Hızlı koşmak istiyorsanız iç denetim şart!
Son yazımda şirketin fotoğrafını çekmekten yani iç denetimden bahsetmiştim. Bu konuda sohbet etmeye devam edelim. Bildiğiniz gibi içinde bulunduğumuz dönemde, iş ve yönetim anlayışı çok değişti. Dijitalleşme, yapay zeka, büyük veri, otomasyonlar ve esnek çalışma modelleri değişen müşteri profilleri ve yoğunlaşan rekabet ile birleşince, ortaya yönetmesi zor yapılar çıkıyor.
Şirketler sürekli büyümek zorunda, kar etmek zorunda, bu işi de hızlı ve sürdürülebilir yapmaları gerekiyor. Bundan 15-20 sene önce söz konusu olmayan koşullar, ortaya iyi yönetim ihtiyacını çıkartıyor.
Artık şirket olarak bir taraftan ileriye doğru hızlı koşmalı, diğer taraftan da arkayı yani hızınıza yetişmeye çalışan organizasyonunuzu ve süreçlerinizi toparlamalısınız. Patronlar yeni fikirleri, yeni ürünleri, yeni pazarlara giriş yapmayı, yatırımı, büyümeyi ve hızı severler. İçinde bulunduğumuz dönem de açıkça bunu teşvik ediyor. Hız çok önemli hale geldi.
Ancak hızla birlikte, bazen kurumsal sorunlar yaşanabiliyor. Görev, yetki ve sorumlulukların karışması, iş süreçlerinin ve prosedürlerinin yetersiz kalması, risklerin yönetilememesi, verimlilik kayıpları, iletişim zafiyetleri, adaptasyon sorunları, ortaya çıkan açıklardan kaynaklı hile ve suiistimaller, koordinasyon problemleri bunlardan bazıları.
İç denetim hızlı koşan şirketlerin en büyük ihtiyacıdır
Peki patron ve şirket yönetimi olarak sizler hızlı koşarken, arkanızdan gelen kurumsal yapıyı kim toparlayacak? Organizasyon ve çalışanlarınızın sizin hızınıza yetişmesi noktasında ortaya çıkan riskleri nasıl yönetelim? İşte bu noktada karşımıza iç denetim çıkıyor.
İç denetim, özellikle de hızlı büyüyen, hızlı karar alan ve uygulayan şirketlerde arka planda oluşabilecek kurumsal risklerin ortadan kaldırılması veya iyi yönetilmesi için önemli bir mekanizma olarak işlev gösteriyor. Örneğin, iyi bir pazar fırsatı yakaladınız, mevcut kabiliyetlerinize ek olacak bir teknik veya kapasite yatırımı yaptınız, hedefler belirlediniz, organize oldunuz, satışa ve sonra da üretime başladınız.
Bu süreci de hızlı şekilde tamamladınız. Bu noktada fizibiliteler, satın alımlar, kurulumlar, testler, satış süreçleri, planlama, üretim, kalite kontrol, sevkiyat, fiyatlama, finansman, vb. pek çok süreçte öngörülemeyen, veya tedbir alınmakta geç kalınmış riskleriniz olacak.
Açıklar olacak. Bunları hızlı koşturma esnasında fark etmemiş olmanız çok olası. “Hay Allah, bunu nasıl atladık biz” diyeceğiniz konular olacak. Sizin için bu süreçleri gözden geçirip, değerlendirip, denetleyip, size açıklarınızı kapatmanız için öneriler geliştirecek bir iş biriminiz olsa nasıl olurdu? Yatırım sürecinizi ve operasyonu çok daha güvenli yürütürdünüz.
Siz hızla stratejileriniz doğrultusunda koşarken, arkanızda neler oluyor?
Yeni dönem, hız dönemi ancak kontrol elden bırakılmamalı. Bugün pek çok büyük ölçekli şirkette en büyük sorun, hızlı koşarken organizasyonun da arkadan sağlam ve esnek bir yapı halinde gelebiliyor olması.
Siz hızlı koşarken, süreçleriniz dağılıyor, verimsizlikler oluyor, kurum içi iletişim veya koordinasyon çöküyorsa, uzun vadede hızınız mutlaka düşer. Bu sebeple iç denetime ihtiyacınız var. İç denetim misyonu gereği analiz etmek, iyileştirmek ve geliştirmek odaklı bir faaliyet.
Stratejileriniz ile uyumlu bir iç denetim, siz yönetim olarak belirli bir yönde koşarken, örgütün ve süreçlerin de bu strateji ile uyumlu ve ortaya çıkabilecek riskleri iyi yönetir şekilde arkanızdan gelmesini sağlıyor, sistematik ve disiplinli bir yaklaşım ile, strateji-operasyon hizalanmasına katkı sağlıyor. Eğer orta veya üstü ölçekte bir şirketseniz ve iç denetim faaliyetiniz yoksa, bu konuda adım atmanızı öneririm.