‘Hoş geldiniz’ derlerdi, ‘Yakamızdan düşün’ diyorlar
Avrupa’da son manzara: ‘Bacasız fabrika’ turizmden ‘sinir bozucu gazlar’ sızıyor. ‘Altın yumurtlayan tavuk’ bildiğimiz turistler sıkça ‘ortalığa pisleyen mahluk’ muamelesi görüyor. Avrupa’nın popüler destinasyonlarında sıradan bir tatil bile giderek daha karmaşık bir bulmacaya, engelli koşuya dönüşüyor.
Eskiden vizeyi, bileti alıp otelini rezerve etmek yeterliydi, artık turist vergilerinden, konaklama kısıtlamalarına, hatta ziyaretçi kotasına kadar birçok yeni kuralla duvar örülüyor. Velhasıl bazı şehirler “hoş geldiniz” demek yerine, turist yoğunluğundan bunalıp, açıkça “yakamızdan düşün, bizi rahat bırakın” mesajı veriyor.
Kısa dönemli kiralamalara kısıtlamalar getiriliyor
Son döneme sığan örnekler turistin şevkini kıracağa benziyor. İspanya başlarda. Özellikle Barselona, Mallorca ve Kanarya Adaları gibi popüler destinasyonlarda Airbnb düşmanlığı tırmanıyor, kısa dönemli kiralamalara ciddi kısıtlamalar getiriliyor. Barselona, 2028 itibariyle turist apartmanlarını tamamen yasaklama niyetinde. Malaga’nın 43 mahallesinde Airbnb tarzı kiralamalar artık yasak. Tatil beldelerinde fiyatlar fırlayıp, yerel halkın yaşam kalitesi düşüp öfke barometresi patlamaya başlayınca bu önlemlere sarıldılar.
Atina’daki Akropolis’i, Napoli’deki Pompei’yi artık günde en fazla 20 bin kişi ziyaret edebiliyor. Roma’nın simgesi Kolezyum’a aynı anda sadece 3 bin kişi girebiliyor. Venedik’e eğer hafta sonu gitmek istiyorsanız 10 euroya kadar giriş ücreti ödemeniz gerekecek. Birkaç yıl öncesine kadar kimsenin aklına gelmeyecek bu uygulamalar artık Avrupa turizminin yeni normali.
Konaklama vergileri de artıyor. Girit’te artık kişi başı günlük 8 euro “turist vergisi” alınıyor. Yunanistan’a gidenler otel girişlerinde ayrıca “iklim vergisi” adı altında 1,50 ila 10 euro arasında ödemeye zorlanıyor. Deli Dumrul vergileri yürürlükte. Barselona turist vergisini 4 euroya çıkardı. Paris’te lüks otellerde kişi başına gecelik 15,60 euro ek vergi geliyor. Amsterdam da turist vergisini otel fiyatlarının %12,5’ine çıkarıyor.
Peki, bu vergilere nasıl kılıf uyduruluyor? Resmi söylem, “şehirlerin aşırı turizm yükünü hafifletmek”. Asıl murat, turistlerin pahalı hale getirdiği hayattan yılan yerel halkın öfkesini dindirme ve belediyelere ek gelir sağlamak.
İngiltere için ETA şart
AB’den çıkan İngiltere de eski dostlarına yeni vize yükü getirdi. İngiltere’ye gidecek AB vatandaşları bile artık 11,82 euroluk “Elektronik Seyahat İzni” (ETA) almak zorunda. AB de 7 euro karşı vergi ile Londra’ya gardını aldı.
Son yılların yükselen yıldızı Hırvatistan en çok ‘tacın incisi’ sayılan Dubrovnik’de turist yağmasından mustarip. Yazın her bir yerel sakine karşılık 27 turist ile rekor kıran Ortaçağ şehri, “Game of Thrones” dizisi hayranlarının akınından yorgun. 250 euroyu geçen ağır para cezaları ile turistleri ıslah etmeye çalışıyor.
Velhasıl son yıllarda popüler Avrupa destinasyonlarında damla damla biriken sorunlar taşmaya başladı. 2025 Avrupa tatillerinde yepyeni bir dönem başlıyor: Daha fazla bürokrasi, daha fazla vergi ve daha az özgürlük!
Geçende Zagreb’den Milano’ya doğru giderken yolüstü uğradığımız Venedik’in kış tenhalığının tadını çıkarırken uykulu barmen yakınıyordu: “Turistler bize hem ödül hem ceza. Bıktım; kendimi Truman Show’da oynayan bir figüran gibi hissediyorum…”