Hukuk ve yapay zekâ: Devrim başladı
Son yılların en çok tartışılan konularından biri yapay zekâ… Stephen Hawking’in insanlığın sonunu getirebileceğini söylediği, kendi kendini süren arabalar geliştiren Tesla’nın CEO’su Elon Musk’un dahi karamsar açıklamalarına konu olan, Musk ile Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg’in hakkında tartışmaya tutuştuğu, Google'un CEO'su Sundar Pichai’ye göre ateşi ya da elektriği bulmaktan daha önemli olan bu konu giderek daha da çok tartışılacak. Yapay zekâ dendiğinde birçok insanın aklına dünyayı ele geçirecek olan robotlar gelse de Apple’ın Siri uygulaması, Google arama motoru gibi örneklerle yapay zekâ hali hazırda yoğun olarak hayatımızın içinde.
Yapay zekâya ilişkin öne çıkan tartışma konularından biri, bu teknolojinin meslekler üzerindeki mevcut ve olası etkileri. Bazıları, yapay zekânın insanların işlerini ellerinden alarak işsizliğe yol açacağını, bazıları ise tam tersi, önemli iş fırsatlarını beraberinde getireceğini düşünüyor. Teknolojinin vardığı noktanın, ortaya bazı yeni iş alanları çıkardığı, bazı meslekleri kökten değiştirdiği ve bazı işleri ise ortadan kaldırdığı aşikâr. Hangi meslek gruplarının ne oranda otomasyon riski altında olduğuna dair araştırmalar dahi yapılıyor. Sanayi üretimi (fabrika işçiliği), pilotluk, çağrı merkezi işleri robotik ve otomasyon teknolojilerinden esaslı biçimde etkilendi. Şimdi ise yapay zekâ teknolojisindeki gelişmeler ile birlikte sıra başka mesleklere de geldi ki, bunlardan biri de avukatlık. Devrim sırası hukuk endüstrisinde…
Geçtiğimiz yıllarda, hukukta yapay zekâ kullanımında çok konuşulan gelişmeler yaşandı. 2015 yılında, Stanford Üniversitesi’nden bir öğrenci “dünyanın ilk robot avukatı”nı geliştirmişti. İnternet sitesi üzerinden birkaç küçük soruya cevap girilmesi ile birlikte park cezalarına itiraz konusunda tüm dokümantasyonu ücretsiz olarak hazırlayan bu yapay zekâ, yüzbinlerce kişinin avukat desteği olmadan itiraz süreçlerini yürütmelerini ve park cezalarını sildirmelerini sağladı. Geçen sene ise bu robot avukat, IOS uygulamasına dönüştürüldü ve artık kullanıcılara yalnızca park cezalarında değil, çok çeşitli hukuki uyuşmazlıklarda destek veriyor. Yine geçen sene, yapay zekâ araştırma şirketi LawGeex’in, Stanford Üniversitesi ve Duke Üniversitesi’nden hukuk profesörlerinin katılımıyla gerçekleştirdiği projede, ABD’nin önde gelen şirket ve hukuk bürolarından, sözleşme incelemede deneyim sahibi 20 avukat, gizlilik sözleşmeleri konusunda makine öğrenimi ve derin öğrenme yöntemleriyle eğitilmiş bir yapay zekâya karşı yarıştı. Avukatlar, beş adet gizlilik sözleşmesini ortalama 92 dakikada, ortalama %85 doğruluk oranı ile incelerken, yapay zekâ bu beş sözleşmeyi 26 saniyede %94 doğruluk oranıyla inceledi. LawGeex’in yayınladığı araştırma sonuçlarına göre, yapay zekâ kahve içmezken avukatlar bu süreçte toplam 12 fincan kahve içti. Bir de AI Ross var. ABD’nin önde gelen bir hukuk bürosu, IBM tarafından geliştirilen AI Ross adlı yapay zekâyı icra-iflas hukuku departmanına destek vermesi için “işe alalı” birkaç sene oluyor. Bugün ise bu yapay zekâ, dünyanın en büyük hukuk büroları, hukuk fakülteleri ve barolar tarafından kullanılıyor.
Hukuk alanında yapay zekâ kullanımı, avukat fonksiyonlarını taklit eden yapay zekâ ile sınırlı değil. 2016’da İngiltere’de geliştirilen robot yargıç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülen 600'e yakın davanın hükümleriyle ilgili tahminlerde bulunarak bunlardan %79'unu bildi. Bundan sadece birkaç yıl sonra, geçtiğimiz ay, tamamen dijitalleştirilmiş bir devlet modeli oluşturmaya çalışması sebebiyle “E-stonya” adıyla anılmaya başlanan Estonya’dan önemli bir haber geldi. Estonya Adalet Bakanlığı, 7.000 Euro’dan düşük bedelli uyuşmazlıklarda kullanılmak üzere bir “robot yargıç” geliştirilmesi için çalışma başlatmış. Bunlar, hukuk endüstrisinde yapay zekâ kullanımına ilişkin örneklerden yalnızca bazıları.
Son yıllardaki bu gelişmelere bakarak, hukuk endüstrisinin gelecekte köklü değişimler geçireceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Peki, hukuk alanındaki bu teknolojik devrimin neresindeyiz? Yapay zekâ teknolojisi avukatlık mesleğine ne ölçüde etki edebilir, bizi neler bekliyor olabilir? Söz konusu değişimler hangi sürede hayata geçebilir? Tedirgin mi olmalıyız yoksa heyecan mı duymalıyız? Bir sonraki yazımızda bu sorulara cevap bulmak için akıl yürüteceğiz.