H&M ve IKEA "iklim dostu tedarik zinciri”ne geçiyor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

H&M Türkiye Üretim Ofisi ve İsveç Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen “Gelecek. Şimdi” başlıklı toplantıda, iklim eyleminin sonuç verebilmesi için hükümet, sivil toplum, akademi ve özel sektörün iş birliği içinde çalışmak zorunda olduğu vurgulandı.

Félix Guattari 1989 yılında yayınlanan Üç Ekoloji (Trois Ecologies) isimli kitabında, çevresel sorunların doğaya verdiği zararı, çevresel sorunlarla mücadelenin yaşam tarzlarını ve alışkanlıkları nasıl değiştirdiğini, fosil ekonomisinden yeşil ekonomiye geçişin sosyal yaşam ve istihdamı ne yönde etkileyeceğini, fiziksel dönüşüm yaşanması için öncelikle zihinsel dönüşüm yaşanması gerektiğini, üretim ve tüketim alışkanlıklarının yeniden tasarlanmasının önemini masaya yatırıyor. İhtiyacımız olan dönüşümün gerçekleşmesinin sanıldığı kadar kolay olamayacağını seneler öncesinden ortaya koyuyor ve çevre sorunlarının; sosyal, ekonomik ve siyasi sorunlar ile birlikte düşünülmesinin şart olduğunun altını çiziyor.

Bugün tüm dünya iklim değişikliğini ve iklim değişikliğinin neden olduğu zararı görüyor ve kabul ediyor. Fakat asıl sorun, bu kötüye gidişi durdurmak için yeterince çabayı göstermek. Bu süreçte de herkesin iş birliği içinde hareket etmesi gerekiyor. H&M Türkiye Üretim Ofisi ve İsveç Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen “Gelecek. Şimdi” başlıklı toplantıda, iklim eyleminin sonuç verebilmesi için hükümet, sivil toplum, akademi ve özel sektörün iş birliği içinde çalışmak zorunda olduğu vurgulandı.

Bugün içinde bulunduğumuz küresel ekonomide, herkes birlikte çalışıyor, sınırlar ortadan kalkıyor. Birçok şirketin çevre ve toplum üzerindeki etkileri tedarik zincirlerinde ortaya çıkıyor. Dolayısıyla tedarik zincirinin sürdürülebilir olması, daha kapsayıcı pazarların oluşumu ve sürdürülebilir kalkınma açısından “olmazsa olmaz” bir önem kazanıyor. Çünkü yarının şirketleri; toplum, insan ve çevre üzerinde olumlu etki yaratan şirketler olacak. Bu gerçeğin geri dönüşü yok.

Yaşanabilir bir dünya için ilk adımları atan ülkelerin başında ise İsveç geliyor. İsveç’in hedefi oldukça iddialı: 2040 yılına kadar fosil tüketimini sıfırlamak. Bu hedefin gerçekleştirilmesinde, hükümet politikaları olduğu kadar, özel sektöre de çok önemli görevler düşüyor. İsveçli şirketler de bu konuda çoktan harekete geçmiş durumdalar. H&M ve IKEA’nın hayata geçirdiği “iklim dostu tedarik zinciri yönetimi” bu kapsamda önemli iki örnek olarak ön plana çıkıyor. Her iki şirket de, topluma ve çevreye fayda sağlayarak işlerini büyütürken, Birleşmiş Milletler’in belirlediği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’ni temel alıyor.

İş birliği dönemi

H&M Türkiye ve Avrupa Üretim Ofisi Genel Müdürü Leyla Ertür, “Sürdürülebilirlik bizim DNA’mızda var” diyor ve ekliyor: “Sürdürülebilirlik bizim için ayrı bir strateji değil, iş modelimizin kendisi.”

Grup, çevre etkisi nötr olacak bir tedarik zinciri oluşturmayı, kendi operasyonlarında yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmeyi; 2030 yılına kadar tüm ürünlerinde sadece geri dönüştürülmüş ya da sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen malzemeler kullanmayı; 2020 yılına kadar pamuk kullanımını yüzde 100 sürdürülebilir kaynaklardan sağlamayı; her yıl 25 bin ton tekstil ürününün toplanarak geri dönüşüme sokulmasını veya yeniden kullanılmasının sağlanmasını hedefliyor. Ülkeler bazında yol haritaları belirliyor, verimlilik programları uyguluyor, IFC ile yenilebilir enerji ve enerji verimliliği uygulamaları konusunda iş birliği gerçekleştiriyor. Grubun, 2040 hedefi ise tüm tedarik zincirinin iklim dostu olmasını sağlamak.

H&M tüm bu hedefleri doğrultusunda, tüketicileri bilinçlendirmeye ve tüm aktörlerle iş birliği içinde hareket etmeye öncelik veriyor.

IKEA, son yıllarda çevre konusunda attığı önemli adımlar ile dikkat çeken bir diğer İsveç markası. Grup, sürdürülebilir ormancılığa destek veriyor, müşterilerine güneş paneli sistemleri satıyor. IKEA, sürdürülebilir ve temiz bir dünya için çok sayıda hedef belirlemiş durumda: Ürünlerin döngüsel esaslar doğrultusunda tasarlanması, sadece yenilenebilir ve geri dönüştürülebilir materyaller kullanılması; 2020 yılında hem müşteri, hem de çalışan restoranlarındaki tek kullanımlık plastik ürünlerden vazgeçilmesi; IKEA restoranlarında sebze bazlı çeşitlerin artırılması; 2025 itibarı ile evlere ürün teslimat süreçlerinde sıfır emisyon hedefinin yakalanması; 2025 yılında güneş enerjisi üretimi çözümlerinin 29 mağazada kullanılıyor olması ve 2030 yılında karbon nötr şirket konumundan, çevreye pozitif etki edici konuma geçilmesi hedefi bunlardan bazıları.

H&M ve IKEA’nın verdiği mesaj çok net: "Bu yaşanan süreç, zor bir geçiş süreci. Tüm sektörler bu dönüşüme uyum sağlamak zorunda. Toplumsal ve çevresel etkilerinizi hesaba katmadan büyümek artık sürdürülebilir değil. Bu süreçte, yerel otoritelerin ve hükümetlerin bize destek vermesi şart; çünkü hem insan yaşamı hem de karlılık için bizler 2030 hedeflerimizde kararlıyız."

Türkiye’nin aşması gereken zorluklar

Türkiye iklim değişikliği ile mücadelede önemli çalışmalar yapıyor, ama yeterli değil. H&M ve IKEA temsilcileri, Türkiye’nin önündeki zorlukları şöyle sıralıyorlar:

- Türkiye’nin Paris Anlaşması ile uyumlu bir ulusal karbon yol haritası yok.

- Mevcut enerji politikaları kömürü destekliyor. Yenilenebilir enerjilerin daha fazla desteklenmesi gerekiyor.

- Yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi çoğu zaman izin gerektiriyor. İzin başvurusunda bulunmak tedarikçiler için uzun ve maliyetli bir süreç.

- Yenilenebilir enerji kullanımı için pazar mekanizmaları eksik.

- Teknolojik gelişmeler konusunda yeterli farkındalık yok.

- Mevcut yenilenebilir enerji kapasitesi yetersiz. 

- Karbon vergisi için net bir plan bulunmuyor. 

- Küresel rekabet gücü kazanılması için kömür ve diğer fosillerden vazgeçilip temiz enerji alternatiflerine yönelmek gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar