Hoş (mu) geldin 2017
Hepimiz bir umutla daha iyi bir yıl beklerken, yeni yılın açılışını terör yaptı, 39 can gitti. Hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmı da yabancı uyruklu olup, yeni yıla yurdumuzda girmek için gelen misafirlerimiz. 65 olduğu belirtilen yaralılardan 4 kişinin de hayati tehlikesi olduğu bildiriliyor. Umarız, dileriz onlardan da acı haberler gelmez.
Olayın yeni yıl kutlamalarının yapıldığı bir yerde yapılması da anlamlı. Yeni yıl kutlamalarına karşı duran bir kesimin hoşgörüsünü arkalarına almak gibi, tuhaf bir strateji görünüyor bu yer seçiminde. Her fırsatta her kesimin dile getirdiği, “İslam dini bir hoşgörü dinidir” ifadesini yerle bir etmeye çalışan bir davranış bu. Bizler, Türkiye’de yaşayanlar olarak, ülkemizin barındırdığı insan mozaiğinin birbirlerine olan hoşgörülü davranışları ile gurur duyan insanlarız. Her dinden ve her mezhepten insanların bir arada yaşadığı ve aralarında hiç çatışma olmayan bir yörede, Hatay kültürü ile yetişmiş birisi olarak, bu hoşgörünün önemini ruhumda hissediyorum. Bizim bayramlarımızı evimize gelerek kutlayan farklı inançtaki komşularımızın yanlarında getirdikleri kömbeleri(1) yerken yapılan sohbetler hala kulaklarımızda çınlar. Noel için kiliselerine gittiklerinde, en arka sıralarda oturarak ayinlerini izleyip, bitirdiklerinde onları kutladığımız zaman yüzlerinde beliren mutluluğu unutmamız mümkün değil. Onlar bizlere saygı ile bayramlarımızda evlerimizi ziyaret ettilerse, biz onlara saygı ile kiliselerinde kutlama yaptıysak, birbirimizin cenazesine mezarlığa kadar gelerek hürmet gösterdiysek ne kaybettik?
Kazandık ve sadece birbirimize saygıyı değil, toplumda huzuru kazandık. Umarım ve dilerim bu tür hareketler, halkımız arasında yaratılmaya çalışılan ayrışmayı hızlandırmaz. Aksine inanıyorum ki dini inançlarına uygun yaşam tarzını seçen insanlarımızdan sağduyu sahibi olanlar, bu tür davranışların hepimize vereceği zararı görerek, bu ayrışmayı engelleyeceklerdir. Üzüntümüz konumuzun önüne geçince, farklı sözler söylemek gerekli oluyor. 2016 yılında ihracat, her türlü sıkıntıya rağmen hızlı düşüşünü sürdürmedi ve geçici rakamlara göre yıllık yüzde birin altında bir azalmayla 143 milyar ABD Doları’nın biraz altında oluştu. Kesin rakamlar açıklandığında da büyük farklılıklar oluşmayacağını tahmin ediyoruz.
Küresel çerçevede de ihracat rakamlarının azaldığını dikkate alırsak, bu seviyede bir düşüşün çok sıkıntı verici olmadığını düşünüyoruz. Öte yandan, ihracatımızın genel yapısına baktığımızda, ithalata bağımlı bir ihracat yapısına sahip olmamızın verdiği endişe hâlâ kuvvetini koruyor.
İhracatın bir hevesten ibaret olmadığını, yurt dışındaki alıcıların seçme şanslarının çok fazla olduğunu, ihracatın farklı bir iş olarak görülmesi ve ona göre yönetilmesi gerektiğini görenler bu piyasada gerçekten ayakta ve hayatta kalanlar oluyor. Gerisi ise her zaman vurguladığımız gibi en fazla üç yıl ihracat piyasasında kalıp sonra kayboluyorlar. Ülkemizde aradığımız istikrarı, işletmelerimizde yerleştirebilirsek iyi ihracatçı olabiliriz.
(1) Kömbe: Hatay’ın yerel kurabiyesi