Hırvatların bir haftaya sığan iki "siyasi çikolata" krizi
"Bir bardak suda fırtına koparmak" deyiminin muadili olarak Hırvatçada artık "Bir kutu çikolatada siyasi kriz çıkarmak" lafı kullanılabilir. Bunun için son bir haftaya sığan bir değil, iki neden var.
İlk skandal aybaşında yaşandı. Hırvatistan Cumhurbaşkanı Bayan Kolinda Grabar-Kitarovic, Dubrovnik’te 1991’deki Sırp saldırılarına direnişin kahramanlar anısına 6 Aralık Dubrovnik’in Savunucuları Günü törenine katılıyordu. Ziyaret ettiği bir çocuk yuvasında hediye ettiği çikolataların "Sırp malı" olduğu ortaya çıkınca epeyce gürültü koptu.
Hem de "Vatandaş Hırvat malı kullan" kampanyalarının alevlendiği bir dönemde, iç savaşta Hırvatlara epeyce zulüm yapmış Sırpların yarattığı acılar, Dubrovnik’e attığı bombalar hafızalarda taze iken böyle bir "pot kırılması" kamuoyunda, sosyal ağlarda gürültüyle yankılandı. Cumhurbaşkanı özür dilemek zorunda kaldı.
Bu olayın yankıları sürerken, bu kez bir başka komşu, Slovenya ile benzer bir "çikolata krizi" patlak verdi:
Hırvatistan’ın Slovenya’daki büyükelçisi incelik yapıp Sloven meslektaşlarına yılbaşı hediye paketleri yollamıştı: Meşhur Hırvat şarapları, peynirleri ve çikolataları. Buraya kadar her şey güzel, ince ve zarifti. Ama Sloven diplomatlardan birinin "Hırvatistan’dan Sevgilerle" marka çikolata ambalajının üzerindeki haritayı dikkatle inceleyeceği tutunca bir minik krizin daha fitili ateşlendi: Paketin üstündeki haritada, iki ülke arasında egemenlik hakkı üzerinde tartışmalar ve uluslararası davaların hala devam ettiği Piran Körfezi’ndeki bir kısım karasuları, Hırvat tarafında gösteriliyordu. Slovenler çok alındı, bunu "siyasi mesaj" diye algıladı ve hediyeler tepki gördü. Hırvatların egemenlik haklarından vazgeçmek gibi bir niyetleri zaten yok. Ama tartışmanın bu kez çikolatadan başlaması "beklenmedik darbe" oldu.
Her ne kadar Hırvat Büyükelçi, "En ufak bir siyasi mesaj amacı yoktu, sadece Hırvat malı ürünleri dostça hediye ettik" dese de, karşı taraf çikolatadan kriz çıkarmakta kararlı. Çünkü Piran Körfezi’nde milli ve uluslararası suların nerede başlayıp bittiğine dair yıllardır çözülemeyen bir "sınır anlaşmazlığı" var. Slovenya açısından Hırvatistan karasularına girmeksizin uluslararası sulara açılabilmesi için yegane nokta olan bölgedeki karşılıklı hak iddiaları bir yazı değil kitap konusu belki. Ama işin özü "halledilmemiş bir mesele" iki eski Yugoslavya cumhuriyeti arasında ayak bağı olmaya devam ediyor.
Hırvatistan yeni kurulan ve yeni umut aşılayan koalisyon hükümeti, kapısından yeni girdiği AB’ye uyum süreci, ekonomik durgunluktan özellikle turizmdeki patlama ile çıkış beklentisi gibi gündemlerle uğraşırken, yılın sonuna denk gelen "çikolata krizleri" ağızlarda buruk bir tat bıraktı. Bir yandan Balkan mirası, öbür yanda "Akdenizlilik ruhu" birleşince bu bölgede "sıcakkanlı tepkiler" eksik olmuyor. "Bir kutu çikolatada siyasi kriz çıkarmak" buna dahil!