Hisse ve döviz piyasasında türbülans yaşar mıyız?
Cuma gecesi yaşananlara “hep aynı nakarat” demezdim zira bu seferkini daha baş edilebilir bir sistematiğe oturtmak mümkün…
Dolayısıyla sözlerime son beş yıldaki beşinci TCMB başkanımız Fatih Karahan Bey’e görevinin başarılı ve uzun süreli olmasını dileyerek, başlamak isterim. Olayların önüne arkasına girmeden doğrudan bu değişikliğin olası yansımalarına değinecek olursam; bir defa bu değişiklik diğer guvernör değişikliklerinden farklıdır. Farkı, beraberinde bir politika ve model değişimi taşımıyor oluşudur ki bu durumda etkisinin de sınırlı olması beklenir.
Bu düşünceme dayanak oluşturmak istersem; öncelikle göreve yeni başlayan Fatih Bey’in on yıl süresince NY Fed’de ekonomist olarak çalışması, Gaye Hanım’la benzer iktisat ekollerinden gelmeleri ve bu defa koordineli çalışan bir ekonomi yönetiminin altında eski bir TCMB Başkan Yardımcısı olarak göreve atanması birincil nedeni oluşturuyor.
İkincil bir neden olarak da bu değişikliğin hem içeride hem de dışarıda ağırlıklı olarak olumlu karşılanmasıdır ki hatta JP Morgan yayınladığı notta Sayın Karahan’ın daha şahin ve koordineli bir tutumla merkez bankasını yöneteceğini ve bu cihetle de enflasyona duyarlılığın artarak, yüksek faiz oranlarının daha uzun süreceği görüşünü (beklentisini) paylaşmıştır.
Etkilere gelecek olursam; bugün haber kaynaklı olarak borsa ve dolar kurunda bir miktar oynaklık beklenmesi normaldir. Hatta zaten Ortadoğu’daki jeopolitik risklerden kaynaklı olarak bir miktar yükselmiş olan (Cuma günü 5 yıllık 325 bp) CDS priminde de bir miktar yukarı yönlü hareket beklenebilir.
Ancak bu volatilitenin kalıcı olup, olmayacağı iki olasılığa dayandırılabilir. Bu hafta perşembe günü yapılacak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nda JP Morgan’ın beklediği üzere yeni başkan Karahan, çok üst perdeden bir şahin tonda mesaj verirse ki ben buna çok fazla ihtimal vermiyorum; o zaman borsa üzerindeki dalgalanma önce bir düzeltme ardından bankacılık endeksi önderliğinde keskin bir volatiliteye dönüşebilir.
Yüksek olasılık verdiğim taraf ise Sayın Karahan’ın ilk toplantısında daha mutedil ve veri odaklı bir yaklaşım sergileyecek oluşudur ki işte o zaman hafta başından itibaren oluşan borsa üzerindeki dalgalanma biraz daha durulabilir.
Her iki olasılıkta da kurda çok fazla yukarı yönlü hareket beklemem çünkü hem 8,5’tan yüzde 45’e gelen yoğun bir sıkılaşmanın etkisi hem de yerel seçimler nedeniyle kurun çok da serbest bırakılmayacağını düşünürüm. Ülkemizde bankalar, sermaye piyasalarının görece düşük gelişmiş olmasına bağlı olarak parasal aktarım mekanizmasının önemli bir aracı niteliğindedir.
O nedenle yürütülen sıkı para politikasının yabancı girişinde de başat rolü olan bankacılık endeksi üzerindeki etkisine bakılacak olursa; 2023’ün 4’üncü çeyrek bilançolarından itibaren dönemler halinde, belki Garanti gibi yabancı ortaklı veyahut yatırım bankaları hariç genel olarak, çeyreksel bazda azalan net kâr ve özkaynak kârlarını adım adım takip edeceğiz.
Bunun da birkaç nedeni var: İlki kredi/ mevduat makasındaki daralmadır ki bankalar yükselen faizin etkisiyle azalan kredi talebi ve yüksek mevduat faizi kaynaklı fon maliyetine maruz kalırlar; diğer taraftan takipteki krediler gibi riskli varlıklar artar. Organik olmayan bir neden TÜFE’ye endeksli tahvillerden kaynaklı azalan gelirlerdir. Yine yükselen faizler nedeniyle swap maliyetleri artış kaydederken, belki şu ortamda tek artıları net ücret ve komisyon geliridir…
Ancak eğer Sayın Erkan’dan daha şahin bir tutum sergilenerek, hâlihazırda kasım ayından beri dokunulmayan kredi kartı faizleri artar ve taksit sayısı da düşürülürse hane halkının düşen talebi ile buhranı bir tarafa bankalar da yegâne kalan bu kaynaktan elde ettiği gelirleri kaybetmiş olurlar.
Özetle bankacılık endeksi için ilk iki çeyrekte düşündüğüm olumlu olmayan havayı üçüncü çeyreğe de taşımış bulunuyorum. Bu durum ancak yoğun yabancı girişiyle esneyebilir fakat TCMB yönetim değişikliği burada geciktirici bir risk unsurudur.