Homo economicus ne cevap verirdi?
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) bülteninde (*) ilginç bir yazı okudum. Esen Çağlar imzalı yazının başlığı "Büyümenin reçetesi olur mu?" Sonra düşündüm: Bu soruyu yoldan geçen 10 "homo economicus"a aynen sorsam büyük ihtimalle şöyle bir cevap alırdım:
"Kardeşim dalga mı geçiyorsun, balık hafızalı mısın nesin? Hiç reçetesiz büyüme olur mu? 2002 yılından beri tam üç hükümet geçti gitti. Dördüncüsü başımızda. H‰l‰ Kemal Derviş'in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile durumu idare ediyor. Hem de virgülüne dokunmadan..."
Aynı soruyu küçük bir ilaveyle, "büyümenin tek tip reçetesi olur mu?" diye sorsam, acaba ne cevap verirdi "homo economicus"larımız: "Halimize bak, anlarsın! 12 milyon resmi yoksul nereden çıktı?" mı derlerdi; yoksa "Sen ne diyorsun arkadaş, tek tip reçeteyle altı yılda 23 dolar milyarderi çıkardık daha ne olsun..." mu?
Hidayete erenler
Çağlar, Dünya Bankası'ın Mayıs 2008'de yayınladığı "Büyüme Raporu" ekseninde tam da bu ikilemi irdelemiş. Rapor, bankanın bildiğimiz sıradan metinlerinden değil: Aralarında Kemal Derviş'in de bulunduğu uluslararası ünlü siyasetçiler, bürokratlar ve akademisyenlerden oluşan 20 kişilik bir komisyonun eseri.
Raporun hazırlanışına 300 akademisyen 13 çalıştaylık bir "mesai" ile katkı vermiş. Yani, piyasa iktisatçılarının "üfürme, süpürme, yutturma" yöntemiyle ilgisi yok. Arkasında "yüksek nitelikli" bilgi, tecrübe ve bilimsel analiz gücü var.
Tabii, 20 kişi arasında Kemal Derviş'in varlığı raporu özellikle Türkiye açısından çok daha önemli kılıyor; imzasını taşıyan tek tip reçetenin sonunu bir kere daha il‰n ettiği için... Bir kere daha; çünkü, Derviş bu reçetenin devrini doldurduğunu, yeni reçeteler gerektiğini epey zamandır söylüyor; ama duyan kim?
Bu bir "hidayete erme" raporu... 1980'li yıllar boyunca adı, sanı, küredeki yeri yurdu, ulusal kimliği kişiliği, sorunları ne olursa olsun, özellikle az gelişmiş tüm ülkelerde "taşeron" müteahhitlere "tek tip reçetelerle" inşa "ettirilen" şık şıkırdım küresel ekonomi "plazalarının" demiri çalınmış, çimentosu eksik, temelleri çürük, mimarisi bozuk "yapılar" olduğunun küresel itirafı...
Meğer neymiş?
Raporda vurgulanan en önemli sonuç şu: Ekonomik büyüme için tüm ülkelerde geçerli tek tip bir reçete yok. Şimdiye kadar IMF'siyle, Dünya Bankası'yla Avrupa Birliği'yle koro halinde söylenen "kemerleri sıkın, popülist politikalara son verin (halkı boşverin), elinizdekileri satın savın" güfteli şarkının "küresel piyasada" satış şansı kalmadı!
Hidayete eren 20 "küresel akil adama" göre, artık yeni şarkılar lazım; yeni stratejiler, yeni reçeteler, yeni programlar, yeni planlar... Rapordan anlaşılıyor: Ekonomik büyümenin "çekirge" gibi iki sıçrama bir düşme temposunu sürekli ve istikrarlı sıçramaya dönüştürmek istiyorsan "büyüme sürecinde strateji yenileme" becerisi edineceksin; bu dinamiği diri tutacaksın. Buna "politika tasarım sanatı" deniliyor.
Raporun en önemli vurgusu ne biliyor musunuz? Şu: İstikrarlı, etkili ve güçlü ekonomik büyüme için üretilecek yeni çözümler "bağlamsal" olmak zorunda. Bağlamsallığın tercümesi mi? Çözümler her ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal, ulusal durum ve şartlarlara uygun olmalı! Çünkü, her ülkenin kendine özgü bağlayıcı ve tek tip reçetelerle aşılamayacak kısıtları var.
Bir de... İletişim stratejisi gerekli. Rapora yazılmış: Ekonomik büyüme mucizesi yaratan ülkelerde, iktidar ve onun ekonomi yönetimiyle halk arasındaki "sinerji bağını" kuracak etkin bir iletişim stratejisi şart. Yani, "Ben yüzde 47 ile iktidar oldum, her şeyin en doğrusunu bilirim. Öyle, bağlamsal strateji fil‰n da anlamam. Kimseye bir şey sormam. Aklıma eseni yaparım" üslbuyla yürümüyor işler... O devir kapanıyor!