Hızlı artan dış borç çevirme oranları yavaşlar mı?

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI [email protected]

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin yurt içi tasarrufla­rı ülkenin ihtiyaç duyduğu kay­naklar için yeterli olmuyor. Bu durumda ülkeler yurt dışından kaynak bulma arayışına giriyor. Geçmiş dönemde yatırımların ve kamu açıklarının finansmanı za­man zaman da özel tüketimin fi­nansmanı için Türkiye yurt dışın­dan kaynak sağladı.

Yurt dışından kaynak girişi al­ternatif kanallar üzerinden sağ­lanabilir. Doğrudan yabancı yatı­rımlar, portföy yatırımları ve dış borçlanma bunlar arasındadır. Doğrudan yabancı yatırımlar açı­sından Türkiye’nin yükselen yıldız olduğu dönem 2004-2008 yılları arasındadır. Bu dönemde yıllık 30 milyar dolar seviyelerine yaklaşan doğrudan yatırımlar son dönemde yıllık 10 milyar doların altına geri­ledi.

Bir başka deyişle, bu yatırım­ların ülkeye kaynak girişinde öne­mi azaldı. 2004-2008 döneminin bir özelliği de doğrudan yatırım­ların çok büyük ölçüde gayrimen­kul hariç yatırımlardan oluşuyor olmasıydı. 2020 yılı sonrasında ise doğrudan yatırımlar çok büyük oranda yabancıların gayrimenkul yatırımlarından oluşmaya başladı. 2023 sonlarında doğrun­dan yatırımlar yıllık ola­rak 5 milyar doların al­tında geriledi.

Yabancı oranı yüzde 27’ye kadar düştü

Portföy yatırımları­nı yurt içinde ihraç edi­len tahvillerin yabancı­lar tarafından satın alın­ması ve yabancıların hisse senedi piyasasındaki alımları oluşturu­yor. Tahvil piyasasında yabancı yatırımların zirve yaptığı yıl 2012 yılıdır. Bu dönemde tahvil piyasa­sında yabancı sahipliğinin oranı %23.2’ye ulaşmıştı. Sonraki dö­nemde bu oran giderek azaldı ve 2023 yılı Haziran ayında %0.6’ya geriledi.

Hisse senedi piyasasında yaban­cı sahiplik oranı 2013 yılında %67 seviyesine çıktıktan sonra 2020 yılına kadar bu seviyelere yakın seyretti. Pandemi sonrasında azal­maya başlayan yabancı sahipliği 2023 yılı ortalarında %27.4’e ka­dar geriledi. Günümüzde bu ora­nın tekrar yükselmeye başlayarak %37’ye yaklaştığını görmekteyiz.

Yurt dışı borç piyasasında ise daha farklı bir hikayemiz var. 2002 yılında özel sektör, kamu ve mer­kez bankasının toplam dış bor­cu 132 milyar dolar seviyesindey­di. 2010 yılında 309 milyar dolara, 2023 başında 476 milyar dolara, 2024 yılı üçüncü çeyreği itibariy­le 528 milyar dolara yükseldi. Brüt borç stoğundaki artış yüksek gö­rünmekle birlikte milli gelire oran olarak bakınca daha makul ra­kamlar ile karşılaşıyoruz. Örne­ğin, brüt dış borç stoğunun mil­li gelire oranı 2002 yılında %56.1 iken 2024 yılında %41.7’ye düştü.

Bardağın dolu tarafına baktı­ğımızda dış borcumuzun milli gelirimize oranının akran ülke­lere göre düşük olduğu söylene­bilir. Bardağın boş tarafında ise özellikle 2023 yılının ortaların­dan itibaren hızla artan dış borç

 çevirme oranları var. Grafik 1’de bankacılık sektörü ve diğer sek­törlerin dış borç çevirme oranla­rını görebilirsiniz. Özellikle ban­kacılık sektörünün verinin açık­landığı tarih boyunca görülen en yüksek dış borç çevirme oranına ulaştığını görüyoruz. Bir başka deyişle, bankalar bu dönemde va­desi gelen borçlarının daha üze­rinde borçlanmışlar ve borç bi­riktirmeye devam etmişler. Ben­zer bir artış reel sektör için de geçerli. Reel sektörün ve banka­ların borç çevirme oranları 2024 yılı Kasım ayında sırasıyla %136 ve %140 seviyelerine ulaşmış du­rumda.

Ödenen faiz katlanarak arttı

Pandemi sonrası yükselen enflasyon oranları karşısın­da merkez bankalarının politi­ka faizlerini artırmaları dış borç maliyetlerimizin artmasının ne­denlerinden biri oldu. Diğer ta­raftan ülke risk priminin oldukça yüksek seviyelere yükselmesi de borçlanma maliyetlerimizi artı­ran diğer bir unsur oldu.

Bütün bu gelişmelerin sonucu olarak yurt dışına ödediğimiz faiz katlanarak arttı. Grafik 2’de görüldüğü gibi 2021 yılı öncesinde Hazine ve özel sektörün yıllık faiz ödemeleri 20- 25 milyar dolar arasında iken son dönemde 70 milyar dolara kadar yükseldi. Bu durum artan kısa va­deli borçlanma ve yükselen faiz­lerin borç dinamiklerini ne kadar hızlı değiştirebildiğini gösteriyor.

Bunula birlikte, azalan cari açık ve yavaşlayan ekonomik aktivite nedeniyle yurt dışı kaynak ihtiya­cının azaldığını, dolayısıyla yakın dönemde dış borç çevirme oranla­rında gerileme gözleneceğini dü­şünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar