Hukuksuz kanunilik gelişiyor demokrasi geriliyor!
Ülkemizin çevresinde kan gövdeyi götürürken, hükümetimiz olayları durdurmak için olaya nasıl müdahil olacağını kararlaştırmakta zorlanırken, başka konularla yeterince ilgilenemiyoruz. Halbuki demokrasimizin sağlığı açısından üzerinde durmamız gereken gelişmeler birbirini izliyor. Son gelişmeden başlayalım: Hükümet kendine göre bir HSYK oluşturmak için büyük mücadele veriyor. Başta Adalet bakanı olmak üzere seçimlere karışmaması gereken bakanlık yöneticileri, devlet olanaklarını da kullanarak, sonuçları etkileme gayreti içindeler. Yargıtay’da ağır yenilgiye uğradıktan sonra iktidar partisinin grup başkanvekili, sandıktan çıktıkları için “paralel yapının” (artık farklı düşünenler anlamında kullanılıyor) yargıyı ele geçirmesine izin vermeyeceklerini, parlamentonun üzerine düşeni yapacağını ifade etmiş. İktidarın kendi yandaşlarını yargıya seçimle yerleştirmesinin güç olacağını gördükten sonra böyle bir beyanda bulunması demokrasi açısından şanssızlıktır.
Problemin altında, sıkça dile getirdiğimiz gibi, hükümetin seçmen çoğunluğunun desteğini sağlayarak sınırsız siyasi güce kavuştuğu, istediğini yapabileceği, kendisinin hoşuna gitmeyen gelişmelere karşı da bu gücü sonuna kadar kullanmakta haklı olduğu düşüncesi yatıyor. Düşüncenin uygulandığı tek alan şüphesiz yargı değil. Yine geçen haftalarda, çoğunluğun kimseyi dinlemeye gerek duymadan aklına eseni yapmasının iki sonucuna daha şahit olduk. Biliyorsunuz, parlamenter süreci hızlandırmak için Amerikan uygulamalarından esinlenerek sistemimize torba yasa tekniği girmişti. Bizdeki uygulamada demokrasiden uzaklaşılmış, konuların yeterince tezekkürüne fırsat tanımadan hükümetin parlamentodan istediği yasaları çıkarmasına dönüşmüştür. Birbiri ile hiç alakası olmayan konular sıralanmakta, “Hadi şimdi fırsat varken şunu da unutmayalım!” türünden maddeler iyi düşünülmeden yasaya eklenmektedir. İşte örnekler: Son çıkan torba yasada maden ocaklarındaki kazalar nedeniyle kimseye danışılmadan işçiler lehine olduğu düşünülen kurallar getirilmiş, bunun sonucu çok sayıda maden ocağı kapanmış, kanunun korumayı amaçladığı işçiler sokaklara dökülmüş, yasaya ( hükümete!) karşı gösteri yapmaya başlamışlardır. Keza, yasaya son dakikada eklenen bir madde ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu kamulaştırılmıştır. Kurucuları arasında özel dernekler de olduğundan bu işlemin hukukiliği tartışmalıdır. Burada çalışanlar işten çıkarılmış, yasa emri olmasına rağmen kıdem tazminatları ödenmemiştir. Arkadan gelen yönetmelik, yasanın vermediği yetkiler icat etmiş, üye kuruluşlara aidat mecburiyeti getirmiştir.
Hükümet çoğunluğuna dayanarak her iş için kanun çıkarmakta, fakat demokrasinin ve hukuk devletinin temel ilkelerini gözetmekte duyarsız davranmaktadır. Yeni Türkiye’de hukuka aykırı kanunilik gelişiyor, demokrasi geriliyor.