Hitabet sanatı
Bir güçlü hatip: Winston Churchill
Amerikan Başkanı John F. Kennedy, Winston Churchill için şunu demişti: “O, İngiliz dilini seferber etti ve savaşı kazandı”. Gerçekten de İkinci Dünya Savaşının karanlık günlerinde radyodan yaptığı konuşmalarla Churchill, İngiliz halkına umut aşılamış ve cephe heyecanını yaşatmıştır.
Churchill, tarihin tanık olduğu güçlü hatiplerdendir. Daha 22 yaşında sözcüklerin gücünü anlamış ve şöyle demiştir: “İnsanlara bahşedilen bütün becerilerden hiçbiri, belagat kadar güçlü değildir. Bu beceriye sahip kişi, bir kralınkinden daha fazla bir güce hükmeder”
Bu hitabet becerisi Churchill’e doğal olarak gelmemiş, bunun için büyük çaba harcamıştır. Bir kere belagat yolculuğuna 1-0 yenik başlamıştır. Çünkü Churchill’in çocukluktan peltekliği varmış. Kendisine yapılan alaylara aldırmamış ve çabasıyla bu konuşma bozukluğunu büyük ölçüde yenmiştir. Kendisini güçlü bir hatibe dönüştürmüş ve konuşmaları savaşın kazanılmasında büyük bir rol oynamıştır.
Bir laf ebesi değildi
Churchill, iyi bir hatipti. Ancak konuşmalarını doğaçlama yapmazmış. Yazmak ve konuşmasını prova etmek için uzun zaman harcarmış. Konuşmasını yüksek sesle prova ederek, hitabet korkusunu yenmeye çalışırmış.
Genelde günümüz liderlerinin konuşmalarını hazırlayan yazarları vardır. Ama Churchill’in konuşma yazarları yokmuş. Konuşmalarını kendi yazarmış. Öyle sıradan bir yazar da değildi. Çünkü sağlam bir eğitim alt yapısı olan, kitabı elinden düşürmeyen birisi idi. Winston Churchill 1953 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır.
Özürü, gücü oldu
Churchill, peltekliğinden nefret edermiş. Okulda bu konuşma özürünü yenmek için çok savaş vermiş. Bunun için şu cümleyi tekrar edermiş: “The Spanish ships I cannot see for they are sheltered”.
Ama başbakan olduğunda bu pelteklik onun için güçlü bir silah olmuş. Radyo konuşmalarında sesine bir özgünlük kazandırdığına inanmış. Takma dişlerini bu peltekliğini muhafaza edecek biçimde özel olarak tasarlatmış.
Bir set takma dişi 2010 yılında 15 bin sterline satılmış. Bir diğer set ise Londra’da müzede imiş. Bu takma dişlerin önemini müzenin sorumlusu şöyle tanımlıyor: “Bunlar dünyayı kurtaran dişler. Bunlarsız, o meşhur deyişi “fight them on the beaches” (onlarla plajlarda savaşacağız) hiç bir zaman aynı etkiyi yaratmayacaktı. Bu dişler, o savaşta hayati değere sahipti. “
Halkın değerlendirmesi
Churchill en meşhur konuşması “Britanya Savaşı”’nı (Battle of Britain), Fransa’nın Nazi Almanyası karşısında düşmesinden sonra, 18 Haziran 1940 tarihinde Avam Kamarası’nda yapmıştır. Ancak beklenen etki olmamış. Sonra radyoda tekrarlamış. Bu konuşma ile Churchill İngiliz halkının gönlünü fethetmiş.
Bir yorum
Yukarıdaki bilgileri BBC’nin “Savaşı Winston’ın sözcükleri mi kazandı?”(Did Winston’s words win the war?) dizisinden aktardım.
Şair Simon Armitage hitabet için şunları söylüyor “Bir konuşma yalnız beyine değil, kalbe ve cesarete hitap etmelidir. Konuşma yapma, ikna sanatıdır. İyi hitabet için bir çok teknik mevcuttur. Ancak en önemlisi, konuşmanın ana yapısı, doğru sözcükler, sağlam bir tez ve duygu ile yüklenmiş bir sunuştur. Bu şekilde izleyicileri eylem için etkileyebilirsiniz.”
Hitabet, liderlik sanatında çok değerli bir beceridir. Kitleleri harekete geçirmek için güçlü bir silahtır. Winston Churchill, bu silahı çok ustaca kullanmış ve bir büyük savaşın kaderinde önemli bir rol oynamıştır. Amerikalı sivil haklar savunucusu, zenci lider Martin Luther King’in “Bir rüyam var” (I have a dream) konuşması da hedefine varmıştır. Ancak her güçlü hatipten her zaman hayır gelmez. Tarihte konuşmaları ile kitleleri etkileyip karanlık sonlara taşıyan liderler de olmuştur. Örneğin, Hitler de güçlü bir hatipti. Ancak boş hayalleri, yalanları ve habis ruhu ile hem kendi halkına hem de dünyaya felaket getirdi.