Hububat alım fiyatları ve beklenti yönetimi

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE [email protected]

Gelecek beklentileri ülkemiz ekonomisinde çok belirleyici. Beklenti enflasyonunda ve yerel seçimlerde emekli maaşlarında şahit olunan bu durum şimdi tarım sektöründe en derinden hissediliyor. Hububat alım fiyatlarında yükseltilen beklentiler, açıklanan fiyatlarla hayal kırıklığına ve tepkilere dönüştü.

Daha önce yazdığım Sorun ‘beklenti enflasyonu’ baş­lıklı yazımda, maliyet ve talep enflasyonu etkili olmakla birlikte gelecekle ilgili enflasyon beklentisinin kötümserliğinden dolayı enflasyonun bir türlü kont­rol altına alınamadığını açıklama­ya çalışmıştım.

İlk defa bugünlerde beklentiler olumluya dönmeye başladı. Bu­nun etkilerinin önümüzdeki ay­larda görüleceği yaygın kanaat.

Aslında beklentiler iktisadın her alanında önemli. İyi yönlü beklentiler, yatırımların artması, büyümenin ve istihdamın artma­sı anlamına geliyor. Üretici ve tü­keticilerin davranışlarını açıkla­maya yönelik model çalışmaları iktisatta önemli bir yer teşkil edi­yor. Geleceğe yönelik satışlar, ge­lirler, giderler, vergiler, yatırımlar ve fiyatlar gibi iktisadi konularda­ki tahminler, toplumun beklenti­lerini oluşturuyor.

Son yerel seçimlerde de emek­lilerin zam beklentilerinin kar­şılanmaması sonucunda or­taya çıkan tepki de büyük öl­çüde, beklentilerin yapay bir şekilde yükseltilmesinden kay­naklanmıştı.

TMO’nun açıkladığı alım fiyatlarına yoğun tepki

Beklentilerin, enflasyon ve se­çimler üzerindeki yakın zaman etkilerinin bir benzerini bugün­lerde, TMO’nun açıkladığı 2024 hububat alım fiyatları ve fark öde­mesi desteklerinde de yaşıyoruz.

Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: Açıklanan alım fiyat­larına, yurt genelinde gösterilen tepkinin başta gelen nedeni, bek­lentilerin aşırı yükseltilmiş ol­ması. Örneğin, ekmeklik buğday­da, fark ödemesi hariç, ton başı­na 9.250 TL alım fiyatı açıklandı. Halbuki beklentiler 15.000 TL’ye kadar yükseltilmişti.

2024 mahsulü hububat alım fi­yatlarının, makarnalık buğdayda 10.000 TL ve arpada ise 7.250 TL olarak belirlendiği TMO tarafın­dan açıklandı.

Fark ödemesi desteği ile ton ba­şına, makarnalık buğdayda 11.750 TL, ekmeklik buğdayda 11.000 TL ve arpada 8.000 TL üreticinin eli­ne geçeceği açıklandı.

Bunun yanı sıra gübre, mazot ve sertifikalı tohumluk desteğinin de verildiğini belirtmek gerekiyor.

Ürün bedellerinin 45 gün içinde ödeneceği açıklanmakla birlikte yetkililer 30 günde ödemeleri ta­mamlamayı hedeflediklerini ifa­de ediyorlar.

Son olarak, un ihracatının ve belirli hububat türlerinin ihra­catının serbest bırakılması, Da­hilde İşleme Rejimi kapsamında buğday ithalatının 21 Haziran-15 Ekim 2024 tarihleri arasında dur­durulması ve piyasa şartlarına gö­re bunun daha da uzatılması da önemli gelişmeler.

TÜİK tahminlerine göre buğ­day üretiminin %4,5 azalışla 21 milyon ton olması bekleniyor. Aslında toplam üretim rakamı ol­dukça iyi. Sadece geçen yılın re­kor üretimi ile kıyaslandığında azalış görülüyor.

TMO, 14 Mayıs’tan bu yana üre­ticilere depolama imkânı sunu­yor. E-devlet üzerinden randevu­lar kolaylıkla oluşturulabiliyor. Depolama açısından da herhangi bir sorun görünmüyor.

Özellikle bazı şeyleri iyi anlamalı ve kabul etmeliyiz:

-TMO, bir piyasa regülasyon kurumudur.

-Üreticinin yanı sıra tüketiciyi de korumakla görevlidir.

-Açıklanan alım fiyatı bir refe­rans fiyattır.

Bakanlık kurmayları derslerine iyi çalışıyor

Başta TMO Genel Müdürü Ah­met Güldal olmak üzere Bakanlık yetkilileriyle yaptığım görüşme­leri, kendi değerlendirmelerimle aktarmak istiyorum.

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki başta TMO olmak üzere Bakan­lığın her birimi, tüm paydaşlarıyla yakın temasta. TMO Genel Mü­dürü Güldal, kendisiyle olan ran­devuma, un sanayicileri ile yaptığı toplantıdan geldi. Hangi yetkiliyi ararsanız, ya makarna sanayicile­ri ile veya ziraat odaları başkanları ile toplantı halindeler.

Sayın Güldal, bilgisayarından tüm stoklara, randevulara, mal teslimatlarına, fiyatlara ve yurt dışı gelişmelerine hâkim.

Bakan Yumaklı, kurban önce­si kesimhaneleri denetlerken, sı­caklarla birlikte artan orman yan­gınları ile mücadele ederken gözü arkada değil.

Yetkililer, alım fiyatlarının, Ba­kanlığın ilgili birimleri, akade­misyenler ve ilgili sivil toplum kuruluşlarınca belirlendiğini söylüyorlar.

Maliyet hesapları, bölgeden bölgeye, sulama durumuna, işlet­me büyüklüklerine göre farklılık­lar göstermekle birlikte ortalama maliyetler ve verimler dikkate alı­narak yapılıyor.

Bakanlık, yurt genelindeki yay­gın ağı sayesinde, üretici şartla­rında yapılan masrafların ortala­ması alınarak en sağlıklı hesap­lamaları yapabilme yetkinliğine sahip. Her şeye rağmen devletin kurumları; yöntem, yeterlilik, so­rumluluk ve devamlılık açısından iyidir ve yıpratılmamalıdır.

En yüksek maliyet rakamları­nı kullanırken en düşük verimle­ri dikkate alarak yapılan hesap­lamalarda maliyetler olağanüstü yüksek çıkacaktır. Aslında müm­kün olabilse her işletme için ayrı ayrı maliyetler hesaplanabilse… Ancak bunun pratikte karşılığı olmadığı gibi piyasada tek bir fi­yat oluştuğu için anlamını da yi­tirmektedir.

Ahmet Güldal, toplam tarımsal destek bütçesinin ¼’ünün buğday ve arpa üreticileri için kullanıla­cağını vurgusunu da yapıyor. Bu gerçekten büyük bir bütçe yükü… İlave her 1 TL’nin ekonomik den­gelere etkisi çok fazla. Enflasyon hassasiyeti de dikkate alındığın­da, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı aşabilmek de mümkün olamıyor.

Güldal, açıkladıkları ekmek­lik buğday fiyatının, desteklerle birlikte 359 USD/ton olduğunu ve bunun dünya fiyatlarının 89 USD üzerinde olduğuna da dik­kat çekiyor.

Buğdayda güncel dünya fiyatla­rında sürekli bir düşüş eğilimi gö­rüyoruz. Trading Economics veri­lerine göre, son bir haftada %2,35, son bir ayda %7,96 ve son bir yıl­da ise %8,92 gerileme söz konusu dünya buğday fiyatlarında.

Ayrıca son yıllarda elde edi­len rekor üretim artışları ve devir stokları nedeniyle buğday ve ar­panın ihracatını serbest bıraktık­larını ifade ediyor Güldal.

Geçen yıl 1,7 milyon ton makar­nalık buğday ve 2,4 milyon ton mı­sır ihracatı gerçekleştirdiklerini ve 1,1 milyar dolar ihracat geliri el­de edildiğini söylüyor.

Geçen yıla göre bir milyon ton­dan fazla boş lisanslı depo kapasi­tesi ile hasat dönemini karşıladık­larını ve yıl sonuna kadar lisans­lı depo kapasitesinin 12,5 milyon tonun üzerine çıkacağını öngörü­yor Ahmet Güldal.

TMO depolarının ithal ürünler­le dolu olduğu iddialarını da red­deden Genel Müdür, stokların %88’inin yerli ürünlerden oluş­tuğunu, kalan az miktardaki ithal stokların ise güvenlik amaçlı ol­duğunu belirtiyor.

Mitingler amaca hizmet etmeli

Öte yandan, yurt genelinde, başta ziraat odaları başkanları olmak üzere üreticilerden ve siyasilerden yoğun tepkiler gelmeye devam ediyor. Tekirdağ'ın Hayrabolu ilçesinde 14 Haziran'da Trakya Buğday Mitingi düzenlendi. Bu mitinglerin sükunetle yapılması, siyaset üstü tutulması ve üretici örgütlerinin Bakanlık yetkilileri ile teması sürdürmeleri önemli. Sosyal medya üzerinden alım fiyatları konusunda ciddi dezenformasyon yapılıyor. Haklı taleplerin, provokatörler eliyle, istenmeyen noktalara gitmemesi konusunda dikkatli olunmalı. Bu yıl, Nisan sonunda başladı buğday hasadı Adana’da. Bugün 40 derecenin üzerinde, tarlada mücadele veren üreticilerimiz için ne verilse azdır. Ancak mesele dengelerin korunması, enflasyonun dizginlenmesi ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması. Hep söylediğim gibi, Bakan Yumaklı’nın işi hiç de kolay değil. Beşinci büyük bakanlığın başında ve canlı ile uğraşından her an her yerde yeni krizler çıkabiliyor. Bakanımızı iyi anlamak lazım…

Daha iyi bir beklenti yönetimi gerekiyor

Ezcümle; kaynaklarımız sınırlı ve bunu önceliklendirerek kullanmalıyız. EYT’nin ülkeye yüklediği maliyet alım fiyatları kadar konu edilmedi maalesef. Açıklanan alım fiyatı beklentileri karşılamamakla birlikte gelecek aylarda, gelişmelere göre ilave iyileştirici tedbirlerin alınması ihtimal dahilinde. Bundan sonra alınacak iktisadi kararlarda daha iyi bir beklenti yönetimi tesis edilmeli. Ayrıca Bakanlık yetkilileri ve siyasiler, doğru, zamanında ve ikna edici bilgilendirme yapabilmeli. Aksi halde Mark Twain’in dediği gibi, “Doğru pabucunu giyinceye kadar, yalan dünyayı dolaşırmış.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar