Hong Kong protestoları ve Ticaret Savaşları
Av. Önder EGE
Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi, Hong Kong'da hüküm giyen veya haklarında suçlama iddiaları bulunan kişilerin Çin'e, Makao Özel İdari Bölgesi'ne ve Tayvan'a iadesini kolaylaştıran yasa tasarısı ve buna karşı yapılan protestolarla dünya gündeminin ilk sıralarında yer alma-ya devam ediyor. Çin’in hukuk sistemine güvenmeyen ve bu tasarı yasalaşırsa muhaliflerin hedef alınacağını belirten protestocular, söz konusu yasa tasarısının görüşülmesi, Hong Kong’un lideri Carrie Lam tarafından 15 Haziran'da askıya alınmasına rağmen, yasa tasarısı resmi olarak iptal edilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini açıklamışlardı.
Özellikle, geçtiğimiz günlerde Hong Kong Havalimanında iki gün süren gösteriler nedeniyle yüzlerce uçuş iptal edilmiş, son olarak da havalimanının boşaltılmasını isteyen polis ile protestocular arasında çıkan çatışmada yaralananlar olmuştu. Hong Kong Özel İdari Bölgesi yöneti-minin verdiği bilgiye göre protestocular, kamu alanlarını defalarca işgal ettiler, yolları kapattılar, metro hatlarını tıkadılar ve araçlarını kaçırdılar. Buna karşın ABD basını başta olmak üzere Beyaz Saray Sözcüsü Nancy Pelosi, ABD Senatosu Çoğunluk Grubu Lideri Mitch McConnell, Senatör Marco Rubio, Kongre Üyesi Ted Yoho ve eski ABD dışişleri bakanı Hillary Clin-ton gibi politikacılar Çin'deki merkezi hükümetin demokrasi ve özgürlükleri hiçe saydığını iddia ettiler. Hong Kong protestocuları tarafından uygulanan şiddet eylemleri, ABD’li bu politikacılar ve diğerleri tarafından demokrasiye yönelik barışçıl çağrılar olarak değerlendiriliyordu. Tıpkı bir zamanlar Gezi Parkı şiddetinin aklanmaya çalışıldığı gibi. Hong Kong’daki vandallık ile ilgili ABD’nin yaklaşım tarzı, dünyanın dört bir yanındaki insanlar için oldukça yadırgatıcı olmuştu. Akabinde, Çin Dışişleri Bakanlığı, video kayıtlarına göre gösterilerde ABD’liler ve ABD bayrakları olduğuna dikkat çekerken, Washington’un Hong Kong’daki rolü hakkında “dünyaya bir açıklama borçlu olduğunu” belirtti.
ABD söylemleriyle kargaşa ortamına destek verirken pek çok aklıselim uzman veya politikacı Hong Kong yönetiminin şiddet olaylarına karşı tedbir almak konusunda haklı olduğunu belirt-ti. Örneğin, Almanya’da önemli bir hukukçu olan, Dr. Michael Borchmann, Hong Kong'da devam eden protestoların amacının kargaşayı harekete geçirmek olduğunu ve suçluların iadesi tasarısı ile ilgisinin olmadığını “Nouvelles d'Europe” Almanca baskısında yazdı. Bu makale oldukça ses getirdi. Borchmann, “Hong Kong'un kargaşaya sürüklenmesine izin verme" başlıklı makalede düşünce ve protesto özgürlüğünün Hong Kong'da yasalarla korunduğunu ancak bunun görüşlerini dayatmak için başkalarının özgürlüklerine müdahale etme hakkı anlamına gelmediğini hatırlattı. Hong Kong’daki protestolarının tamamen şiddet eylemleri olduğunu belirten Borchmann, bazı Alman basınının bu eylemliliği “genel grev” olarak nitelendirmesinin yanlış olduğuna dikkat çekmişti. Bu arada kargaşa, yalnızca Hong Kong'un ekonomisi ve turizmi için kötü değil, aynı zamanda Hong Kong'un önemli bir finans ve ticaret merkezi olması nedeniyle tüm Avrasya bölgesinin refahı için olumsuzluk yaratacak bir tehdit anlamına geliyordu. Ayrıca, yasa tasarısının siyasi suçları kapsamadığını da belirtelim. Buna rağmen, şimdi de protestocular, Hong Kong Özel İdari Bölgesi Baş Yöneticisi Carrie Lam’ın istifasını istiyorlar. Bu talepler sadece bir demokrasi arayışı mı, yoksa ardında başka emeller mi yatıyor? İzini sürmeye çalışalım.
