Hisse senedi yoğun fonlara ne zaman kayda değer girişler olacak?

İbrahim Ethem AFACAN
İbrahim Ethem AFACAN Fon Dünyası

Borsa İstanbul’da 1 Ocak 2025 itibarıyla hisselerde birey­sel/kurumsal takas oranları li­sanslı bir şekilde yayınlanma­ya başladı. Bu veriye Fintables üzerinden geçmişe dönük olarak baktığımızda, hisselerde kurum­sal takas oranının arttığı dönem­lerde fiyatlamaların genellikle pozitif seyrettiğini görüyoruz. Kurumsal tarafta da yatırım fon­ları önemli yer tutuyor.

Hisseler­deki yatırım fonlarının oranının artmasında ise en çok hisse se­nedi yoğun fonlar etkili. Bugün konuğum, NPH Fonu’nun Yö­neticisi Emre Cezairli. Kendisi, sektörde 10 yıl tecrübesi ve CFA lisansı olan bir isim. Hisse sene­di yoğun fon olan NPH, 21 Ekim 2024 tarihinde halka arz oldu. Kuruluşundan bu yana yüzde 19 getiri görüldü. Emre Cezairli’ye piyasanın genel görünümü ve NPH ile ilgili sorular yönelttim.

Hisse senedi fonları, 2024 yılında para piyasası fonları­nın gölgesinde kaldı. 2025’e borçlanma araçları fonları hızlı başladı. Hisse senedi fon­larına ise oldukça sınırlı gi­rişler görüyoruz. Sizce hisse senedi fonlarına tekrar güçlü girişleri 2025 yılı içinde (özel­likle ikinci yarısında) görür müyüz?

Emre Cezairli: 2024’te, risk­siz getirinin hisse senedi piyasa­sına rekabetinin ispatı niteliğinde bir yılı geri­de bırakırken, tahvile 15 milyar doların üzerinde yabancı girişi oldu, his­se tarafında ise 2 mil­yar doların üzerinde ya­bancı çıkışı gerçekleşti. 2025’te sene başından beri aynı trendin deva­mını görüyoruz. Aslın­da 2024’te MSCI Dün­ya ile paralel, MSCI GOÜ’den ise daha iyi performans göste­rirken, döviz bazlı getiri de gör­dük ancak BIST’te iki yıldır reel bir getiriden söz edemeyiz.

Faiz indirim döngüsünde olmamıza rağmen 2025’te de risksiz geti­rili enstrümanların yıllık bileşik getirisinin yüzde 40-45 arasın­da olma ihtimali, TL’de reel de­ğerlenmenin devamı, şirketle­rin kârlılıklarındaki düzelme­nin özellikle yılın ikinci yarısına sarkacak olması gibi sebepler yı­lın ilk yarısında endeks üzerinde baskı oluşturuyor. Hisse senetle­ri gelişmeleri önceden fiyatlama eğilimindedir, bu yüzden yılın ikinci yarısı, ilk yarısından daha olumlu seyredebilir. Tarihe bak­tığımızda faiz indirim döngüle­rinde getiriler (tek faktör bu ol­masa da örnek açısından 2008, 2012 ve 2019’a bakılabilir) ge­nellikle olumlu olmuştur. Nis­peten daha düşük -ve kontrollü-enflasyon dönemlerinde çarpan genişlemesi hikayesi öne çıka­caktır.

Yöneticiliğini üstlendiği­niz NPH Fonu’nda oldukça proaktif bir yönetim görüyo­ruz. Hisse senedi ağırlıkları sık sık değişiyor. Bu durum, fonun yeni olması ve portföy büyüklüğünün 150 milyon TL bandında olması ile yakından mı ilişkili? Portföy büyüklü­ğü arttıkça bu durum değişe­bilir mi?

Cezairli: Aktif yönetim kav­ramının biraz yanlış anlaşıldığı görüşündeyim. Öncelikle, fon­ların getiri kıstasları yanlış de­ğerlendirilebiliyor. Örneğin de­ğişken bir fonun getiri kıstası KYD brüt repo endeksi iken, ge­tirisi BIST100 ile kıyaslanıyor. Orta-uzun vadeli alfa hedefle­yen fonların getirileri ise çok kı­sa vadelerde değerlendiriliyor ve şans faktörü biraz göz ardı edili­yor. Tematik olmayan fonlar, te­matik fonlarla kıyaslanıyor. Son olarak, elde edilen getiriler çok öne çıkarılıyor ancak o getiri el­de edilirken nasıl bir riske ma­ruz kalındığı aynı derecede de­ğerlendirmeye alınmıyor. Örne­ğin tek hisse pozisyonu alabilen bir serbest fonla, yapısı itibariy­le o kadar konsantre risk alama­yacak fonlar kıyaslanıyor.

