Hoşgeldin Türk Lirası
Bir yandan Türk Parası'nı Kıymetini Koruma Kanunu ile dövizin Türkiye’ye getirilmesi konusunda kafaların karışıklığı giderilmeye çalışılırken, diğer yandan sözleşmelerin Türk Lirası bazında uygulamasında nasıl bir tablo ortaya çıkacağı konusunda beklenen taslak Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından iki gün önce kamuoyuna sunuldu. Taslağa göre dövizle sözleşme yasağına ilişkin tahmin edildiği gibi bazı istisnalar getiriliyor. İhracatçılar, leasing, havacılık ve yabancı şirketler istisna kapsamında olacak. Ancak taslağı inceleyip biraz yorumlamadan önce piyasalara ve genel ekonomik tabloya göz atalım isterim.
İhracatı arttırma çabası bir yandan sürerken, Eximbank’dan gelen 590 milyon euroluk kredi haberi yüzleri güldürdü. Ancak diğer yandan halen borsadaki düşüş ve döviz kurunun yeniden yukarıya doğru hareketlenmesi ise kafaları karıştırmaya devam ediyor. İlgi çeken görüşlerden birisi ise, JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen’in, yükselen enflasyonun temelinde talep değil maliyet baskısı olduğu için faiz artışlarının anlamsız, para politikasının da işlevsiz duruma düştüğü yönündeki görüşü ve açıklaması idi. Ökmen’e göre üretici fiyatlarındaki artışın tüketici fiyatlarındaki artıştan iki kat daha yukarıda olmasının, stoklamanın fiyatlama üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığını ve bir yandan üretimden çekilen firmaların daha da artacağını, diğer yandan da TÜFE'nin gelecek dönemlerde mevcut seviyesinin yukarı doğru artış eğilimi içerisinde olduğuna işaret ettiğini söylerken, fiyat istikrarını yeniden hedeflenen seviyelere ulaştırmak ve ekonomik büyümeyi canlandırmak için bir an evvel yatırım atmosferini bozan temel alanlarda reform yapılması ve bankacılık sektörünün yeniden kredi verebilme pozisyonuna getirilmesi gerektiğini belirtmesi de dikkate alınması gereken bir açıklama bana göre.
Hep birlikte TL’yi dış ticarette nasıl daha fazla kullanabilir, hayatımızdan dövizi azaltarak TL’yi nasıl daha etkin hale getiririz konusunu sorgular durumdayız. TİM’de bu konuda düzenlediği bir çalıştay ile ihracatçılara net olarak beklentilerini aktardı ve bir nevi onlardan da şapkalarını önüne koymalarını talep etti.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın hazırladığı tebliğe göre, TL ile sözleşme için taraflar arasında öncelikle mutabakat aranacak. Şayet taraflar anlaşamazlar ise 2 Ocak 2018 öncesindeki sözleşmeler için 2 Ocak kuru dikkate alınacak. 2 Ocak 2018 sonrasındaki sözleşmelerde ise sözleşme tarihindeki kur geçerli olacak. Sözleşme yenileme dönemlerinde TÜFE oranından fazla artış yapılamayacak. Taslak, yabancı şirketlere dövizle sözleşme istisnaları getiriyor. İstisna uygulanacaklar arasında ihracatçılar, leasing, havacılık ve yabancı şirketleri bulunuyor ki, bence pek de bir sürpriz barındırmıyor.
Bakanlık, dövizle yapılan sözleşmelerin TL'ye çevrilmesini öngören düzenlemenin yalnızca Türkiye'de yerleşik kişiler arasında yapılan sözleşmeleri içerdiğini, ancak uygun görülen bazı hallerde istisna uygulanabileceğini duyurmuş, yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye'deki bütün döviz bazlı sözleşmeler iptal edilmiş ve 30 gün içerisinde sözleşmelerini yenilemesi gerekenler arasında, gayrimenkul sözleşmeleri ve markalarla kira sözleşmelerini döviz bazında yapan AVM'ler de kapsam içerisine alınmıştı.
Taslağa göre, taraflar kendi aralarında akdedecekleri, gayrimenkul satış sözleşmelerinde
konut ve çatılı iş yeri dahil gayrimenkul kiralama sözleşmelerinde, danışmanlık ve aracılık dâhil hizmet sözleşmelerinde, ihracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmelerinde, iş makineleri dâhil taşıt satış sözleşmeleri dışında kalan menkul satış sözleşmelerinde dövizle işlem yapamayacaklar.
Tabi adı üzerinde bu bir taslak. Ve aslında amaç tüm tarafların konuya dair bir yorum yapmaları beklenmekte. O halde herkesin daha aktif davranarak üzerine düşeni yapması ve asgari müşterekte buluşmaya yönelik kolları sıvaması gerekiyor. İzleyelim, görelim…