İngiltere Hong Kong’u Çin’e devrettiğinde Pekin Hong Kong’u “tek ülke iki idare” formülüyle 2047 yılına kadar yönetmeye razı olmuştu. Bu formül Hong Kong’un kapitalist düzen için-de kalması anlamına geliyordu. Aynı zamanda Hong Kong’a özerklik, kendi yasal sistemini oluşturma ve ifade özgürlüğü haklarını veriyordu. 7 milyon 234 bin 800 (2014) nüfusu olan Hong Kong’da işsizlik oranı % 3,3 (Temmuz 2014) ve kişi başına düşen milli gelir (2013): 30.038 Euro civarında. Hong Kong’un en büyük ticaret ortağı, ülke ekonomisinin ticaret hac-minin yarısına yakınını karşılayan Çin Halk Cumhuriyeti’dir. Hong Kong doğal kaynakların sınırlı olduğu bir ülke olup, yiyecek ve hammaddeler ithal ediliyor. Hong Kong, aynı zamanda dışarıya açılmak isteyen Çinli şirketler için bir numaralı borsa görevini görüyor. 2015 yılı itibarı ile Hong Kong Borsası’nın yüzde 50’si Çinli şirketlerden oluşuyor. Hong Kong ve Çin, 2014 yılında, 2003 yılında Çin ve Hong Kong arasındaki ilişkileri geliştirmek için imzalanan Yakın Ekonomik Ortaklık Anlaşması (CEPA) çerçevesinde Guangdong Eyaleti sınırları içerisinde serbest bırakılan hizmetlerin ve maddelerin ticareti ile ilgili yeni bir anlaşmaya varmışlardı. Bu arada AA haberine göre, protestolardan dolayı Hong Kong’da 363 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan bölge ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,4 küçüldü. Hong Kong Finans Sekrete-ri Paul Chan, geçen hafta “Hong Kong ekonomisi üçüncü çeyrekte ikinci çeyreğe benzer bir büyüme kaydederse, şehir teknik olarak bir resesyona girecek.” ifadelerini kullandı.
ABD-Çin ticaret savaşları süratle devam ederken Hong Kong ekonomisindeki küçülme Atlan-tik ötesinin arzuladığı bir gelişmedir. ABD ile Çin arasındaki ticarete dair uluslararası kuruluşların verilerine göre, ABD’nin Çin'le olan ticaret açığı 2018 yılında 415 milyar Dolar olmuştu. Donald Trump bu açığı 100 milyon seviyesine çekmeyi hedeflediğini pek çok defa dile getirdi. Trump 1 Ağustos'ta yaptığı açıklamada 300 milyar dolar değerindeki Çin ürününe % 10 ora-nında ek vergi uygulanacağını belirtmişti. Çin ise bu açıklamaya mütekabiliyet prensibi doğrul-tusunda cevap vermişti. Geçen haftalarda Donald Trump Çin'i para birimini manipüle etmekle suçlamıştı. Çin'in para birimi Yuan'ın zayıflaması, Çin'den ithalatı cazip hale getiriyordu. Bu ahvalde ABD, bazı Çin ürünlerine karşı Eylül'de uygulamaya girmesi beklenen yeni ek gümrük vergilerinin 15 Aralık'a ertelendiğini açıkladı. Erteleme kapsamına alınan ürünler arasında cep telefonları, laptoplar, video oyun konsolları, bilgisayar monitörleri, bazı oyuncaklar, ayakkabı ve bazı tekstil ürünleri bulunuyor. ABD ekonomisini rahatlatmak isteyen Trump, 325 milyar dolarlık Çin malına % 25 oranında vergi uygulamasının kısa bir süre içinde başlatılması sözünü vererek, mevcut ertelemenin Christmass öncesi ABD halkının alış veriş ihtiyacı için alındığını belirtti.
Trump yeni ek gümrük vergilerinin uygulanmasını erteleyerek Çin üzerinde pazarlık payını arttırmak ve masadan kazançlı kalkmak istemektedir. Hong Kong gibi bir ekonomi yıldızının kargaşaya sürüklenmesinin de Çin ekonomisini olumsuz etkileyeceği ve ABD karşısında diren-cini kıracağı Trump tarafından öngörülmektedir. Rusya’da her hafta sonu yapılan Putin karşıtı eylemler, Katar, Venezuela, Meksika ve İran üzerinde oluşturulmaya çalışılan baskı politikaları, ABD’nin çok eksenli Yeni Dünya düzenine engel olmak ve ekonomik çıkarlarını korumak düşüncesinin tezahürüdür. Türkiye’nin Fırat’ın Doğusu için yapmak istediği operasyona çeşitli taktikler ile engel olmak istenmesinin ardında da ABD ‘nin Atlantik anlayışını sürdürmek isteği vardır. Ancak, çok eksenli ticari ve siyasi iş birliği arayışları tüm dünyada ivme kazanmıştır. Bu noktadan geriye dönüş söz konusu olmayacaktır. Dr. Michael Borchmann’ın makalesinde yer verdiği özlü ve değişmeceli söz ile bitirelim:
“The moon does not heed the barking of dogs” yani, “Köpeklerin havlaması ayı engellemez.”