Hissettiğimiz kadar kötü durumda değilmişiz!
Geride bıraktığımız haftanın son işgününde açıklanan ve sürpriz sayılabilecek kadar olumlu bir görünüm sergileyen 2016 yılı büyüme rakamlarına rağmen, piyasa beklentilerinde herhangi bir değişiklik gözlenmedi. Bazı uluslararası yatırım kuruluşları geleceğe yönelik büyüme tahminlerini yukarı yönde güncelleyerek gaz vermeye çalıştılar; fakat etkili olamadılar. Bu yılın ilk çeyrek bilançolarını olduğundan daha iyi göstermek zorunda olan büyük oyuncular ve kurumsal yapı, dövizdeki alım ve sermaye piyasasındaki satım baskısına direnmeye çalıştı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun büyüme konusundaki yeni hesaplama metodolojisi mucizeler yaratıyor! Herhalde enerji içeceğini fazla kaçırdığı için kanatlanmış! 2016 senesinin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası yüzde 2,9 oranında artmış; dördüncü çeyrekteki artış ise yüzde 3,5 olmuş. Geçmişe yönelik normali aşan boyuttaki düzeltmeler ve son çeyrekte hane halklarının nihai tüketim harcamalarındaki öngörülemeyen artışlar, bu sonucun ortaya çıkmasında belirleyici olmuş!
İş dünyasının silindir gibi ezildiği, hane halklarının ise çok yönlü olumsuzluklar nedeniyle kafayı yemeye başladığı 2016 yılının son çeyreğinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 3,5 oranında arttı ise, bu yılın ilk çeyrek döneminde ve devamında belki de yeni rekorlar deneriz! Durum böyle olunca, piyasaların bu mucizeyi görmezden gelmesi biraz tuhaf kaçıyor! Belki de açıklanan diğer verilerin yarattığı belirsizlik ve aşılamayan güvensizlik yanı sıra bu hafta başında açıklanacak olan Mart ayı enflasyon rakamlarına yönelik endişe tepki vermelerini engellemiştir!
Hafta içinde açıklanan Şubat ayı Dış Ticaret rakamları iyi şeyler söylemiyor. İhracat yüzde 1,9 oranında daralırken ithalat yüzde 1,6 artış sergilemiş; ihracatın ithalatı karşılama oranı gerilemiş. Eğer Birleşik Arap Emirliklerine yönelik kıymetli metal ihracatı patlamamış olsa idi, görünüm çok daha olumsuz olabilirdi! Türkiye İhracatçılar Meclisi kayıtlarına göre ise Mart ayı dış satımı bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 19 gibi çok yüksek oranlı bir artış sergilemiş! Devamlılık sergileyemeyen rakamlar, kafa karışıklığını derinleştiriyor.
Fakat açıklanan büyüme rakamlarının hakkını yemeyelim ve ilklerin altını çizelim. Türk Lirasının seri bir şekilde yıprandığı, enflasyon baskılarının belirgin bir şekilde azgınlaştığı, para otoritesinin fonlama maliyetini seri bir şekilde yükselttiği, tüketici kredilerindeki hacmin artmadığı ve işsizliğin oldukça sert tırmanışa geçtiği 2016 yılının son çeyreğinde hane halkı tüketiminde rekor kırılmış; yüzde 5,7 gibi güçlü bir artış nasıl oldu ise yaşanmış! Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüzde 3,5’lık büyüme sergilediği bir dönemde, tarihimizde ilk defa sorunlu kredi hacminin dört katı büyüklüğünde kredi garantisi verilmiş! Ölçüm hatası olasılığının en düşük olduğu Devletin Nihai Tüketim Harcamaları kaleminde rekor büyüklükte bir düzeltme yapılmış; üçüncü çeyrek rakamındaki artış yüzde 23,8 den yüzde 5,6’ya indirilmiş!
Hemen yukarıda bazılarını saydığımız ilkler güvensizlik yaratıyor ve mantık sınırlarını fazlası ille zorladığı için açıklanan rakamların itibarlı olabilmesini engelliyor. Verilen politika tepkileri ve iş dünyasının yaşadığı sıkıntılar açısından, 2016 yılının son çeyrek dönemine benzer nitelikteki bir önceki dönem sekiz yıl önce yaşanmış. 2008 senesinin son çeyrek döneminde Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre yüzde 7 oranında daralmış; bu dönemi takip eden 2009 yılı ilk çeyreğindeki daralma ise yüzde 14,2 olmuş. Söz konusu dönemlerde kredi garantisi türünden bir önlem hiç gündeme gelmemiş; takip eden dönemler için dolaylı vergi indirimleri şeklinde teşvikler uygulamaya sokulmuş.
İş dünyası ve hane halkları açısından faaliyet gelirlerinin çöküşe geçtiği iki farklı dönemin birinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 7 daralırken, diğerinde yüzde 3,5’lık artış yaşanması makul bir görünüm sergilemiyor; açıklanan verilerin ve bu istatistikleri hesaplayanların itibarını sarsıyor. Durumumuz, ciddi sorunlar ile hastanenin acil servisine gelen bir hastanın bir şeyin yok denilerek evine gönderilmesini anımsatıyor!