NPH bu anlamda, konsantre riski kı­sıtlı bir fon. Şirketlerin kendi di­namiklerine mahsus riski kısıtlı ve maruz kaldığı risk, piyasa ris­ki olan bir fon. Esasında biz NP­H’de riski aktif yönetiyoruz, bu yüzden piyasa negatifken düşüş­leri sınırlı tutmayı da önemsi­yoruz ve bu yaklaşımımızın fon büyüklüğünden bağımsız devam edeceğini düşünüyorum. Geti­ri kıstasımız BIST100 ve aslında BIST100’deki ağırlıklarına gö­re farklı ağırlık verdiğimiz veya BIST100 dışından fona dahil et­tiğimiz herhangi bir şirket, aktif bir tercih demek. Kısacası aktif yönetim, sürekli hisse değiştir­mek değil, daha ziyade kıyaslan­dığımız endeksten ayrışan ter­cihlerde bulunmak. Aldığımız pozisyonlar ağırlıklı olarak or­ta-uzun vadeli projeksiyonları­mız olan pozisyonlar ve kısa va­deli -taktiksel- hareketler de el­bette mevcut.

Şirketlerle ilgili görüşümüzü değiştirecek her­hangi bir gelişme olursa, proak­tif davranıyoruz. Fonda tercih ettiğimiz şirketlerle sürekli ileti­şim halinde olmaya çalışıyoruz. Portföy büyüklükleri arttıkça, pozisyonlara giriş ve çıkış süresi, likit olmayan şirketlerde uzaya­bilir ve büyük fonları daha likit işlem gören şirketleri tercih et­meye itebilir, ancak büyük fon­lar da gider limiti anlamında da­ha esnekler.

NPH fonunda Bist 30-Bist 100 veyahut Bist Tüm-Bist 100 hisselerine belirli oran ayrıl­mış durumda mı? Ayrıldıysa bu oranlar nelerdir?

Cezairli: Endekslere gö­re belirli bir oran yok. Bizim tü­rümüzdeki fonlar, sıfır stopaj avantajlarını sürdürebilmek için spotta en az yüzde 80 hisse ora­nını taşımak zorundalar. Her­hangi bir şirkette yüzde 10’u ge­çemiyoruz, yüzde 5’i aşan pozis­yonlarımızın toplamı yüzde 40’ı geçemiyor. Aynı grubun (örne­ğin Sabancı, Koç, Anadolu Gru­bu) hisselerinde yüzde 20’yi aşa­mıyoruz. Şirketlerin kendi di­namiklerine önem veriyoruz ve bir şirketin önümüzdeki bir sene içinde neler yapabileceğini doğ­ru öngörüp, erkenden pozisyon almaya odaklıyız. Ayrıca endek­sin yükseliş dönemlerinde yük­sek betalı şirketlerde olmaya, en­dekste düşüş riski gördüğümüz dönemlerde ise betayı aşağı çek­meye çalışıyoruz.

Özellikle TEFAS’a açık hisse senedi fonlarının önemli bir kısmında vadeli piyasalarda yoğun olarak işlem yapılmadı­ğını gözlemliyoruz. Vadeli ta­rafa bakışınız nasıl, sizce his­se senedi yoğun fonlarda hed­ge amacıyla veyahut belirli bir yönde trendin hızlandığı dö­nemlerde alfa oluşturmak için sık başvurulması gereken mi bir kaynak mı?

Cezairli: Vadeli sözleşme­leri hem hedge hem de ek uzun pozisyon amaçlı, endeks kont­ratlarında ve şirket kontratla­rında, aktif olarak kullanıyoruz. Bu aktifliğimiz sebebiyle sosyal medyada bizim fon dağılımımız­da ve günlük fon getiri tahmini yapan hesapların tahminlerinde sapmalar olabiliyor. Veya belirli bir sektörün fonda neden taşın­madığı soruluyor, ancak biz bel­ki de ay içinde o sektörü vadeli kontratlarla taşıyoruz, bu dışa­rıya yansımıyor. Vadeli sözleş­meler bizim için alfa yaratmanın önemli bir parçasıdır, inandığı­mız bir vadeli pozisyonu uzun süre taşıyabiliriz. Piyasada ne­gatif bir görüşümüz olursa, yatı­rımcılarımızı korumak adına bu enstrümanlarda proaktif oluruz. Vadeli piyasalar bizim için çok önemli bir enstrümandır diye­biliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar