Hoş geldiniz yurtiçi yerleşikler
Risk algısının kısmi ölçekte değişime uğradığı bir Ekim ayını geride bıraktık. Böylece, yaz döneminde, özellikle de Ağustos ayında sekteye uğrar gibi olduğunu düşündüğümüz küresel risk iştahı, yılın son çeyreğinde kendisini iyice hissettirmiş oldu.
Merkez Bankası tarafından kamuoyuna açıklanan haftalık verilere göre, yurtdışı yerleşik kişi hesaplarında 6-27 Ekim döneminde gerçekleşen toplam hareket repo dahil 144 milyon dolar para girişine işaret etmekte. Böylece, Ocak ayı hariç tutulduğunda, 2017 yılının en zayıf performansını geride bıraktığımız da öğrenmiş olduk. Hareketin esas belirleyicisi, Şubat ayından bu yana gözlenenin aksine, 105 milyon dolar para girişi ile hisse senedi piyasası olurken, repo dahil DİBS piyasasındaki gelişim 39 milyon dolar ile sınırlı kaldı. Bu kısım ile bir ayrıntının daha altını çizmek gerekiyor; geride bıraktığımız hafta içerisinde, gösterge tahvil faizleri yukarı yönde gelişim gösterirken, DİBS piyasasına 449 milyon dolar düzeyinde para girişi oldu.
Yılın geneline dair ise büyük resimde değişiklik yok. DİBS piyasası portföy girişlerinde esas rolü üstlenmeye devam ediyor. Ocak-Ekim döneminde 10.6 milyar dolar düzeyinde para girişi olurken, 7.4 milyar dolarlık kısmı DİBS piyasası üzerinden gerçekleşti. Kısa vade açısından küresel risk iştahından aldığımız pay olarak baktığımızda olumlu gibi görünse de sıcak paranın ne zaman çıkış yapacağının bilinmemesi ve her daim risk unsuru olarak belirebileceği gerçeği ile negatif tarafını da atlamamak gerekiyor.
Bu yazının yazılma amacına gelecek olursak… Yükselen tahvil faizlerinde yurtdışı yerleşiklerin alım tarafında takındıkları tutumun aksine, benzer eğilimden TL işlemleri için söz etmek mümkün değil gibi görünüyor. Çıkarımımızı ise yine TCMB verilerine dayandırıyoruz. Buna göre, 27 Ekim haftasında yurtiçi yerleşiklerin döviz hesaplarında 2 milyar dolar düzeyinde azalış olurken, kapanış fiyatı bazında sepet kur yüzde 2.4 yükseliş gösterdi. Yani, TL değer kaybederken ağırlık yurtiçi yerleşikler üzerinden gerçekleşmedi. 22 Eylül-27 Ekim döneminde yurtiçi yerleşiklerin hesaplarındaki azalış toplam 7.9 milyar dolar olurken, söz konusu hareketin kaynağı ise 7.8 milyar dolar ile gerçek kişi kalemi oldu. Aynı dönem içerisinde tüzel kişi hesapları sadece 99 milyon dolar azalış gösterdi. Tüzellerin döviz borçlusu olduğunu bildiğimiz için eğilimi anlamakta zorlanmıyoruz.
Net/net toparlayacak olursak, bir iyi, bir de kötü çıkarım yapmamız mümkün. Önce iyi olanla başlayalım. Yurtiçi yerleşiklerin TL’nin değer kaybettiği dönemde yeniden satış tarafında durmaları ve TL’ye yönelik pozitif yaklaşmaları konusu önemli. En azından şu an için tampon görevi gördüklerini söyleyebiliriz. Diğer yandan ise, tahvil piyasasında 2017’nin tamamında önemli bir pozisyon tutan yabancıların faizlerdeki yükselişe karşı kendilerini kur yolu ile hedge etmek istediklerini düşünmek çok yanlış bir çıkarım olmayacaktır. Kısa vade için portföy akımlarından negatif yönde ayrışmamak önemli ancak her an çıkış riski taşıdığı için dikkatli olmak gerekiyor. Endonezya’da Ekim ayında olan hareketlilik meraklılar için incelenesi.