayına ait yeni ev satışları da beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Geçen yılın son çeyreğine ait büyüme verisindeki aşağı yönlü revizyon ise, beklentilerden daha ılımlıydı. Dolayısıyla, son dönemde ABD ekonomisi ile ilgili verilerde bir düzelme yaşandığını rahatça söyleyebiliriz. Ancak, aynı rahatlıkla söyleyemeyeceğimiz ise, sözkonusu düzeltme sürecinin sürdürülebilir bir nitelik taşıyıp taşımadığı. Bunu belirleyecek ise, sözkonusu kamu önlemlerinin ne kadar etkin olacağının yanısıra, finansal sistemden reel ekonomiye ikinci bir şok gelip gelmeyeceği olacaktır. Aslında, hükümet önlemlerinin asıl amacı da, finansal sistemdeki risk unsurlarını mümkün olduğu kadar azaltmak ve buradan reel ekonomiye başka bir şok dalgasının gelmesini engellemek. Yani, sözkonusu düzeltme sürecinin uzun soluklu olması, kamu önlemlerinin özel sektörün de desteği ile başarılı olması durumunda mümkün olacaktır.
Aslında farklı boyutta da olsa, benzer bir durum bizim ekonomimizde de yaşanıyor. Hükümet, ekonomideki daralmanın korkutucu boyutlara ulaşmaması için, bu haftaki beşincisi olmak üzere sürekli ekonomik önlem paketleri açıklıyor. Daha çok sektörel vergi indirimlerine dayanan önlem paketlerinin, bir iki aylık üretim ve talep artışı yaratmakla sınırlı kalmaması için, özellikle banakacılık sisteminden özel sektöre kredi kanalının tekrar işlemeye başlaması gerekiyor. Bunun için de, beşinci önlem paketi içinde yer alan kredi garanti fonu için kamu kaynağının yanısıra, bankaların ve meslek kuruluşları gibi sivil toplum örgütlerinin gereken desteği vermesi oldukça önemli olacak.